The Most/Recent Articles

Buket Ergüven etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Buket Ergüven etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Hızır Dokunsun Dualarına Mustafa Kaya

Kitapla ilgili ilk söyleyeceğim şey kesinlikle bir baş ucu kitabı olduğu. 
Size Bir Sır Vereceğim'in devamı olarak okuduğum kitapta hem önceki kitaptan alıntılar hem de kendini tekrar eden cümleler bulunuyor. Fakat amaç gereksiz yere sayfa sayısını artırmak değil, aksine tekrar eden cümleye dikkat çekmek. Neler mi var kitapta? Dua etmeyi bilmediğimizden bahsediyor mesela. Dua etmeyi bilmeden dualarının kabul olmasını nasıl beklersin diye soruyor bize yazar. "Hayırlısı" nı isterken evliya duası ettiğimizi bilmiyor muşuz. Sen Allah'tan hayırlısını isterken vereceği her duruma hazırlıklı mısın, diyor. Sabır isterken de evliya duası ediyorsun, ne istediğine dikkat et diyor. Bu kadar spoiler yeter bence.Ayrıca dua ederken Allah'a Esmaül Hûsna isimleri ile dua edilmesi gerektiğini, her İsmi'nin hangi duanın başında kullanılmasının daha güzel olacağını açıklamalarıyla yazmış. Besmele ve faziletleri ile ilgili de bir çok bilgi mevcut kitapta. Son olarak tekrar edeyim, kesinlikle bir baş ucu kitabıdır bu kitap.
Hızır Dokunsun Dualarına, Mustafa Kaya

Deniz Duası Kitap Yorumu Khaled Hosseini

Khaled Hosseini yine güzel bir işe imza atmış. 
Kitabı aldığınızda içeriği görüp sakin hayal kırıklığına ugramayın. Zira bu bir resimli hikaye.. Daha da ötesi bir babanın ağıdı.. 48 sayfalık kitapta aslında hikaye sözlerden çok resimlerle anlatılmış. Savaştan kaçan mültecilerden biri olan bir babanın oğluna yazdığı ağıt işleniyor kitabımızda. Yazar kitabın gelirini mültecilere aktarıyor. Ve kitabı üç yıl önce ülkemizde bir sahilde kıyıya vurmuş minicik cansız bedeniyle hepimizi üzüntüye boğan Aylan bebeğin hikayesinden esinlenerek, denizde boğulan binlerce mülteciye ithaf edilmiş. Sadece kitabın gelirinin güzel bir yere gideceği için bile alınabilir (gereksiz bir kitap olmuş diyenlere ithafen) İçerisindeki o kısacık ağıt ne kadar da çok anlatıyor oysa bize...

Fırtınada Yanacaksın John Verdon

Yine bir John Verdon klasiği ve yine muhteşem bir Dave Gurney klasiği. 
Bir önceki kitap olan Kurt Gölü'nde hayal kırıklığı yaşamıştım, takip edenler bilir. Nedense serinin diğer kitaplarındaki tadı ve heyecanı yeterince bulamamıştım. Anlaşılan o ki, Verdon da silkelenip kendine gelmiş ki muhteşem bir hikaye çıkarmış ortaya. Konusuna gelirsek; öldürülen iki beyaz polis memuru ve sonrasında öldürülen iki siyahi gencin ardından White River'da gerilim yükselmeye başlar. Irkçılık karşıtı gösteriler devamında süregelen cinayetlerin kimin başının altından çıktığıysa tam bir muammadır. En büyük zanlı polis şefidir ama kanıtlarda bir eksik taraf vardır. Bunu bulmak da bizim yakışıklı dedektif Gurney'e düşer. Daha fazla yazarsam spoiler vermekten korkuyorum, o yüzden yazmayı bırakıp polisiye severleri bu harika kitabı okumaya davet ediyorum.

