The Most/Recent Articles

tolga eligül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tolga eligül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

YERLİ BİLİM KURGU YÜKSELİYOR KISA ÖYKÜ YARIŞMASI SONA ERDİ

Yerli Bilim Kurgu Yükseliyor 8.Kısa Öykü Yarışmasında Kent Kitap Yazarı Tolga Eligül'ün aRİN isimli öyküsü ikinci oldu. Kitap Blogunuz Okuyorum.org olarak yazar dostumuz Tolga Eligül'ü tebrik ederken aRİN isimli öyküsünü sizlerle paylaşıyoruz
YERLİ BİLİM KURGU YÜKSELİYOR KISA ÖYKÜ YARIŞMASI SONA ERDİ

aRİN - TOLGA ELİGÜL

“Jüri kararını açıklasın?” diyerek onay hakkını jürilere açtı Hakim Bey.
Herkes kararı tahmin ettiği için çok sürmeden, uzak masaüstü bağlantılar bir bir onay vermeye başlamıştı. Kırmızı butonun o tok sesi doksandokuz ayrı evde yankılanıyor, suçlu olduğu onaylanıyordu. Fakat sadece tek bir user cevap vermeden ve oturumunu kapatmadan bekliyordu. Otuz saniye kuralı da aşılınca, güvenlik protokolünün ilk aşaması devreye girdi;
“Verify captcha – Ekrandaki görsellerde yer alan itfaiye musluklarını işaretle”
Üç saniye içinde ekranda uyarı çıktı, “User Active. Tekrar soruluyor.”
“Suçlu” Kırmızı buton ve “Suçsuz” Mavi Buton.
Yirmi saniye kuralı işlemeye başladı ve;
“Verify captcha – Ekrandaki görsellerde yer alan elektrik direklerini işaretle”
Üç saniye içinde ekranda uyarı çıktı, “User Active. Tekrar soruluyor.”
“Suçlu” “Suçsuz”
Şu, basit dava sadece bir kişi yüzünden, boşu boşuna uzuyor görünüyordu. Diğer jüri üyelerinden “F***, ..dür gitsin, Niye yaşasın ki?” vb. yazılar, yorumlara gelmeye başlamıştı bile. Güvenlik, argo sözcüğü algılayıp kamufle ediyordu. Tabii bir daha jüri olamayacak şekilde de fişleniyordu bu User; bilinçli yapılsın ya da yapılmasın.
Kısa bir bekleme sonrası artık on saniye işledi ve;
“Verify captcha – Ekrandaki görsellerde yer alan otomobilleri işaretle”
Üç saniye içinde ekranda uyarı çıktı, “User Active. Tekrar soruluyor.”
“Suçlu” “Suçsuz”
Cevap hala gelmeyince güvenlik protokolünün ikinci aşaması devreye girdi;
“Baskı altında mısın? Yanında tehlike unsuru sayılacak biri mi var?”
“Call 911”
“Güvenli – Taramaya izin ver”
Güvenli seçeneği kısa sürede işaretlenmiş olmalı ki, uzak bağlantıdaki kamera bulunduğu ortamı tarayıp görüntüyü internet sayfasına aktarmaya başladı. Birkaç dakika içinde üç-beş kişinin takip ettiği dava, ilgiyle takip edilen bir davaya dönüşüyordu. Son birkaç saniyede davayı takip sayısı yirmi milyonu geçmek üzereydi.
Ekranda sıradan bir oda vardı. Çocuk odası olduğu küçük bir yatak, etraftaki oyuncaklardan ve tavandaki, hareketli animasyondan belli oluyordu. Ekranın önünde hareket eden sadece bir karış kadar paletli bir robot oyuncaktı.
Güvenlik protokolü üçüncü aşamadaydı;
“User aRiN – Sanığın, Yapay Zeka yapmak, bunu sadece ve sadece kendi yararına kullanmak suçlaması hakkındaki görüşün nedir?”
“Suçlu” “Suçsuz”
Cevap tabii ki gelmedi. Bunun yerine ekranın sol üst köşesinde bir uyarı belirdi, “User aRiN yazıyor…”. Biraz sonra merak edilen yazı çıktı.
“Neden?”
Diğer üyelerden soruya cevap vermeye ya da küfretmeye çalışanlar oldu.
“Ne neden?” - “Bu bir şaka mı?” - “İşimiz gücümüz var s** k*****” - “Kimsin sen, kimin adamısın?” - “Çocuk musun sen? Ne biçim insanlar ayarlıyorlar. Ne biçim bir yönetim bu?”
aRiN tekrar yazmaya başladı;
“Neden yapmış?”
‘Sana ne’ler, sana mı kalmış’lar, konu bu değil’ler’ havalarda uçuşmaya başlamıştı. Her türlü sataşma olsa da bir-iki dakika arayla yazmaya devam etti aRiN;
“Peki. Sadece kullanmış mı onu?” birkaç dakika sonra bir tane daha. Artık tüm Dünya’da yüzelli milyon kişi tarafından takip edilmekteydi.
“Sordunuz mu? Sevmiş mi gerçekten? Sarılırken, yanağını okşarken, kokusunu içine çekerken, akşam uyurken yanın aldığında…”
Tabii ki sormamışlardı. Dava konusu belliydi. Suç olarak kabul edilmiş bir şey yapmıştı. Suçlu mu? Suçsuz mu? Suçlu! Suçu da ölümdü.”
Bir jüri üyesi tarafından, “Soralım bari” diye yazıldığı an Hakim Bey daha fazla dayanamadı ve yazışmaya katıldı, “Neden suçsuz olduğunu açıklar mısın? Doksandokuz jüri üyesi suçlu dedi, diğerlerini ikna etmek için tek bir şansın var; buraya yazarak herkesin düşüncesini değiştirmen gerek. Yoksa suçlu bulunacak; kanaatimi kullanacağım” Hakim çok netti.
Tek bir yazı yazma hakkı vardı, User aRiN’in, bir tane. Bu yazıyla diğer doksandokuz kişinin fikri değişecekti.
Ekranın sağ alt köşesine baktı. Takip sayısı iki milyarı geçmiş, benzin pompası sayacı gibi fırıl fırıl dönmekteydi.
Cevap vermesi gerekiyordu, cevabının da herkes tarafından kabul görüp sanığı kurtarması gerekiyordu. Ne yazık ki sanığın bundan hiç haberi yoktu ve hiç olmayacaktı. Tüm bunlar için tek bir şey söylemesi gerekiyordu.
Saniyeler birbirini kovalıyor, tahminen daha yeni sabrı tükenmiş Hakim’in son kalan zerreleri de tükeniyordu. Gene de, herkesten üstün yaratılmış beyni, tek bir açıklama ile çıkış yolu bulamıyordu. Tam bunu düşündüğü aklına bir fikir geldi. Neden olmayacaktı ki? Sonunda kararını verdi, içi rahatladı, mutlu oldu, gülümsedi bile denebilir.
Konuşma butonuna basıp, robotik bir ses ile;
“Çünkü yapan o değil; ben yaptım” dediği anda Hakim Bey, ekranda User aRiN’in üstüne sağ klik yapıp, Delete tuşuna bastı. Milyarların izlediği ekrandaki Robot’un başı önüne düştü, gözlerindeki ışık azalarak söndü; sanık serbest bırakıldı.

