The Most/Recent Articles

Sabahattin Ali etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sabahattin Ali etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Sabahattin Ali’nin Kaleminden Kaybedenlerin Öyküsü: “Sırça Köşk”

Sabahattin Ali’nin “Sırça Köşk” adlı öykü kitabı, Türkiye’nin dijital kitap platformu Kitap Cumhuriyeti’nce yayımlandı.

Sabahattin Ali, Sırça Köşk
Sırça Köşk, Sabahattin Ali’nin 1944-47 arası kaleme aldığı öykülerinden derlenerek okura sunulmuştur. Kitap, 13 öykü ve 4 masaldan oluşuyor.  İlk baskısı 1947’de yapılmış ve hemen o yıl, içeriği nedeniyle Bakanlar Kurulu tarafından dağıtım yasağı ve toplatma kararı alınmıştır.

Gündelik yaşamda her an rastlayabileceğimiz türden insanların öyküleri, sade ve akıcı bir dille ete kemiğe bürünüyor. Anadolu gerçekliği yazarın güçlü gözlemciliğiyle buluşunca; okur, öykülerde geçen yaşamları ve olayları kılcal damarlarına kadar hissediyor adeta. Öykü karakterleri, bulunduğu olay örgüsü içerisinde hiç de yapay durmuyor, aksine kalemin gücü onları nakış nakış işliyor ve okurun karşısına çıktıklarında, hani elini uzatsalar tutacakmışız gibi gerçekçi…  

Yazar, Sırça Köşk’teki her bir öyküsünde kendi yaşamının izlerini, yer ve mekânların eşliğinde sunuyor okura. Bu anlamda bir otobiyografik anlatının varlığından da söz edebiliriz. Öyle ki, o yazın ve düşünce yolculuğunun onu cinayete kadar götüren atmosferini adım adım takip edebiliyorsunuz. Özellikle Sırça Köşk masalı dönemin egemen düzenine hem güçlü bir eleştiridir hem bir başkaldırı…

Kitaptan:

Halk sırça köşkün enkazını çabuk temizlemiş, dünyada on­suz da yaşanabileceğini anlayarak eski hayatına dönmüş, işini yine arasından seçtiği adamlara gördürmüş, ama sırça köşkün kötü hatırasını uzun zaman zihninden çıkaramamış. İhtiyarlar çocuklarına ondan bahsederlerken, şu nasihati vermeyi unutmazlarmış:

“Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün bi­rinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter.”

Kitabı ücretsiz olarak okumak için>>>

Sırça Köşk Okuyucuya Bugünlerdeki Bizleri Anlatıyor

Evet yine evlenene kadar şıpsevdi olan bir Sabahattin Ali kitabı daha okudum. Özellikle Osman Balcıgil'in Yeşil Mürekkep kitabından sonra Sabahattin Ali eserleri bir başka güzel olmaya başladı. Belki de hayatını ilk defa böyle yakından gördüğüm için...

sabahattin ali, sırça köşk
Sabahattin Ali, Sırça Köşk
İçinde yine sıcacık öyküleri vardı. Başladın mi bitirmeden bırakamıyorsun. Anadolu'yu onun kadar iyi tasvir eden var mi bilemiyorum açıkçası. Katil Osman öyküsü bana çoğu hareketimizin, konuşma şeklimizin karşı tarafın bizi gördüğü kadar, bizi belli bir tanıma soktuğu kadar yaptığımızı düşündürdü. Böbrek öyküsü ise sağlığımızın ne kadar önemli olduğunu ve dalavereye ve hurafeye gelmeyeceğini basit dille söyledi.

Özellikle Sırça Köşk ise bugünlerdeki bizleri anlattı. Ben bu dönemdeki bizleri gördüm.

Saraylarda, en iyi şartlarda, bizler için çalıştığını söyleyip fakat bizlerin cebindeki, kursağındakileri almaya çalışanları hissettim. Onları oraya, Sırça Köşke bizlerin oturttuğunu hatırladım. Ve sadece bizlerin onları oradan indirebileceğimizi...