Size Bir Sır Vereceğim Mustafa Kaya

Bu kitabı okumaya niyetliyseniz tefekkür yapmak için elinize harika bir kitap almış bulunmaktasınız.
Kitabı okumadan önce bu kadar etkileneceğimi tahmin etmemiştim. Roman havasında başlayan ama en başta yazarın size kitaptaki herşeyin gerçek olduğunu sadece isimlerin ve mekanların değiştirildiğini söylemesiyle, kitap o romanvari havasından çıkıyor. Hulusi Bey'in Tekin ve arkadaşlarına bahsettiği sırları anlayabilmek için bir an önce bir sonraki sayfaya geçeyim telaşı içerisinde oluyorsunuz. Zira kitabı bir kez okumak yetmez. Bir kaç kez hatta dönem dönem okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Her okuduğunuzda bir sırra vakıf olacağınıza eminim. Tabii eğer sırra ulaşmak istiyorsanız... Kitabın yorumunu uzun uzun yapmak istemiyorum çünkü ne kadar yazarsam yazayım anlatımın, okumadan hep eksik kalacağına inanıyorum. Osmanlı'nın yıkıma ilerlemesinde Niyazî Mısri'nin yaşadıkları arasındaki bağlantıyı, Yıldırım Beyazıt ile Timurlenk'in sessiz anlaşmasını, neden rüya göremediğimiz görsek bile hatırlayamadığımızı, üçüncü gözümüzü artık nasıl kullanamadığımızı, "Besmele"nin sırrını, "Su"daki sırrı... diyorum ya ne kadar yazsam da eksik kalacak yorum. Eleştiriye açık mı bilinmez ama okunması gereken bir kitap olduğunu söylemeliyim.
Yorumlayan Buket Ergüven

Refakatçi Kitap Yorumu Kuzey Ümit Mutlu

Neredeyse bir gün içinde bitirdiğim bu kitabın sayfaları sanırım gözyaşlarım nedeniyle sırılsıklam oldu. 
Refakatçi Kitap Yorumu Kuzey Ümit Mutlu
Benim bu kadar ağlamama sebep olan şey ise; gerçek bir hayat hikayesi olan, 2015 yılında Duygu'nun bir karın ağrısı sebebiyle gittiği hastanede iki yıl boyunca organ bekleyip sonunda da oradan cenazesinin çıkmış olması oldu. Kitabı Duygu'nun eşi, Duygu'nun isteği üzerine ölümünden sonra yazmış. Çektikleri sıkıntılar, istenilen organların bir türlü gelmemesi, belki de en önemlisi yanlış tedaviyle gencecik bir insanın hayattan koparılmış olması. Ümit Mutlu'nun kitabı yazma amacı okuyucu üzmek, psikolojik etki altına almak değil; aksine farkındalık oluşturmak adına yazmış bu kitabı. Benim de asıl dikkat çekmek istediğim nokta bu, hepimizin sorumluluk sahibi bireyler olarak organ bağışında bulunmamız gerektiği. En yakın sağlık kuruluşuna gidip organlarımızı bağışladığımızı belirtmek insanlık görevimiz bana göre. Duygu'nun oğlu Kuzey Doruk gibi başka evlatlar da annesiz babasız, başla anne babalar evlatsız kalmasın diye...
Yorumlayan Buket Ergüven

Tarihi Değiştiren 16 Dönemeç Osman Dilber

Ne yalan söyleyeyim, ilk başta çok sıkıldım. Kendi ruh halimden midir yoksa kitabın akışından mıdır bilmem. 
Tarihi Değiştiren 16 Dönemeç Osman Dilber
Aslında kendimi verip okumaya başladığımda olayların ilginçliği beni çabucak cezbediyordu. Hele ki sonlara doğru iyice kaptırmaya başladım kendimi. Ne mi var bu kitapta? Şöyle ki; 
1) Medeniyetin Beşiği Mezopotamya 
2) Çölün Ortasında Yeşeren Medeniyet Mısır 
3) Yunan Şehir Devletleri Avrupa Medeniyetinin Temellerini Atıyor 
4) Yıllara En Dayanıklı Uygarlık Çin 
5) Avrupa'nın Temellerinin Atılması Roma İmparatorluğu 
6) 1400 Yıllık İnanç Rekabeti Müslümanlık ve Hristiyanlık 
7) Moğollar Medeniyet Yoluna Darbe. 
8) Doğu'nun Yükselen Yıldızı Osmanlılar 
9) Kâşifler ve Keşifler Çağı 
10) Yeni Çağın Mimarları 
11) Özgürlük Rüzgarları 
12) Sanayi Devrimi 
13) I. Medeniyet Yıkımı 
14) II. Medeniyet Yıkımı 
15) Soğuk Savaş 
16) Uzay Çağı İcatlar,mucitler,savaşlar,bunların sayesinde zengin olanlar,ünlü olanlar,acımasız komutanlar, krallar,toplu ölümler,katliamlar... 
Tarihin tozlu sayfalarında şaşırtıcı ve keyifli bir yolculuk yapmak isteyenlere tavsiyemdir.
Yorumlayan Buket Ergüven