Satranç Kitap Yorumu Stefan Zweig

Satranç, Stefan Zweig
Satranç,  Stefan Zweig
Dün, Stefan Zweig’in “Satranç” eseriyle tanıştım. Uzun zamandır unuttuğum satranç başlangıcım geldi aklıma. Babamın asker dönüşü abimle bana anlattığı. Oyun kuralları gereği çok keyifli olsa da, benim için fazla yavaş -keşke benim için 15-20 hamleyi başkaları yapsa- olduğundan sıkılmalarım da. Öykü çok ilginç. Yanlış oldu. İşleniş çok ilginç. Önce, içine kapanık bir gençle, neredeyse tek dış dünya ilişkiniz satrançmış gibi sarılıyorsunuz, kahramana ve satranca. Fakat kitabın ortaları gibi -ki öyle çok sayfa değil Stefan’ın eserleri- yan karakterler sizi başka birine doğru akıtıyor. Görevlerinin bilincinde bir yan kahraman bu. Asıl anlatıcı o ama öne çıkmayı sevmeyen biri. Onunla Dr. B ile tanışıyoruz ve Satranç’ın sadece Czentovic’in değil başka birinin de nasıl hayata tutunmasını sağladığına şahit oluyoruz. Daha önce eserin Kahraman’ını bu kadar kolay sattığımı görmemiştim. Keyifli bir deneyimdi benim için. Keyifli okumalar size de…
Yorumlayan Tolga Eligül