Sevgili dostlar unutmayalım ki bir birey olarak ileriye de geriye gitmek sadece bizlerin elinde. Sevgilerle...

Kadir Şarkı / Okuyorum.org

Başın Öne Eğilmesin: Sabahattin Ali'nin Yarım Kalan Yaşamının Öyküsü

Sabahattin Ali'nin hayatını ilk "Yeşil mürebbep" kitabından okumuş ve acı ile son bulan hayatı beni derinden etkilemişti.

Başın Öne Eğilmesi, Hıfzı Topuz
Başın Öne Eğilmesi, Hıfzı Topuz
Bu kitabı onu tanıyan bir insanın yazmış olması okuma isteğimi arttırdı ve iyi ki okumuşum diyorum. Eğer sizde yazarın hayatını merak ediyorsanız bu kitabı mutlaka öneriyorum. Bilinmeyen yönleri, birebir yaşanan olayları detaylı şekilde işlenmesi onun hayatı ve düşünceleri ile ilgili derin bilgiler edinmenizi sağlıyor. 

Bence bir kızla ahbaplık eder etmez aklına evlenmeyi ge tirmek bir kuzuyu okşarken "Kaç okka eti çıkar, pirzola ri nasıl olur?” diye düşünmeye benzer.

Ölümünün hala bir sır gibi bir köşede kalmış olması insanı üzüyor. Siyasetin kirli yüzünü bir daha anlamış oluyor insan. Çıkarlar için neleri göze aldıklarını düşündükçe insan denen varlıklarla aynı toplumda yaşıyor olmak, nefes almak koyuyor... Yarım kalan bir yaşam onun ki, okumak isterseniz doğru kitap diye düşünüyorum. Kitapla ve sevgiyle kalın...

Hanife Çavdar / Okuyorum.org

Sırça Köşk'ü Okuyup Anlasaydık Her Şey Başka Olurdu

Yazarın bir çok kitabını okudum ve bende yeri ayrı olan iki eseri var, "Kürk Mantolu Madonna" ve "Kuyucaklı Yusuf". "Kürk Mantolu Madonna" çok güzel bir aşk hikayesi olarak kalbimde yer eden muhteşem bir eserdir. 

Sırça Köşk, sabahattin ali
Sırça Köşk, Sabahattin Ali
"Kuyucaklı Yusuf" ise ülkenin mevki ve makam sahibi insanlarının gerçek yüzünü gösteren üzülerek okuduğum ve bu insanların artarak devam ediyor olması umuduma set çekiyor adeta.Gelelim "Sırça Köşk" kitabına, bir çok öykü ve en sonda yer alan masallar bölümüyle zengin bir içeriğe sahip. İçerisindeki bir çok öyküyü beğenerek okudum her zamanki gibi Sabahattin Ali'nin ustalıkla yazdığı diğer kitaplarından ayırmak mümkün değil. Her kitabında yer verdiği Anadolu insanından seçmeleri burada da bulacaksınız. Kah ders alacak, kah ironik dili ile gülümseyerek günümüz durumunu içiniz acıyarak anımsayacaksınız. Kitap ismini sonda yer alan masallar bölümündeki "Sırça Köşk" masalından almış ve yazarın neden bu ismi verdiğini masalı okuduğunuzda daha iyi anlayacaksınız.Bu bölümü okurken içimden geçen cümle aynen şöyleydi;

Türkiye'nin %60'lık kesimine bu masalı okutsak ve anlamalarını sağlasak her şey başka olurdu...

Bu cümle bir temenni ve bir dua olsun umuduyla... Daha güzel daha ferah bir yaşam sürmek duasıyla, en güzeline layık olan güzel ülkemin güzel insanlarına sevgilerimle... Mutlaka ama mutlaka okuyun, okutun... Kitapla ve sevgiyle kalın...

