The Most/Recent Articles

tudem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tudem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Mercan Adası'na 'SEN de OKU' Dokunuşu

İskoç yazar Robert Michael Ballantyne'ın tropik macerası Mercan Adası, Mehmet Atilla'nın sözcükleriyle, orijinal hikâyesine sadık bir anlatımla yeniden hayat buluyor.

Ahmet Uzun'un film tadındaki resimleri eşliğinde ''SEN de OKU Klasikler'' koleksiyonundaki yerini alan bu hiç eskimeyen roman, köpürmüş dalgaların arasında yaşam savaşı veren üç delikanlıyı heyecanın hiç dinmediği sürükleyici bir serüvende buluşturuyor. Geçmişten günümüze uzanarak pek çok ıssız ada filmine ve kitabına esin kaynağı olan Mercan Adası, uzak denizlerin tehlike dolu suları hakkında bilinmeyenleri açığa çıkarıyor, vahşilerin arasında eşsiz bir yaban hayatı panoraması çiziyor.  

Engin denizlerin altını üstüne getiren korkunç fırtınalar, amansız korsanlar, nesli tükenmekte olan kabileler, olağanüstü yaratıklar ve göz alıcı okyanus canlıları... Denizci bir aileye doğan Ralph gerçek bir deniz âşığıdır. En büyük hayali ise bir gün mutlaka mercan adalarını görebilmektir. 15 yaşına gelince ailesini güçlükle ikna edip bir ticaret gemisinde miçoluk yapmaya başlar. Yolculuğun sorunsuz geçen ilk günlerinin ardından görev aldığı gemi ansızın dehşet bir fırtınanın içine çekilir. Beş gün boyunca okyanusta sürüklendikten sonra, altıncı günün sabahında Ralph, gemideki arkadaşları Jack ve Peterkin ile birlikte bir mercan adasının önünde uyanır. Böylelikle, kader birliği yapmış üç kafadarın ıssız ada maceraları da başlamış olur. Kâh köpekbalıklarıyla savaşıp kâh vahşilerle kıran kırana mücadeleye girişen delikanlıların öncelikli amaçları hayatta kalmaktır. Ralph ve dostları acaba bir gün İngiltere'ye geri dönmeyi başarabilecek midir?

Mercan Adası, zorlu koşullarda hayatta kalma konusunda paylaştığı teknik bilgiler, egzotik yerleri incelikli olarak tanıtmadaki ustalığı ve arkadaşlığın, birliğin, dayanışmanın önemini perçinleyen güçlü hikâyesiyle belleklerde yer ediyor. Mehmet Atilla'nın özgün bir yorumla bugünün çocukları için tekrardan gün yüzüne çıkardığı bu eşsiz klasik, katıksız maceranın salt dijital mecralarda yaşanabileceği ve yaşatılabileceğine inananları, kelimelerin büyülü dünyasında gerçek bir maceraya çağırıyor.

Başarıya Giden Yol Uykudan mı Geçiyor?

Kitapları 25 milyondan fazla satan ve 40 dile çevrilen İrlandalı yazar Eoin Colfer'ın yazıp ünlü çizer Katy Halford'un resimlediği Geceden Kaçış, Tudem'in, okumaya isteksiz ve okuma güçlüğü çeken çocuklar için özel olarak hazırladığı ''SEN de OKU'' koleksiyonundaki yerini alıyor! 

Geceden Kaçış,Eoin Colfer, Katy Halford, Tudem
Geceden Kaçış,Eoin Colfer, Katy Halford, Tudem

Bilim insanları her zaman, günlerin daha uzun olmasını dilemiştir. Ama yeryüzünde bunu düşleyen biri daha var: gecenin karanlığından kurtulmaya çalışan dokuz yaşındaki Mercan. Küçük Mercan, ''büyük'' yetenekleri olan bir mucittir. Günlerini, laboratuvar ortamında geliştirdiği Yedek İp Tutucu, Klozet Kapağı Sensörü ya da Şenlik Topu gibi hayatı kolaylaştıracak ilginç icatlar tasarlayarak geçirir. Hatta yaptığı buluşlarla yakın çevresinin günlük yaşam pratiklerini bile değiştirmeyi başarır. Kafası yeni fikirlerle dolup taşan küçük kızın tüm sorulara ve sorunlara kendince çözüm önerileri vardır; bir tanesi hariç: geceleri çalışmasına engel olan Uyku Vakti Problemi! Bir günün içinde, kafasındaki düşünceleri hayata geçirebilmeye yetecek kadar saat olmamasından yakınır durur. Ah, şu uyku vakti de hep yanlış zamana denk gelmiyor mudur? Keşke geceleri de çalışabilse... Mercan, ne yapıp edip kendisini yatağa gitmekten kurtaracak fikri bulmaya kararlıdır. Üstelik bu, roket destekli uçuş giysisiyle, saatte bin dokuz yüz kilometre hızla dünyanın etrafında sayısız tur atmasını gerektirecek olsa bile... 