Martı Jonathan Kitap Yorumu Richard Bach

Martı Kitap Yorumu Richard Bach
Martı Kitap Yorumu Richard Bach 
Richard Bach’ın “Martı”sına ne diyebiliriz ki? İlk ne zaman okuduğum belki de. Sanırım Üniversite hazırlıktı ilk okuduğum zaman. Tam da kendim dışında herkesin uzaylılar tarafından ele geçirildiğini düşündüğüm zamanlardı. Martı Jonathan uçuyordu, hep daha yükseğe, daha yükseğe ve ne kadar yükseğe çıkarsa da o kadar daha hızlı uçabiliyordu. Jonathan yükseldikçe ben de daha bir ayakları yere basar oluyordum. Kitap mı tam bu döneme denk geldi, ben mi uzaylılar dışında bir fantezi arıyordum emin değilim. Fakat yere beraber konduğumuz çok zaman oldu. Daha sonra uzun kurumsal iş deneyimlerinden birinde tekrar kesişti yollarımız. Bu kez ekibe dağıtılan bir potkal’dı benim için. Anlayana bir yaşam haritası anlamayana ince, sıkmayacak/ince bir kitap işte. Anladılar mı? Ummakla yetiniyorum. Son karşılaşmamız geçenlerde kütüphanemi düzenleyip oğluma “bak, ben de seninle okuyorum; istersen yarışalım?” demek için oldu. Kalın bir kitapla çıkmak istemedim karşısına; baştan kaybedeceğine emin olacağı bir yarış değil, bir araçtı. Kim bilir ilk ne zaman karşılaşacaklar, merak etmiyor değilim. Emin olduğum konu her çağda ayrı bir güzellik katacağı… Bu arada, bir kez daha karşılaşırsak onun da bana karşı boş olmadığını düşüneceğim artık.
Yorumlayan Tolga Eligül

Kör Topal Okuyucuyla Buluştu

Tolga Eligül’ün fantastik-kurgu türündeki, genç-yetişkin serisi “Kılıcın Öyküsü” Serisi’nin ikinci romanı Kör Topal, Kent Kitap etiketiyle okur severleriyle buluştu. 
tolga eligül, kör topal, kılıcın öyküsü
Geçtiğimiz sene serinin ilk kitabı Kader Taşı ile fantastik-kurgu türündeki genç yetişkin serisinin ikinci kitabı Kör Topal, Kent Kitap tarafından devam kitabıyla okuyucuyla buluştu! Tolga Eligül tarafından kaleme alınan bu seri toplam yedi kitaptan oluşacak. Seri, her bir kitabın özgün bir hikâye içermesi ile de ayrı ayrı okunabilecek nitelikte; hepsi yayınlandığında ise büyük bir serüven oluşturacak. Yazarının deyimiyle her bir kitap bağımsız/bağımlı olma özelliği taşıyor.
Serinin ikinci kitabı olarak okuyacağımız Kör Topal; ilk kitapta dövülen kılıca ulaşıp Dhamir’e hükmetmek için karşı karşıya gelen iki büyük gücün savaşını anlatmakta. Ayrıca Dhamir’e hükmetme mücadelesinin arka planında, bir de kurulmaya çalışılan Düzen’in mücadelesi yer alacak. Her kitapta eklenecek yepyeni ırklar, mistik bir ortam, boydan boya Orta Dünya, dosttan yakın düşmanlar sizi içine çekecek.
Ayrıca kitabın içinde yer alan Harita da okurken daha fazla keyif alıp, öyküde geçen yerleri anlamanızı kolaylaştıracak.
Dhamir'in hükümdarlığı için karşı karşıya gelen iki dev ORDU,
Hafızasını kaybetmiş bir CASUS,
İçinde türlü sırlar barındıran bir SANDIK,
Hayvanlara hükmedebilen(?) bir KOMUTAN,
Savaşın gölgesinde filizlenen bir AŞK,
Kimsenin haberi olmadan, getirilmeye çalışılan DÜZEN...
"Çölü biliyorsan suyu; aşkı biliyorsan serabı anlatabilirsin.
Susuzlara aşk götürmeliyiz..."
Tolga ELİGÜL KİMDİR ?
İlk iş deneyimi olarak, Anketörlük yapmaya başladı Üniversite yıllarında. Mezun olduktan sonra da, zamanın gözde mesleği Bankacılık yaparak kariyerini oluşturmaya başladı. Daha sonra gerek ahizenin arkasında, sahada gerek masa başında satış yapıp; iletişim ve kurumsallık geçmişini birleştirerek kendisini sonraki hayatına hazırladı.
Şu anda Datassist bünyesinde küçük ama dev kadro ile büyük işler başararak Satış Direktörlüğüne devam ediyor.
Kâh düz yazı, kâh şiir; kafasına estikçe yazıp/çiziyor. Sosyal gurmeliğine, adını tanımlayamadığı ve aynısını bir kez daha yapamayacağı yemekler yaparken fantastik-kurgu Kılıcın Öyküsü serisinin ikinci romanı Kör Topal'ı da bitirdi.