Hanife Çavdar / Okuyorum.org

Kuyucaklı Yusuf Sabahattin Ali

"Niçin hayatının bu en büyük arzusunu, şimdiye kadar belki yine içinde, fakat en gizli yerlerde saklı duran bu arzuyu, hapsedildiği yeri parçalayarak ortaya çıkar çıkmaz, öldürmeye mecbur kalıyordu?..Niçin? Kimin için?"
Kuyucaklı Yusuf Sabahattin Ali
Sabahattin Ali'nin öykü yazarlığından sonra ilk yazdığı roman Kuyucaklı Yusuf olduğunu öğrendim. İyiki yazmış ve ben iyiki okumuşum,sürükleyici ve muhteşem betimlemelerle dolu bir kitap. Yazarın betimlemeleri sayesinde eski bir Türk filmi izliyor gibi hissettim ve bu çok keyifli bir deneyimdi.
İlk sayfadan sizleri olayın içerisine dahil eden kurgusuna hayran kalacaksınız. Daha ilk paragraftan cinayetle başlaması nasıl dolu bir roman okuyacağınızın mesajını vermekte aslında. Dolu dolu başlayıp,dolu dolu devam edip,hüzünle keşkelerle biten bir kitap...
Kitapla ilgili en büyük eleştiri devlet adamlarının okuyucuya neden kötü şekilde anlatıldığı yer almakta. Ben bu kanıya katılmadığımı belirtmek istiyorum,bir şekilde bir yerlerde böyle işini düzgün yapmayan adamlar hep var ve var oldu. Bunları yok saymak görmezden gelmek,yazmamak okumamak bir çözüm değil. Bugün devlet dairelerinde bu kitapda yer verilen devlet adamlarından o kadar çok ki malesef. Bunları yazmadığımız da onlar yok olup gitmiyorlar ve yazarın birinci hedefi yaşananları olduğu gibi okuyucuya aktarmaktır.Kitabın ilk sayfalarında Yusuf'a kızdığımı söylemiştim,meğer ne kadar çok önyargılı bir kararmış diyorum şimdi ve ekliyorum Yusuf aslında ne baba adammış. Bugün bir çok erkeğin erkeklik diye algıladığı olay karşısında,asıl erkekliğin ne olduğunu göstermiştir. Sabahattin Ali'ye bu karakteri bize kazandırdığı için ruhun şad olsun demek istiyorum. Ben öyle kolay kolay bir erkek karakterden yana olamıyorum ama eli öpülesi Yusuf demek geçiyor içimden. Az görülen bir durumdur,erkek karaktere hayran kalmak bende. 
Bir eleştiri daha okumuştum,niye bıraktı gitti, gitmeseydi,hangimiz böyle kararsızlıklar yaşamadık ki,hangimiz yaşarken neyin doğru neyin yanlış olduğu ayrımına varıyoruz ki? Hem sonra hangi erkek onun gösterdiği olgunluğu gösterir? Kendimizi kandırmayalım ve öyle olsaydı,böyle olsaydı cümleler kurmak yerine,yazarın muazzam yazmış olduğu bu eseri okuyup tadını çıkaralım.Kitap konusuna çok değinmek istemiyorum çünkü heyecanınız eksilmesin,okurken merakla sonunu getirin istiyorum.
Birde kitapda öyle bir diyalog varki,ahhh diyorsunuz sevdiğini anlatmaya bir bakış,bir kelime yeterliymiş. Uzun uzun cümlelere,süslü kelimelere hacet yokmuş meğer.
"Elini yavaşça uzatarak genç kızın saçlarını okşadı.O zaman Muazzez bu işareti bekliyormuş gibi doğruldu, Yusuf'un ellerini avuçlarının içine alarak 
"Kimi istiyorum anladın mı?"dedi
Yusuf alt dudağını ısırarak ağır ağır başını salladı:
"Anladım!"
Muazzez hayatında ilk defa Yusuf'un iri kahverengi gözlerinde yaşlar parladığını gördü."
Daha öncesinde hiç bir sevgi sözcüğü etmeyen iki insanın,ilk aşk itirafları bu konuşmalar. 
Ben çok sevdim bu kitabı ve mutlaka okumalısınız tavsiyesiyle sizlere keyifli okumalar. Kitapla kalın...
Sabahattin Ali
Kuyucaklı Yusuf
Yapı Kredi Yayınları
Sayfa 222
PUAN
★★★★
Yorumlayan Hanife ÇAVDAR