İrlanda hükümeti tarafından çocuk edebiyatı alanında liyakat madalyasına değer görülen Eoin Colfer'ın kaleme aldığı Geceden Kaçış, yapacaklarını bir günün saatlerine sığdıramayan akıllı mı akıllı bir kızın, bilimin ve teknolojinin nimetlerinden faydalanarak, zamana karşı verdiği yarışı konu ediniyor.

Yaptığı icatlarla etrafındakilerin hayatını iyileştiren, hatta Göklerin Kraliçesi'ne dönüşmeyi bile başaran küçük Mercan'ın azim dolu öyküsü; dünya bilim tarihinin gelişimine büyük katkılarda bulunan bazı önemli kadınların çığır açan çalışmalarından örnekler veriyor, değişik araştırmalara kapı aralıyor. Sağlıklı bir bedene sahip olmanın ve belki de en önemlisi, daha iyi düşünebilmenin iyi bir uykuya bağlı olduğunu hatırlatan kitap, ortaya attığı Z+U=DK denklemiyle bu tezini savunuyor. Çocukları yaratıcı düşünmeye ve yeni projeler üretmeye yüreklendiren Geceden Kaçış, bu alanda atılacak her adımda doğaya ve çevreye karşı duyarlı olmanın gerekliliğine değinmeyi de ihmal etmiyor.

Mavisel Yener'den Günlük de Neyin Nesi?

Üretken yazar Mavisel Yener, çocukların okuma ve yazma becerilerini geliştirmelerine katkı sunmak amacıyla hazırladığı Günlük de Neyin Nesi? kitabında, farklı yazın türlerine dair değerli bilgiler aktarıyor; kendi anıları ve eğlenceli etkinlikler eşliğinde, kazanım odaklı bir yol haritası çiziyor.

Mavisel Yener, Günlük de Neyin Nesi, Tudem
Mavisel Yener, Günlük de Neyin Nesi, Tudem

Günlük çeşitlerinden tarihte bilinen ilk günlüklere uzanarak türün yapı taşları hakkında kapsamlı bir bakış sunan bu kılavuz eser; anı yazısı ve otobiyografi türlerine de eğiliyor, aralarındaki farklılıkları örneklerle açıklıyor.Tasarladığı etkinlik seçkisiyle çocukların yaratıcılıklarını artırmalarına ve öğrendiklerini pekiştirmelerine fırsat tanıyan Yener; kendi el yazısıyla sunulan ''Kitap Günlüğüm'' sayfalarında ise, Günlük de Neyin Nesi?'nin yayına hazırlık serüvenine yönelik renkli paylaşımlarda bulunuyor.Sahi, neden günlük tutarız? Yaşadıklarımızı kayıt altına almak, anılarımızı yazmak kime ne fayda sağlar? Peki ya tarihe iz bırakmış kişilerin günlüklerini okumak, onlardan esin almak? Hayat uzun bir yolculuksa eğer, bize de türlü anılar biriktirip kişisel tarihimizi belgelemek kalıyor. Gelin kalemi elimize alalım, deneyimlerimizi ileride hatırlamak ve onlardan farklı çıkarımlar elde etmek için geleceğe taşıyalım!

Günlük de Neyin Nesi? okura ne vadediyor?

Günlüğün nasıl tutulduğundan günlük çeşitlerine; günlük fikirlerinden kişi ve mesleklere göre günlüklere uzanarak türü bir bütün olarak ele alıyor. Bilinen ilk günlüklerden Türk edebiyatındaki günlük örneklerine yer vererek okuruna farklı dünyaların kapılarını aralıyor. Bir yazarın günlüğü izleğinde, adım adım bir kitabın ortaya çıkış serüvenine tanıklık ettiriyor. Günlük, anı ve otobiyografi arasındaki farkları örnekler eşliğinde açıklığa kavuşturuyor. Okuru kitabın tamamlayıcı bir parçası kılarak, etkileşimli bir okuma ve öğrenme deneyimi sunuyor.