Mediha Olgun'dan Bir Cezaevi Kitabı: 19 Mayıs

Mediha Olgun’un 19 Mayıs’ı, kanunsuz yere hapse atılan bir gazetecinin içeride geçirdiği dönemi, teslim alındığındaki inancını, tahliye sırasındaki hiçbir detaydan kaçınmadan aktardığı kitabı. 
Mediha Olgun, 19 Mayıs,
Kitap bitince aklımda kalanlar; Zeytin çekirdekleri, Nazlı Ilıcak, Arda ve tabii Mayıs aylarının hayatındaki önemli yeri. Nazlı Hanım ile ilgili yazdıkları gerçek ya da değil kendi adıma yazmaktan imtina edeceğim kadar detaylı. Belki gerçekten kaçıyorum da bu nedenle fantastik yazıyorum, daha önce hiç düşünmemiştim.Kısa kısa bölümler halinde yazılmış. Tahminim bir gazeteci geçmişinden, konu konu ayırıp detaylandırma alışkanlığı olsa gerek; çok işime yaradı.Kaç durak var? Ohooo bir bölüm daha okurum.Bir durak mı kaldı? Kısa bir yürüyüşte tamamlanır, diye diye okuttu kendini.Özellikle kitabın ayrılık ve özlem bölümleri benim bile gözlerimi doldurup, burnumu sızlatacak kadar ince ince örülmüş. Sosyal paylaşımlarından da belli, hisli biri Mediha, vicdanlı, adaletli. Teşekkür ederim; ebeni evden aldırıp, kodese koydun ve nihayet tahliye ettirdin, hepsini aktaran ellerine sağlık…
Mediha OLGUN
19 MAYIS
MottoYayınları
Puan 
★★★★★ 
Yorumlayan Tolga ELİGÜL

Yamalı Hayatlar Kitap Yorumu Cemile Savaş

Cemile Savaş’ın “Yamalı Hayatlar”ı; içinde farklı tecrübe, hikaye ve denemelerinin yer aldığı eseri.
Cemile SAVAŞ  Yamalı Hayatlar
Bazı kalıplaşmış düşüncelerimizin üstünden geçerek, tekrar tartmamızı sağladığı bölümler oldukça zihin açıcı. Kadının toplumdaki yeri, Köy/Kent geçişindeki sorunlar, iş hayatı, satılmış hayatlar, geçen zaman derken günlük hayatta pek farkına varmadığımız ama hepimizin ihtiyacı olan durmamızı sağlayarak; bu fırsattan istifade eden ruhumuzun bizi yakalamasını sağlıyor. Yazıların şişirilmemiş ve çok uzun olmaması bir solukta okunmasını sağladığı için ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.
Olur ya bir daha karşılaşırsak, çok daha keyifli ve daha anlamlı bir sohbet yapacağıma emin olduğum yazar dostumun yüreğine sağlık.
Cemile SAVAŞ
Yamalı Hayatlar
Yakamoz Yayınları
Puan 
★★★★★ 
Yorumlayan Tolga ELİGÜL

Hüzün Yücel’in Yasaklı Apartmanı şaşırttı mı?