Doğu'dan Uzakta Kitap Yorumu Amin Maalouf

Uzun zamandır Amin Maalouf okumak istememe rağmen, ancak kısmet oldu. Ama kendime kızdım, "nasıl bu kadar geç kalabildim bu yazarı okumak için?" diyerek. 
Maalouf bu son kitabında biraz kendini anlatmış gibi aslında. 1976'da Lübnan'da çıkan iç savaş sebebiyle Fransa'ya yerleşen yazarımız kendi kaçışını sorgulayarak kitabın temasını ortaya çıkarmış gibi görünüyor. Orta Doğu'nun kaderinde savaş var sanırım. Düşmanıyla, komşusuyla yada kendiyle... her şekilde ülkeler savaşmak durumunda kalmakta. Bu kitapta da Lübnan'da çıkan iç savaş  ve farklı dinlere sahip on arkadaşın, kiminin kaçış, kiminin kalış, kiminin de ölüş hikayeleri anlatılmaktadır. Yıllar sonra Adam'ın asla(!) dönmem dediği küs olduğu ülkesinden bir telefon almasıyla istemeye istemeye ülkesine dönüşü ve eski Adam ve arkadaşlarıyla hesaplaşması, hatta bir 'yeniden buluşma' ayarlamak için 1-2 gün için gittiği ülkede tam 16 gün geçirmesini merakla okuyoruz. Gidenler neden gitti, kalanlar neden kaldı ve ölenler neden öldü. Bu geri dönüş hikayesiyle herşey bitti derken aslında yeni mi başlıyor? Buluşma gerçekleşecek mi? Adam herkesle ve kendi kendisiyle hesaplaşmasında Murad'ı affedecek mi? Okuyun.. Öğrenin
Yorumlayan Buket Ergüven

Atların Plakası Olmaz Kitap Yorumu Ediz ALTUN

Hiç bilmediğim, duymadığım bir kitaptı. Alırken açıkçası tereddüt içindeydim. Okurken de almasaydım da bir şey kaybetmezmişim diye düşünmedim değil. 
Atların Plakası Olmaz Ediz ALTUNBeğendiğim ve beğenmediğim yönleri vardı kitabın. Kitabımızın kahramanı üç arkadaştan biri olan Kaan. Bildiğimiz klasik romanlara veya dizilerdeki orta halli ama zengin bir yaşam süren Kaan'ın yaşamı aldığı bir haberle alt üst oluyor. Kitap nerdeyse yarısına kadar tekdüze bir anlatımla sürerken son bölümlerde yavaş yavaş ayrıntılar ve olaylar açığa çıkmaya başlıyor. Kurgu arasına benim gereksiz bulduğum 2016 darbe girişimi uzun uzadıya yerleştirilmiş. Kaan'ın  gerçeği öğrendikten sonraki tavır ve tepkisi nerdeyse birkaç cümleyle geçiştirilmiş. Kitabın yazarı diğer kitaplardan farklı olarak kitaptaki karakterlere instagram ve facebook hesapları açmış ve bu hesaplarda kitaplardan sahneler paylaşmış. Bir diğer farklılık ise Spotify kullanıcıları için de bir müzik listesi hazırlamış kitabı okurken dinleyebilmek için. Bunlar kitabın farklı tarafları olmuş diyebilirim. Benim kuşağım bilir Truman Show diye bir sinema filmi vardı, baş rolünü Jim Carry'nin oynadığı. Kitabın kurgusunu biraz o filmin senaryosuna benzettim açıkçası Kitabın konusunu benim kuşağım az da olsa anlamıştır. Okumak isteyenlere ve merak edenlere keyifli okumalar. Filmi izlemeyenlere de izlemelerini tavsiye ederim.
Yorumlayan Buket Ergüven

On Derste Allah'ı Buldum M. Serdar Hasgüler

Kitabımızın kahramanı Emre, sevgisiz ve bireyler arasındaki bağları güçlü olmayan bir ailede büyümüş, zamanla da inançsız ve pespaye bir hayat sürmeye başlayan bir gence dönüşmüştür.
On Derste Allah'ı Buldum M. Serdar Hasgüler Aklınıza gelebilecek her türlü kötü alışkanlığa bulaşıp bu halinden de gocunmayan Emre'nin karşısına tevafuk Rauf Hoca'yı çıkartır. Ama Emre için hayatın zorluklarıyla başetmek ve alışkanlıklarından vazgeçmek o kadar da kolay olmayacaktır. Emre'nin intihara kadar varan kendini kaybetmeleri nereye kadar sürecek diye merak edenleri kitabı okumaya davet ediyorum. Okumayı düşünenler, şunu da belirtmeden geçemeyeceğim; kitapta ders mahiyetinde yapılan konuşmalardan siz de benim gibi kendinize dersler çıkaracaksınız. Zira hepsi hayatın ta kendisi olan anlatımlar içeriyor.
Yorumlayan Buket Ergüven