O hâlde sıra artık okurun! İşe, yaşamınızdaki olumlu gelişmeleri belgelemek üzere bir teşekkür günlüğü oluşturmaktan ya da ufkunuzu genişletmek için, Atatürk'ün günlüğünden çok özel bir sayfa okumaktan başlamaya ne dersiniz? Unutmayın, günlük yazmak kişisel bir yolculuktur...

Miyase Sertbarut'un Kalemiyle Kapiland Küllerinden Doğuyor

Miyase Sertbarut'un yüzbinleri etkisi altına alan ''Kapiland'' serisinin dördüncü halkası Kapiland'ın Külleri, insan eliyle mahvedilen bir dünyada, küllerinden doğup filizlenmeye çalışan yeni bir uygarlığın izini sürüyor.  

Miyase Sertbarut, Kapiland'ın Külleri, Tudem
Miyase Sertbarut, Kapiland'ın Külleri, Tudem
Kurguyla gerçeğin kesiştiği distopik bir evrende geçen bu sürükleyici roman, devrimler, kümeleşmiş toplulukların yönetimi, küresel tarım politikalarındaki değişim ve yapay zekâ gibi güncel konulara temas ediyor; maddenin dördüncü hâlinin ''bilinç'' olduğunu anımsatıyor.

Her bir cildi bağımsız olarak da okunabilen ''Kapiland'' kitapları, ezber bozan kurgusunun satır aralarında insanın doğa ile ilişkisini eleştirel bir bakışla sorguluyor, gençleri gezegenimize sahip çıkmaya ve haksızlıklara karşı tek yürek olmaya çağırıyor.

Yıl 2050... Nükleer kıyamet sonrasında dünya, küllerinden doğup yeniden hayat buluyor. Varlığını devam ettirebilen bir avuç insan toprağı işleyerek canlılık yaratma gayretinde olsa da, ''çekirgeden insana, buğdaydan balinaya her türlü organizmayı var edebilen'' biyoteknolojik bir sistem, insanın gezegeni tekrardan tahrip edebileceği gerçeğini savunuyor. Tam da bu kaygı verici öngörü yüzünden, insan türü yok olma tehdidi ile karşı karşıya kalıyor. Dostlukları yıllar boyunca pek çok zorlukla sınanan Mehtap ve Marjinal'in yolları da ilk kez bu konuda ayrışıyor. Çiftçileri ve Magmacıları fikrî çatışmaya sürükleyen bu düzenden, iki yapay zekâ temsilcisi Loob ve Ribyonak da nasibini alıyor. Basit yaşamsal haklar ve var olma çabası içindeki kümeleşmiş toplumların yeni bir uygarlık kurma ümidiyle attıkları temeller derinden sarsılıyor. Peki ama, filizlenmekte olan bu yeni dünya düzeni, eskisinden ne gibi izler ve farklılıklar taşıyacak?  

Miyase Sertbarut Kapiland'ın Külleri'nde, dünyadaki her şeyin kendi hizmetinde olduğu varsayımıyla yanlış bir yola sapan günümüz insanın karşılaşacağı hazin sona, kanıksanmış toplumsal gerçeklikler üzerinden şerh koyuyor.

Canlıların eşit haklara sahip olduğunu hatta cansız varlıkların dahi aynı biçimde hayat hakları olabileceğini dile getiren roman, insanlığın geldiği tükenmişlik çağında yeni bir uygarlık için aynı yollardan gidilmemesine ve benzer hatalara düşülmemesine ilişkin düşündürüyor.

Etrafta Kendi Kopyanızı Görseniz Ne Hissedersiniz?

Doğa, hayatında yeniliklere ve farklılıklara pek yer vermeyen, günlük düzenine ve alışkanlıklarına sıkı sıkıya bağlı bir çocuktur. 