Hüzün Yücel’in Yasaklı Apartmanı şaşırttı mı? Çok. Edebiyatın içinde miyim? Senin kadar değil o kadar olamam ama sen; ciddi bir şekilde okuyan, evet, evet senden fazla olduğu kesin 
Hüzün Yücel Yasaklı Apartmanı
Bu kitabı nasıl duymamışım hayret! Tabi tabii ki kendi ayıbım. Fakat asıl şaşkınlığım eserin, bizzat yaşayan biri tarafından kaleme alınması aslında. Okurken sinirlendiğiniz, nefret ettiğiniz, o kadar da değildir dediğiniz her şeyin yaşanmış olduğunu bilmek, benim gibi kurgu romanı yazarını zorluyor doğrusu. Demek ki abarttığımı düşündüğüm karakterleri birebir yaşayanlar var, hem de günümüzde, yanımızda, İstanbul Taksim’de. Çok karakter olsa da, 4’ünü bilirim; Füsun, Madam, Devran ve Tansu (Tansu bu listeye girdiğini bilseydi sevinirdi muhakkak). Tabii esas kız Füsun; Füsun’un da özel güçleri yok, üstün duyu yeteneği, görünmezlik vs ama her hatasına rağmen (tabii ki Devran) ne kadar güçlü bir kadındır o, nasıl korkusuzdur. Geceleri ağlar mı yatağında, kim ağlamadı ki; uyumak için içer mi, hangimiz içmedi ki; yanlış insanlara tekrar kucak açar mı, açmadık mı? Ve evet insan insana bunları yapıyor; ne yazık ki… Hatırlattığınız için teşekkür eder, daha önce fark etmeyişim için özürlerimi sunarım Hüzün Hanım…
Hüzün Yücel
Yasaklı Apartmanı
Sokak Kitapları Yayınları
Sayfa 312
Puan 
★★★★★ 
Yorumlayan Tolga ELİGÜL

Milis Binbaşı Başlı Başına Bir Kaynakça

İbrahim Balcı’nın Milis Binbaşı adlı eseri başlı başına bir kaynakça. Hazırlanması için onlarca arşiv karıştırıldığı, bir o kadar kişiyle konuşulduğu, eksiksiz ve hatasız aktarılmasına imtina edildiği çok belli. 
Milis Binbaşı  İbrahim Balcı
Her bir satır ve bölümde bile gerçekliğini hissettiriyor. Tarih kitabından sürükleyici, romandan ciddi ve kurgudan gerçekçi yapısıyla, okunup kenara atılacak değil. Başucu kitabı olarak yanınızdan ayırmayacağınız, yaşadığımız her sıkıntıda, asıl kahramanların ne tür sıkıntıların çektiklerini gördüğünüz; feyz almanız gereken bir eser. Hiçbir kahramanın pelerin takmasına gerek olmadığı, saç yapısının, taytının renginin düşünülmediği, önemli olan kişilerin değil, amacın olduğu, ayakları yere basan bir tarihle karşı karşıya kalacaksınız. Okumalısınız demiyorum ama bilmelisiniz diyorum. Yüreğinize, emeğinize sağlık İbrahim Bey...
Milis Binbaşı
İbrahim Balcı
Puslu Yayınları
Sayfa 208
Puan 
★★★★★ 
Yorumlayan Tolga ELİGÜL

Anılardan da Uzak Kitap Yorumu Seçim Seziş

Seçim Seziş’in “Anılardan da Uzak” eseri olanca hızıyla sona erdi. 
Anılardan da Uzak Kitap Yorumu Seçim Seziş
Başlangıçta iki Kadın’ın geçmişte erteledikleri hayatlarını alma mücadeleleri, uzun ve büyük bir dostluğun hikayesi derken; son çeyrekte, bir soruşturmanın içinde buluyorsunuz kendinizi. Zaten bir insanın başka bir insana yaptıkları/yapabildiklerini dahi sindiremediğiniz bir dönemde, tüm hayata sitem ettiğiniz bir süreçteyken hatta yanı başınızdakini bile tanımadığınızı düşündüğünüz bir anda, aşkı bulmak tabii ki korkutucu olacaktır.
Hayat yaşarken başka tavsiye verirken başka;
“Hadi, ne duruyorsun?”
“Neyi bekliyorsun?”
“Dokun!”
“Düşünme!”
“Çeksene kokusunu içine!” deseniz de yoğurdu bire bin üflediğiniz bir anda karşılaşmak en kötüsü. Aşk olur, güzel de olur ama asıl ayakta kalmak önemli olan. Sen ayakta değilsen aşk var/yok, çocuğun ne der/demez pek önemli olmuyor. Bu dram, aşk ve macerayı bizimle paylaştığı için teşekkür ederim; yüreğinize sağlık Seçim Hanım…
Puan 
★★★★★ 
Yorumlayan Tolga ELİGÜL