Kardeşimin Hikâyesi Kitap Yorumu Zülfü Livaneli

Kardeşimin Hikâyesi, Ahmet ve Mehmet adında ikiz kardeşlerin hayatını anlatan muhteşem bir kitap. Livaneli'nin okuduğum ilk kitabı Serenad'ı çok beğenmiştim, fakat Kardeşimin Hikâyesi'ne tek kelime ile bayıldım. Harika ve çok farklı bir kurgusu var. Anlatımı çok sade ve akıcı. Livaneli kalemini konuşturmuş yine.
Konusuna gelirsek; anne ve babası bir trafik kazasında ölen ikiz kardeşler Ahmet ve Mehmet'in hikayesi anlatılıyor kitapta. Ahmet belli bir yaştan ve travmalardan sonra duygularını yitirmiş, dokunulmak ve dokunmaktan kaçınan emekli mühendis. Mehmet ise aşk denilen acziyetin pençesinde tek kelime ile "kara sevda"ya düşmüş bir işten elini eteğine çekmiş bir mühendis. Ahmet emekli olduktan sonra Karadeniz'de küçük bir kasabaya yerleşir. Yakın arkadaşlık kurduğu komşuları Ali ve Arzu'nun düzenlediği parti sonrası evine gelip ertesi sabah Arzu'nun öldürülmüş olduğunu öğrendiği an bu olayın sonun başlangıcı olduğunu henüz bilmemektedir. Aslında çok şey yazmak isteyip yazamamak kötü bir durum benim için. Çünkü bu kitap üç beş cümleyle anlatılabilecek bir kitap değil maalesef. Spoiler vermemek adına daha fazla yazmayıp en kisa zamanda okumanızı tavsiye ediyorum.
Yorumlayan Buket Ergüven

Babam ÇATLI Kitap Yorumu Gökçen Çatlı

3 Kasım 1996 tarihinde Türkiye, Susurluk'ta meydana gelen bir trafik kazasıyla (!) sarsıldı. 
Bu kazayı (!) diğerlerinden ne mi ayırıyordu. Siyah Mercedes karşısına bir anda çıkan kamyonun altında kalmıştı. O Mercedes'in içinde Gonca Us, Hüseyin Kocadağ, Sedat Bucak ve Mehmet Özbay sahte kimlikli Abdullah Çatlı vardı. Sadece Sedat Bucak hayatta kaldı ama o bile Türkiye'yi tatmin edecek açıklamalarda bulunmadı. Ve bu üç kişi sırlarıyla birlikte mezara kondu. Gökçen Çatlı çocukluğundan beri hayranı olduğu ve hep hasret büyüdüğü babasını anlatmak için ölümünden sonra kaleme aldığı ilk kitap Babam ÇATLI. Biz O'nu hep medyadan veya gerek karşıt görüşlü kişilerden gerekse aynı ideolojiyi paylaştığı arkadaşlarının yazılarından okuduk. Ama bence O'nu en iyi anlatabilecek kişi kızıydı. Olanları, olayları ilk ağızdan dinlemek bazen acı bazen tatlı bazen hüzünlü hisler uyandırdı bende. Hayatının yanında siyasi kimliğini ve ideolojisini de anlatan Gökçen Çatlı için her ne kadar taraflı yazmıştır diye düşünsenizde daha önce okuduğum Soner Yalçın'ın Gladyo'nun Türk Tetikçisi Çatlı kitabındaki kadar yanlı olmadığını söyleyebilirim. Soner Yalçın'ın kitabını okuduktan sonra bile Çatlı'ya olan hayranlığım azalmamışken bu kitapla daha da pekişti diyebilirim. Derin devlete meraklıysanız kızının ağzından Çatlı'yı okumak hoşunuza gidecektir.
Yorumlayan Buket Ergüven