Bir Sürü Ben, GUY BASS - STEVE MAY, Tudem
Bir Sürü Ben, GUY BASS - STEVE MAY, Tudem
Her derste dinozorların anlatılmasını, öğle yemeklerinde sürekli domates soslu makarna çıkmasını istese de; sonunda hep hüsranla karşılaşır. Herkesin birbirinden farklı olduğu bir dünyada yaşamak zaten onun için yeterince sıkıntılıdır. Zihninin sorularla meşgul olduğu bir gün, sıra dışı bir karar alır. İçinde bulunduğu bu yorucu ve zevksiz hayattan kurtulabilmesi için kesinlikle herkes ''onun gibi'' olmalıdır. Ve... bu düşüncesi birden gerçeğe dönüşür! Ertesi gün okula gittiğinde kendinden bir tane daha bulur. Öteki gün sayı dörde çıkar. Takvimlerden kopan her yaprakla birlikte kopyalarının sayısı katlanarak artar. Sayıları yüzleri bulup eve, sınıfa ve hatta yaşadıkları Çatal kasabasına sığamayan Doğalar; bir zamanlar herkesin kendisine benzemesini hayal eden gerçek Doğa'nın hayatını altüst etmeye başlamıştır bile. Farklılıkların aslında pek da fena olmadığının ayrımına varan kahramanımız, acaba bu baş döndürücü kargaşayı durdurabilecek midir?

Gerçeküstü yaklaşımıyla her yaştan okurun empati duygusunu harekete geçiren Bir Sürü Ben, kendisini yaşadığı çevrenin ve dünyanın merkezine koyan bir çocuğun, adım adım benliğini bulma serüvenini anlatıyor.Komik paylaşımlarda bulunarak okul hayatının inceliklerine de değinen bu keyifli roman; sıradanlık, tekdüzelik, tektipleştirme gibi kavramları sorguluyor, farklılıkların zenginliğine vurgu yapıyor.

Hayattan beklentilerimiz ve isteklerimiz hakkında boylu boyunca düşünmemiz gerektiğini anımsatan kitap, ''her istediğimizi elde edemeyeceğimiz ama birazcık denersek, bazen ihtiyacımız olanı elde edebileceğimiz'' gerçeğinin de altını çiziyor.

Guy Bass'ın mizahi üslubu ve Steve May'in karikatür tadındaki resimleriyle şenlenen Bir Sürü Ben, Tudem'in, okumaya isteksiz ve okuma güçlüğü çeken çocuklar için özel olarak hazırladığı SEN de OKU koleksiyonundaki yerini alıyor!

Elif Yonat Toğay'dan Dodi Dişdostu

Elif Yonat Toğay'ın kıpır kıpır anlatımı ve Damla Tutan'ın ele avuca sığmaz resimleriyle market raflarından hayatımıza uzanan Dodi Dişdostu; diş sağlığı ve bakımının önemini eğlenceli bir öykü aracılığıyla aktarıyor, doğadaki mutlu gülüşlerin izini sürüyor. 

Elif Yonat Toğay, Dodi Dişdostu, uçan balık, tudem
Çayırdaki zürafadan denizdeki köpek balığına, yeryüzündeki canlıların diş yapılarının özelliklerine ve diş temizliklerini nasıl yaptıklarına dair kıymetli bilgiler paylaşan bu rengârenk kitap, son sayfalarındaki ''Biliyor Musun?'' adlı bölümde yer verdiği şaşırtıcı bilgilerle, minik okurlarının merakını gıdıklıyor.

Farklı türdeki canlıların hijyen alışkanlıklarına değinirken, doğanın döngüsüne de işaret eden Dodi Dişdostu; kişisel bakımına ve temizliğine yalnız insanların önem vermediğini, diğer canlıların da ''kendi yöntemleriyle'' bu rutine katıldığını hatırlatıyor.

Yaşamını sağlıklı dişlere adayan Dodi, fırçalayacak diş arıyor. Bir sabah gizlice çıktığı yolda, bilin bakalım karşısına kimler çıkıyor? Çölde kendisini selamlayan DiliDışarıda fil, dişini kumlarla temizliyor; ona yardımcı olamayacağını fark eden Dodi, yeni umutlarla yola devam ediyor. Çayırda karşısına çıkan ONeBoyunÖyle zürafaya yaklaşınca, onun da dişlerini başka birinin temizlediğini keşfediyor. Sincap, kedi, maymun, su aygırı derken; Dodi bir ağız dolusu diş bulmakta kararlı görünüyor! 