Truvalı Helen Kitap Yorumu Margaret George

Bir tanrının kızı, Bir kralın karısı. Antik Çağın en kanlı savaşının ödülü, Dünyanın en güzel kadını Helen...Uğruna dökülen kanların ızdırabını, yaşamı boyunca vicdanında duyan kadın. 
Truvalı Helen Margaret George
Hepimiz biliriz Truva Atının öyküsünü. Hatta "kaleyi içten fethetmek" deyiminin de bir rivayetle buradan çıktığı söylenir. Mitolojik öykünün doğruluğu tartışılsa da, yüzyıllardır süregelen ve ülkemizde Çanakkale dolaylarında olduğu rivayet edilen (başka bir rivayette Achilles'in de mezarının yine Çanakkale'de oldugu anlatılır) Truva'nın Prensi Paris'in Sparta Kraliçesi Helen'le yaşadığı tutkulu aşkı ve bu uğurda yapılan kanlı savaşı anlatıyor kitabımız. Zeus'un Kraliçe Leda'ya aşık olup kuğuya dönüşerek, Leda'yla birlikte olmasi sonucu bir yumurtadan doğan Helen sarayda hapis hayatı yaşamaktadır. Abileri ve ablasıyla sarayın etrafında dolaşmaya çıktıklarında bile yüzünü örtmek zorundadır. Sekiz yaşındayken kahin Sibly'nin Helen yüzünden çok insan öleceği ve cok kan döküleceği kehaneti üzerine erken yaşta evlendirilmek için taliplere haber gönderilir. Helen kırk talipli arasından Meleneus'u seçerken diğer talipliler arasında sorun çıkmaması için birlik olma yemini ettirilir. Bu yemin yıllar sonra büyük bir sorun olarak Helen'in karşısına çıkacaktır. Yunan Kraliyet Ailesinin ve koca ülke Truva'nın sonunu getiren kadının hikayesini merak ediyorsanız okuyun derim. Filmi izlemiş bile olsanız ki film benim gözümde yarım kalmış, kitabı okuyun. Kanlı  savaş sonrası filmde kayıpken kitapta çok daha fazlası anlatılmaktadır. Ayrıca şunu da belirtmeliyim ki yazarın betimlemeleri çok iyi. Kitabı okurken o anı yaşıyor aynı derecede etkileniyorsunuz. Mitoloji severlere keyifli okumalar.
Yorumlayan Buket Ergüven

Kelebek Adası Kitap Yorumu Sarah Jio

Su gibi akıp giden bir kitapla geldim yine. Klasik Jio tarzı, sade ve akıcı diliyle kitaba çabucak adapte oluyorsunuz.
Kelebek Adası, Sarah Jio,
Gerçekle kurguyu biraraya getirerek hazırlamış romanı yazarımız. Bilim insanları açıklamış olsa da bizler için hâlâ gizemini koruyan Bermuda Şeytan Üçgeni ve hayali bir ada kitabın ana teması. Charlotte ve Gray'ın tesadüfi aşkı. Charlotte'un evliliğindeki büyük hayal kırıklığı. Ömrünü aşka adayıp sevdiği adamı beklemesi ve haritalarda bile yıllarca bulunamayan bir adayı arayış. Geçmişle bugünü birlikte yazan yazar, biraz kafa karışıklığına neden olsa da genel itibariyle güzel bir kitap. Her şeyi yerli yerine oturttuğunuzda güzel bir aşk hikayesinin içinde buluyorsunuz kendinizi. Ve tabii mavi kelebekler her şey onların başının altından çıkıyormuş gibi geliyor bana. Ne zaman mavi kelebekler ortaya çıksa her şey değişiyor ve bir şeyler yoluna giriyor. Umarım sizlerin de mavi kelebeklerle yolu bir gün kesişir.
Yorumlayan Buket Ergüven

Armagedon Türkiye-Israil Gizli Savaşı Aydoğan Vatandaş

Derin devlet konulu kitapları seviyor musunuz? O zaman bu kitap tam size göre. Kitap 1997'de yayımladığında büyük yankı uyandırmış. 
Armagedon Türkiye-Israil Gizli Savaşı Aydoğan Vatandaş
Yazar ve yayınevi ile ilgili 5 dava açılmış. Aynı anda kitabın toplatma kararı çıkmış. Uzun süren mahkemeler sonuçlanıp toplatma kararı kaldırılmış sonrasında. Kitaptan bir kaç alıntı paylaşıp kitapla ilgili fikir sahibi olacağınızı umuyorum. Yorumlamayı size bırakarak tabiiki...
....."8 Mart 1992 tarihinde The New York Times gazetesine sızan ve büyük tartışmalara yol açan 'Tek Süper Devletli Dünya Raporu' adlı bu raporda, Amerikan dış ve savunma politikasının bundan böyle tek amacı şu şekilde belirtiliyordu:
'Batı Avrupa'daki, Asya'daki yada eski Sovyetler Birliği'ndeki devletlerden hiçbirinin Birleşik Amerika'nın karşısına dikilecek, ona kafa tutacak güce erişmesine izin vermemek...' Başka bir deyişle ABD egemenliğinde tek süper devletli bir dünya kurmak ve bu dünyanın devamını sağlamak. Raporu hazırlayanlara göre bu amaçla ABD kendisine karşıt olabilecek devletleri uluslararası alanda daha büyük roller yüklemeye heveslenmekten,kendisinin ve dostlarının çıkarlarını korumak için onları saldırgan politikalar izlemeye,çekirdekli silahlar edinmeye kalkışmaktan caydıracak kadar büyük bir gücü her zaman elinde tutmalıydı."
....."Siyonizmin babası Theodor Herlz'in 1896 da yazdığı Yahudi Devleti adlı kitapta,bütün Yahudilerin dünyanın neresinde olursa olsun aynı siyasal topluluğun bilinçli üyeleri olduğunu ve kurulacak bir Yahudi devleti için en uygun yerin Filistin olduğu fikri işlenmişti. 1897de İsviçre'nin Basel şehrinde toplanan ilk Siyonist Kongresi'nde de bu düşünce benimsenmiş bu tarihten sonra her yıl yapılan kongrelerde de siyonizm düşüncesi giderek kurumlaşıp güçlenmişti. Sultan 2. Abdülhamid tehlikeyi sezmiş saltanatını kaybedinceye kadar Filistin'e yahudi göçünü engellemek için tedbirler almışsada Yahudilerin göçünü durduramamıştır.1882-1918 yılları arasında Filistin'e yaklaşık 56.000 yahudi giriş yapmıştır." 
....."İngiltere bu göçü hızlandırmak için elinden geleni yapıyordu.Mevcut kayıtlar 1918 yılında 85.000,19/48 yılları arasında 580.000, 48/85 yılları arasında ise 3.349.997ye yükselerek toplam nüfusun yüzde 82.97sini oluşturduğunu gösteriyordu. 14 Mayıs 1948 de manda rejimi tam bir çıkmaz içinde sona ererken aynı gün İsrail Devletinin kuruluşu ilan edildi. O gece ABD, bir kaç gün sonra SSCB bir ay içinde de beşi Doğu dördü Batı blokundan olmak üzere dokuz ülke tarafından resmen tanındı ve Mayis içinde Birleşmiş Milletler Örgütü'ne kabul edildi. Türkiye 9 Mart 1950de İsrail'i tanıyan ilk müslüman devlet olmuştu."
Yorumlayan Buket Ergüven

Kayıp Sembol Kitap Yorumu Dan Brown

Öncelikle belirtmeliyim ki çok fazla beğendiğim söylenemez. Zeki ve akıllıca hazırlanmış bir kurgu, fakat farmasonluk ve farmasonlar benim hiç mi hiç ilgimi çekmediği için zorla bitirdim kitabı. 
Kayıp Sembol Kitap Yorumu Dan Brown
Brown bir çok kitabında bu konu üzerinden ilerlemiştir aslında. Bunun sebebi de bir mason olan dedesinden etkilenmiş olmasıdır. Antik çağ gizemleri, masonik semboller vb. benim hiç ilgimi çekmiyor. Okumuş olmamın tek artısı OKUMUŞ  olmam. Ama belli bir bölümdeki heyecanlı kısımları atlamamalıyım tabii o sayfalar gerçekten su gibi aktı. Konusuna gelince; Profesör Robert Langdon samimi arkadaşı Peter Solomon'un asistanından aldığı bir telefonla Washington DC'de bir konferansa konuşmacı olarak çağrılır. Oraya vardığı anda kendini müthiş bir oyunun içinde bulur. İşin içinde CIA bile vardır. CIA Başkanı Sato, bu olayın ulusal güvenlikle ilgili olduğunu söylediğinde Langdon henüz büyük olayın içeriğinin farkında değildir. Profesör Robert Langdon kafasında bir çok soruyla kendini olayların tam ortasına atar... *Peter Solomon nerde? *Katherine Solomon'un yaptığı çok gizli araştırmalar neler? *Mal'akh kim? *Peter Solomon'dan ve en önemlisi Robert Langdon'dan ne istiyor? *Ve bu durum neden bir ulusal güvenlik olayı durumundadır? Kitabın sonuna kadar daha bir çok soru kafanızı kurcalayacak.

Nefes Nefese Kitap Yorumu Ayşe Kulin

Tarihi kokan kitapları hep sevmişimdir. Nefes Nefese de tam anlamıyla buram buram tarih kokan bir kitap. 
Nefes Nefese Ayşe Kulin
II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası'nın korkusu Fransa'ya da sıçramış ve ordaki Yahudilere de korku salmıştır. Selva babasının tüm karşı çıkmalarına karşın aşkının arkasında durup Yahudi Rafael'le evlenip Fransa'ya yerleşir. Önceleri pek korku duymayan ve rahatça yaşayabileceklerini düşünen Selva Almanların baskınları yüzünden korkulu günler geçirmeye başlar. Bu arada Türkiye'ye dönmenin yollarını aramaktadır. Türkiye'nin Almanlar ve müttefiklerin arasında kalarak diplomatik davranması, birçok Yahudinin hayatını kurtarmıştır. Selva buna güvenerek, ablasının da yardımıyla Türkiye'ye giden trene biner, tüm baskılara rağmen Rafael'i bırakmadan tabii ki... Sonrası kitapta 😅 O tren Türkiye'ye vardı mı? İçindeki nerdeyse tıka basa yolculuk yapan insanlar neler yaşadı? İnanılmaz bir tren yolculuğu ve o trenin sonu sizi oldukça duygulandıracak. Tarihi roman sevenler hiç beklemeden okuyun derim.