Dodi Dişdostu, doğadaki hayvan ve bitkilerin birbirleriyle olan ilişkisi üzerinden ağız bakımı ve diş fırçalamanın gerekliliği hakkında farkındalık kazandırıyor. Her sayfası farklı keşiflerle dolu bu sevimli öykü aynı zamanda, Elif Yonat Toğay'ın şiirsel dili ve ahenkli anlatımıyla çocukların dil gelişimine de büyük katkı sağlıyor. 

Mustafa Kemal Yılmaz'dan şiir tadında bir öykü: Pisi Pisi Paşa

mustafa kemal yılmaz, tudem, Pisi Pisi Paşa

Halid Halife'den ''Bu Şehrin Mutfaklarında Bıçak Yok

Halid Halife, Bu Şehrin Mutfaklarında Bıçak Yok,tudem, delidolu
Yok kitabıyla politik, dinî ve cinsel zorbalığın gölgesi altında yaşayan Suriyeli bir ailenin üç nesle yayılan, ''utanç'' duygusuyla kuşatılmış hikâyesini anlatıyor. Türkiyeli okurların ilk kez okuma fırsatı bulacakları Halife'nin, 2013 Necib Mahfuz Kitap Ödülü'ne değer görülen romanı, yanı başımızdaki komşu bir ülkenin pek de bilmediğimiz tarihine ve siyasi dalgalanmalarına dair geniş bir vizyon sunuyor. Özgün dili olan Arapçadan titizlikle çevrilen eser; bireysel ve toplumsal düzeydeki çöküşü, sözünü sakınmayan bir gerçekçilikle ve etkileyici metaforlarla anlatıyor. Yıllar içinde yıkıcı bir dönüşüme maruz kalan, çoğu kişinin eski günlerini özlemle andığı Halep şehrinin başlı başına bir karakter olarak yer aldığı roman; elli yılı aşkın bir dönemde Suriye'de yaşanan toplumsal parçalanmayı, yıkılan hayalleri, şiddeti, bastırılan acı ve korkuyu sosyal ve psikolojik derinlikle yarattığı çok sayıda karakter aracılığıyla gözler önüne seriyor. Halife, bu şiirsel yapıtında, doğduğu şehrin ruhunu etkileyici bir gözlem gücü ve açıksözlülükle yansıtıyor. Suriye'deki çatışmanın kökenini daha ''derinden'' anlamak isteyenlerin mutlaka okuma listelerine almaları gereken Bu Şehrin Mutfaklarında Bıçak Yok; sokakları, kokuları, yemekleri, müziğiyle Halep'in kapalı kapılar ardına hapsedilişini ''şaşırtıcı'' yaşam manzaraları üzerinden paylaşıyor. ''Halep, korkunun meşrulaştırıldığı bir şehre dönüştürülmüş, resmen cezalandırılıyordu. Tasmalarını tutanlara karşı sadakatleri dışında hiçbir şeyi doğru düzgün yapamaya