Aşk-ı Kıyamet & Sil Baştan Büşra Çivicioğlu

İki gündür kitapları nasıl yorumlasam diye düşünüp duruyorum. 
Ne emeğe haksızlık etmek istiyorum ne de bu kitapları muhteşem birer eser diye adlandırıp gerçekten okunması gereken kitaplara haksızlık etmek istiyorum. Hikaye o kadar karmaşık ki zaman zaman şu an anlatan kim diye bi durup tekrar odaklanma ihtiyacı hissediyordum. Çünkü ilk başlarda anlatıcı, hikayenin kahramanı olan Azra ve Arda iken bir anda Nisa,Efe,Nazra, Beyza ve bilimum kişiler anlatıcı olarak okuyucunun karşısına çıkıyor. Anlatıcı geçişleri herhangi bir ibareyle belirtilmediği için de okuyan bocalama yaşıyor zaman zaman. Kurgu tam anlamıyla bir kaos. Kahramanlarımızın başına gelenler tabiri caizse pişmiş tavuğun başına gelmedi. Nerde ne kadar felaket varsa kahramanlarımızı buluyor. Vurulmalar, kaçırılmalar,kaybolmalar, tecavüzler,bombalar... Şimdi diyeceksiniz ki hiç mi güzel bişey yok kurguda. Evet var, cok buyuk bir aşk var. Zaten bütün olaylar da bu aşkın etrafında oluyor. Ama çoğu zaman kahramalarımız gerçeği mi hayali mi yaşıyorlar diye bende bir yanılgıya düşmüyor değilim. Kurgu şu an seri olarak iki kitap halinde ama tabii olaylar bitiyor mu ikinci kitapta. Tabii ki hayır çünkü ikinci kitabın sonunda üçüncü kitabın geleceğinin sinyalleri veriliyor. Üçüncü kitabı okumaya yüreğim yeter mi bilmiyorum zira her bir sayfayı çevirdiğimde "yok artık, yine mi yaa..." demekten kendimi alamıyordum. Kaosa yüreği dayananlar okumak istiyorsanız tercih edebilirsiniz. Keyifle efendim...

Beyoğlu Rapsodisi'nde Ters Köşeye Hazır Olun

Bu, okuduğum dördüncü Ahmet Ümit romanı sanırım. Hakkını vermem lazım ki her kitabında ters köşe yapmayı başarıyor yazar. 
Beyoğlu Rapsodisi ahmet ümit
Amma velakin bu kitapta da ilginç bir son olmasına rağmen çok sıkıldım okurken. Nedense çok farklı bir son bekliyordum. Kitap ilerlerken bahsi geçen konularla en azından ufak bir ilgisinin olmasını beklerdim ki "son" daha da şaşırtıcı olsun. Bu arada yazarın betimleme yeteneğine de hayran olmamak elde değil. Beyoğlu'nu öyle bir anlatmış ki okurken sanki okumuyor yaşıyordum. Daha önce okuduğum kitapları için de aynı durum sözkonusu. Ve tabii ki İstanbul'un tarihi dokusuna önem vererek en ince ayrıntısına kadar tasvir etmiş mekanları. Konusuna kısaca değinirsem; Selim, Kenan ve Nihat çocukluktan beri arkadaştırlar. Selim varlıklı, sakin yapılı, ileri görüşlü biridir. Nihat maddi durumu pek iyi olmayan hemen her konuda arkadaşlarından geri planda kalan fakat onlar tarafından her daim korunup kollanan bir adamdır. Kenan'a gelince hayatında hep ne istediyse yapmış her aklına esene sonuna bakmadan balıklama dalmış uçarı bir adamdır. Son yıllardaki uçma tutkusu ve geçirdiği bir kazanın hayatlarını değiştireceğini henüz bilmemektedirler. Kazadan sonra fotoğrafçılığa merak salan Kenan'ın fotoğraf tutkusu yavaş yavaş çığrından çıkıp üç arkadaşın başına olmadık işler açacaktır. (Bu kısımdan sonra söylemeliyim ki daha önce okuduğum bir kitaba çok benzettim özellikle son kısmını ama kitap ismi verirsen spoiler de vermiş olurum). Okumak isteyen varsa bence bu kadar yorum yeter diye düşünüyorum. 
Beyoğlu Rapsodisi
Ahmet Ümit
Everest Yayıncılık
Sayfa 408
Puan 
★★★★★
Yorumlayan Buket Ergüven