İllüstratörler Gül Sarı ile Çizginin Ucunda

Yetenekli illüstratörlerimizden Gül Sarı ile ''çizginin ucunda''...
İllüstratörler Gül Sarı
Gül Sarı'yı resim çizmeye iten şey neydi?
Diğer pek çok çizerinkine benzer olarak, benim de çocuklukta başlıyor resim serüvenim. Annemin anlattığına göre; okuma yazmaya ilk başladığımda defterlere harfleri yazmak yerine değişik resimler çizermişim. O da bu duruma bir hayli çıldırırmış :) Hatırladığım kadarıyla, daha çok ''yapılamayan'', ''alınamayan'' şeyler için kullandığım bir araçtı çizmek. Ders saatlerinde kaçırdığım çizgi filmlerin veya çok istememe rağmen bir türlü alınmayan oyuncakların yerine koymam için yarattığım eğlenceli bir oyundu... Çizmek, her istediğimi yapmama fırsat tanıyor ve beni mutlu ediyordu. Belki de hâlâ çocukluğumdaki o mutluluğu kaybetmek istemediğim için çizgilerin dünyasında dolaşıyorumdur.
Bağımsız çalışan bir çizer olarak gününüz nasıl geçiyor?
Sürekli evde çalışan biri olarak belirli bir düzen kurmam gerekiyor olsa da hâlâ net bir standardım yok. İşlerim yoğun olduğunda genelde geç saatlere kadar çalışabiliyorum. Zamanın nasıl geçtiğini fark etmeden üstelik. Eğer işlerim hafiflemişse gezmeyi tercih ediyorum. Çalışırken bazen çok gergin, telaşlı ve çekilmez olabiliyorum :)
Hayatı çizginin ucunda görmek nasıl bir duygu?
Pek konuşma yeteneğine sahip biri olduğum söylenemez. Kendimi daha çok heyecanlı ve tez canlı biri olarak tanımlayabilirim. O yüzden, çizerek bir şeyleri anlatmak daha kolay oluyor benim için. Bir de bir şeyleri sözcüklerle anlatmaktansa çizgilerle ifade etmek daha etkili oluyor. İşte bütün çabam bundan...
Gül Sarı'nın paletinden genelde ne tür işler çıkıyor? Çizim serüveninizde sizi etkileyen özel bir isim oldu mu?
Genellikle çocuk kitapları resimliyorum. Bunun yanı sıra kolaj yapmak da çok hoşuma gidiyor. Aslında çocuk kitapları benim için çok yeni bir dünya. Devamlı kendimi, acaba daha nasıl geliştirebilirim diye düşünüyorum. Hayalim ise metniyle, resimleriyle, kısacası bütünüyle bana ait bir çocuk kitabına imza atmak. Tabii bu hedefim için henüz biraz yolum var. Beni en çok etkileyen çizerler Ronan Badel, Beatrice Alemagna ve Benjamin Chaud.
Tudem Yayın Grubu'yla yollarınız nasıl kesişti?
​Tudem'le yollarımızı aslında biraz da ben ''zorla'' birleştirdim diyebilirim. Yolculuğumuzun çıkış noktası biraz karışık. Yaklaşık iki buçuk yıl öncesine dayanıyor. Daha önceleri yine Tudem'le çalışmayı çok istiyordum ve hatta pek çok farklı kanaldan da ulaşmayı denemiştim. Ama olmadı. Ta ki İstanbul Kitap Fuarı kapsamında düzenledikleri illüstratörler buluşmasına kadar. O günü de çok komik bir anıyla hatırlıyorum: Buluşmanın olduğu tarih bir sınavımla çakışmıştı. O nedenle görüşmeye bizzat kendim katılamamıştım ama yerime ikizimi göndermiştim. Ondan kendisini benmiş gibi tanıtmasını istemiştim. Fakat ne yazık ki çuvallamıştı :) Sevgili editörüm Hülya Dayan ve Tudem Yayın Grubu ailesi ile tanışmamız işte böyle başladı. O günden beridir de birçok ortak çalışmaya imza attık ve atmaya da devam ediyoruz. İyi ki de ''zorla'' yollarımızı birleştirmişim diye düşünüyorum.

Ve işte karşınızda sıra dışı Bir Matematik Hikâyesi!

matematik hikayesi, sümeyra güzel,tudem,
Matematiğe karşı beslenen önyargıları yıkmak ve çocukları sayıların dünyasına yaklaştırmak gibi idealist bir felsefesi bulunan deneyimli öğretmen Sümeyra Güzel'in kaleme aldığı Bir Matematik Hikâyesi; matematiğin gündelik hayatımızdaki yerine dikkat çekiyor.Sayıların ardında yatan gerçekleri merak edenlerin ya da her fırsatta matematiğin ne kadar zor ve gereksiz olduğunu dile getirenlerin zihinlerinde uçuşup duran soru balonlarına yanıt bulmaya çalışan bu sohbet tadındaki kitap, öğreticiliğe kaçmadan, matematiği yürekten sevmenin kısa yollarını paylaşıyor.  
Mizahtan beslenen eğlenceli üslubuyla, hem güldüren hem de düşündüren Bir Matematik Hikâyesi, farkında olmadan kullandığımız matematiksel durumlara işaret ediyor ve matematik bilenlerin işini şansa değil, akla bırakacaklarını hatırlatıyor. 
Bir çay kaşığına kaç pirinç tanesi sığar?
Zenginin parası züğürdün nesine yarar?
Peki, bir tepsi mantının matematikle ne ilgisi var? 
Mantıklı düşünmek bir matematik meselesidir demişler. O halde gelin matematik üzerine biraz kafa yoralım. Milattan Öncesine uzanıp ışık hızıyla günümüze dönelim. Pisagor ve Gauss'la birlikte düşünmenin yollarını araştıralım. Sonsuzluğun sonu olup olmadığını tartışıp Pi sayısını sorgulayalım. Matematik sayesinde yapabileceğimiz iyiliklerin büyüklüğünü hesaplayalım. Evet, yanlış okumadınız, bunların hepsini ve çok daha fazlasını matematikle yapmak mümkün! Gelin, önyargılarımızı bir kenara bırakıp bir kez olsun matematiğe söz hakkı tanıyalım...
Yaşamımızı düzenlemek için attığımız her adımda kapısını tıklattığımız matematiği günlük hayatımızdan kesitler eşliğinde aktarma yoluna giden Sümeyra Güzel bu kitabıyla, matematiğin bize sadece sayıları değil, aynı zamanda insanlığı da anlattığını savunarak zihinleri açıyor.

Eşsiz Edebiyat Klasiklerine ''Sen de Oku'' Dokunuşu

Okuma güçlüğü çeken çocuklara, rahat okuyabilecekleri, başarı hissi ile birlikte keyif alabilecekleri bir kitaplık oluşturma fikrinden yola çıkan ''Sen de Oku'' koleksiyonunda yeni bir dönem başlıyor. Yılları aşıp klasikleşen ama kimi zaman sayfa sayılarının çokluğu kimi zamansa dilbilgisi ve sözcük seçimlerindeki bazı zorluklar nedeniyle çocukların okuma fırsatı bulamadıkları ve okuyamadıklarından ötürü üzüntü duydukları eserler, orijinalliğinden ve edebî lezzetinden hiçbir ödün vermeden, duru bir dille yeniden anlatılıyor. Zamana meydan okuyan eşsiz klasikler, ''Sen de Oku Klasikler'' koleksiyonu kapsamında, usta yazarlarımızın ellerinde yeniden hayat buluyor!

Gulliver'in Gezileri'ne ''SEN de OKU'' dokunuşu…

İrlandalı yazar ve hiciv erbabı Jonathan Swift'in ölümsüz klasiği Gulliver'in Gezileri, ödüllü edebiyatçı Mehmet Atilla'nın duru anlatımıyla, herkes okuyabilsin diye yeniden kitapseverlerle buluşuyor.Uzun ve titiz bir çalışmanın meyvesi olarak, usta bir yazarın ellerinde tekrar hayat bulan bu eşsiz eser, orijinal metne sadık kalınarak; dört ayrı bölümde dört ayrı yolculuğu bir arada sunuyor ve bu önemli özelliğiyle hâlihazırda raflarda yer alan pek çok uyarlamadan farklılaşıyor.Asla tükenmeyen, çok katmanlı anlatımıyla yüzyıllara meydan okuyan Gulliver'in Gezileri, geçmişle gelecek arasında edebiyat köprüleri kuran ''SEN de OKU Klasikler'' koleksiyonundaki yerini alarak günümüz çocuklarını benzersiz bir okuma macerasına çıkarıyor.
Lemuel Gulliver, deniz âşığı bir adamdır. Keşfetmek, yeni yerler gezip görmek, farklı insanlar ve kültürler tanımak, onun için hiç bitmeyen bir tutku, hatta vazgeçilmez bir yaşam felsefesidir. Yıllarca pek çok farklı işte çalışır, evlenip barklanır ama sonunda içindeki sese daha fazla dayanamayıp, gemi doktoru olarak denizlere açılmaya karar verir. Milyonlara esin kaynağı olan o müthiş macerası da işte o zaman başlar. Gulliver, önce cüceler ülkesi Lilliput'u ziyaret eder; sonra yolu devler ülkesine düşer. Ardından, tesadüf eseri, uçan bir ada olan Laputa'ya gider ve son olarak da Yahoo'larla tanışacağı Atlar Ülkesi'ni keşfeder... Çıktığı her gezi, hem kendi kimliğini hem de ait olduğu toplumu sorgulaması için yeni kapılar aralayacaktır.Zamanının çok ötesinde bir edebiyat şaheseri yaratan Jonathan Swift'in yayımlanan tek romanı olarak bilinen Gulliver'in Gezileri, kaleme alındığı dönemin toplumsal ve siyasal anlayışı üzerinden, dünyamızın dünü, bugünü ve yarını üzerine düşünmeye çağırıyor.Mehmet Atilla'nın, kendi üslubunu katarak muhteşem bir yorum getirdiği bu masalsı roman, okurlarını alışılmışın dışında bir fantezi evrenine buyur ederek, bambaşka insanlarla ve kültürlerle tanıştırıyor; farklılıkların zenginliğine ve hayatımıza kattığı güzelliklere vurgu yapıyor. Okuma güçlüğü çeken ya da kitaplara mesafeli duran çocukların klasik yapıtlarla tanışmalarına önayak olacak ''SEN de OKU Klasikler'' koleksiyonu, sevilen klasiklere artı değer katmayı sürdürerek yayın serüvenine devam edecek..