Halüsinasyon Kitap Yorumu Alein Kentigerna

Polisiye romanları seviyorum, kurguları nasıl kurguladıklarını düşünüyorum okurken, acaba onlarında içlerinde birer suçlu mu yatıyor diye düşünmeden edemiyorum. 
Halüsinasyon Alein Kentigerna
Bu kitapta da aynı şeyi düşünüp yazmışlar. "Seri katiller polisiye okuyarak mı, işleyecekleri cinayetleri kurguluyorlar."
●Kitabın başında çevirmen adı yok, dikkatimi çekti ve biraz araştırdım. Konuyla ilgili; yazarın aslında Türk olduğu ismin uydurma olduğu konusunda yorumlar var birçok yerde. Çevirmen ismi olmaması beni de bu şüpheye düşürdü açıkçası!
●Kurgu muhteşem... Hakkını yememek gerekir. İnanılmaz bir olaylar silsilesi, okuyucuyu şüpheye düşürüyor. Zaman zaman gereksiz bir şekilde hemde tam heyecanın yükseldiği yerlerde lafın uzatılması temponun düşmesine neden oluyor. ●Kitabın konusuna gelince; aslında fazla bişey yazmayacağım spoiler vermemek adına. ● Mike, orta yaşlarda CIA'de görev yapan bir ajan. Vahşice işlenen kadın cinayetleri, damgacı lakabı takılan bir seri katil, öldürdüğü her kurbanın üzerine Mike'ın hayatına giren kadınların ismini dağlıyor. ●Mike, damgacının ondan ne istediğini bulabilecek mi? ●Bulursa (ki tahmin ettiğiniz üzere buluyor) çok ağır bir bedel ödeyecek. ●Kitapta yıllar öncesine gidip gelmeler biraz kafa karıştırsa da, sonlara yaklaştıkça herseyi yerli yerine oturtmaya başlıyorsunuz.
●İsim kitaba fena halde oturmuş, okudukça meraktan bir sayfa daha, bir sayfa daha diyerek bırakmama engel oluyordu konusu. ●Son olarak, polisiye severler hemen temin edip okuyun derim. Ufak tefek kusurları da görmezden gelirsiniz artık. 
Halüsinasyon 
Alein Kentigerna
Panama Yayıncılık
Sayfa 424
Puan 
★★★★★
Yorumlayan Buket Ergüven

Bin Muhteşem Güneş Khaled Hosseini

Nasıl anlatılır bilmem ki ! Nasıl yorumlanır!  Kelimeler yeterli gelir mi anlatmaya! 
Bin Muhteşem Güneş Khaled Hosseini
Ben Malala gibi, Annemi İstiyorum gibi, Kızım Olmadan Asla gibi, Uçurtma Avcısı gibi... Daha birçok bu tür kitap okudum. Afganistan, Pakistan gibi ülkelerin geri kalmışlığını mı yazayım, cahaletin ayyuka çıkmış olmasını mı yazayım..? Khaled Hosseini aslında bir doktor. Afganistan'dan kaçıp Amerika'ya yerlesip Amerikan vatandaşı olan bir doktor. Uzun yıllardır Amerika'da yaşıyor olmasına rağmen ülkesi Afganistan'da yaşanan Taliban dehşetini ve ülkesine duyduğu özlemi içinden atamamış bir yazar şimdilerde. Savaşlar, din adı altında baskı uygulayan, yönetimin bile çekimser kaldığı sesini çıkaramadığı Taliban, zaten bişeylerin değişmesini ve insanların cehaletten kurtulmasını da istemeyen bir grup insan görünümlü varlık. Afganistan artık bir cehennemden farksızdır. Leyla ve Meryem bu cehennemin ortasında birbirlerinden hem nefret eden ama aynı zamanda birbirlerinden başka tutunacak dalı olmadığını bilen iki kadın. Zamanla bir çeşit kardeşliğe dönüşen bu tuhaf birliktelik, savaşı ve Taliban'a karşı duruşu da simgeliyor aslında. Kitap üzerine yazmaya kalkarsam yazacak o kadar çok şey var ki... Hâlâ okumaya varsa en kısa zamanda edinip okusun lütfen. Bu sadece bir kitap, bir kurgu, bir roman değil; bizim de nerdeyse içinde bulunduğumuz bir coğrafyanın kaderinden kurtulmaya çalışan adsız kahramanlarını barındıran bir yaşanmışlık... Uçurtma Avcısı ve ardından Bin Muhteşem Güneş'i okuyun lütfen. Ağlayarak okuduğum kitaplardan ikisi de...
Bin Muhteşem Güneş 
Khaled Hosseini
Everest Yayınları
Sayfa 472
Puan 
★★★★★
Yorumlayan Buket Ergüven