Bilge Köpek ile Yepyeni Bir Maceraya Hazır mısın?

Zencefilli bisküvi aşkına! Hayal ederek yarışma kazanılır mı? Pişi ailesinin değmeyin keyfine! Her akşam mutfaklarından harika kokular yükseliyor. 

Sabah kahvaltısında pankek, akşam yemeğinde vejetaryen lazanya derken, Pişiler ekmeklerini bile evde hazırlamaya merak sarıyor. Her gün bunca yemek işi zor gibi görünse de, hepsi halinden memnun. Çünkü ailenin tüm fertleri çok iyi yemek pişirebiliyor. Baba Pişi hariç! O, yemek yapmayı hiç sevmiyor. Yaptığı ekmekler ise tam bir facia! Ve günlerden bir gün, Baba Pişi, mutfaktaki hünersizliğine ek olarak, bir de pasta yarışmasına katılmaya hevesleniyor. Üstelik iki bin üç yüz odalı bir saray inşa ederek, hem de zencefilli bisküviden! Neyse ki Bilge Köpek Merlin duruma müdahale ediyor da, aileyi hem yüzlerce kişi önünde rezil olmaktan hem de evde yükselen bisküvi yığını altında kalmaktan kurtarıyor... Doğal yaşam döngüsü, sağlıklı beslenme, bilinçli tüketim gibi güncel konulara dikkat çeken Pişi ailesi, tüm engellemelere ve önyargılara karşın hayal etmenin ve bu uğurda her şeyi göze almanın insan hayatına kattığı manevi gücü gözler önüne seriyor. Yazar Meg Rosoff’un imzasını taşıyan Bilge Köpek Mutfakta, Tudem’in, okumaya isteksiz ve okuma güçlüğü çeken çocuklar için özel olarak hazırladığı SEN de OKU koleksiyonundaki yerini alıyor! Kelimelerle mücadele eden çocuklar, Bilge Köpek Merlin'le aileyi bir arada tutan değerler üzerine düşünürken, okuma sevgisi kazanıyor!

Mavisel Yener, SEN de OKU koleksiyonu için yazdı!

Mavisel Yener, SEN de OKU koleksiyonu için yazdı!
Tudem’in, okumaya isteksiz ve okuma güçlüğü çeken çocuklar için özel olarak hazırladığı SEN de OKU koleksiyonu, kitapları eğlenceli kılan bir okuma deneyimi vadediyor. SEN de OKU koleksiyonu, kitaplara mesafeli duran çocukların rahat okuyabilecekleri metinsel ve fiziksel özelliklere sahip, ilgilerini çekecek güncel konulara ve temalara değinen resimli kitaplardan oluşuyor. Sade, kolay anlaşılır dili; okuma akışına yardımcı olması için özel olarak tasarlanmış yazı tipi; göz yorgunluğunu azaltıp, metnin rahat algılanmasını sağlayan hafif renklendirilmiş kalın kâğıdı ve rahat okumayı üst düzeye taşıması için harfler, satırlar, paragraflar arası geniş boşluk kullanımıyla fark yaratan SEN de OKU koleksiyonu, okumaya isteksiz ve okuma güçlüğü çeken çocukları kitapların renkli dünyasıyla buluşturuyor. İlk okuma seviyesinden başlayarak kolaydan zora doğru aşama aşama ilerleyen bir okuma yelpazesi sunan SEN de OKU koleksiyonu, çocuklara okuma zevkini yaşatıp onları yetkin okur olma yolunda cesaretlendiriyor. İlgi yaşı ve yıldızlarla belirtilen okuma seviyesi bilgileri sayesinde, çocuklarına uygun kitap seçiminde kararsız kalan ebeveynlere kılavuzluk edecek SEN de OKU koleksiyonu, yeni kitaplarla zenginleşmeye ve büyümeye devam edecek!