Tuncay Dağlı’dan İki Mükemmel Eser

Tuncay Dağlı’nın iki eserini okudum bugün. İlki, oğlum için hediye ettiği ama dayanamayıp okuduğum “Kuzenim Tombalak” ve keyifle okuduğum “Bana Hep Seni Seviyorum De” İstanbul içinde eve gidip gelirken yapılacak en keyifli yolculuk vapurla seyahat. 
tuncay dağlı, bana hep seni seviyorum de,kuzanim tobalak
Bunu combo’su ise Bostancı-Karaköy hattı tam 45 dakikalık boğaz keyfi. Kitap okurken ne keyfi diyebilirsiniz; anlatayım kısaca. Evet, kitap okuyorsunuz bu yüzden gözünüz kitapta ama başınızı ne zaman kaldırsanız gündüz dalgaları görebilir, gece şehrin ışıklarını görebilirsiniz. Yüzünüzü yalayan mevsim rüzgarlarının taşıdığı koku başka, kulağınızda arada farkettiğiniz suyu yararak ilerleyen teknenin sesi başka. Bana mı öyle gelir bilmem Hamsiköy sütlacı gibi az tuzlu gelir yeni demlenmiş çayın tadı vapurda. Kendine has bir cazibesi vardır bunun bende. Kış gelse de sütü seyrek sahlepten de içmek kadar güzel.
Kuzenim Tombalak, haylaz bir çocuk olan Osman’ın hem kendi hem de arkadaşlarının başına açtıkları dertleri anlatırken ders vermekten de geri kalmıyor. Annesinin ve babasının öğütlerinin onun iyiliği için söylendiğini okuyucuya fısıldayabilmiş. Sanırım seneye daha rahat okuyabilir oğlum, o zamana kadar beleyemezdim.
Bana hep seni seviyorum de eserinde ise altı karakterde yoğunlaşsa da benim kahramanlarım olan Kiraz, Amaç ve Tarık’ın rolleri büyük. Birbiriyle kesişen üç hayatı anlatıyor; Urfa’dan Mersin’e, İzmir’e ve Ankara’ya kadar. Töre, Aşk, İntikam ve Türkiye gerçeğini görebileceğiniz bir roman çıkartmış Tuncay Bey. Daha insanca yaşamamızı sağlamak için gereken anahtarın dişlerinden birini almış ele ve bunu sürükleyici bir hikayeyle, sıkmadan aktarıvermiş. 
Tanışmamızdaki, dostane yakınlığı, güven veren sohbetini kitapta yer alan tüm kahramanlarda görebiliyorsunuz. Bir de buna gözlem ve tecrübelerini eklediği çok belli oluyor. Yüreğinize sağlık Tuncay Bey, sayenizde keyifli bir İstanbul yaşandı bugün.
Puan 
Yorumlayan Tolga ELİGÜL

Efsunlu Zaman'da Dedektif Halini Alıyorsunuz

Aylin Bendis'in Efsunlu Zaman kitabını okurken bir süre sonra ister istemez, kendi kendinize bağlar/senaryolar kurduğunuz bir dedektif halini alıyorsunuz.
Efsunlu Zaman, Aylin Bendis,Efsunlu Zaman - Aylin Bendis 'in "Efsunlu Zaman" adlı eserinden bahsetmek istiyorum. Kitabın başında sevgilisinden ayrılan hatta sevgilisi ölen bir kadının dramı gibi başlasa da, sayfalar geçtikçe ciddi bir polisiye olarak ilerlemeye başladı.Bir süre sonra da ister istemez, kendi kendinize bağlar/senaryolar kurduğunuz bir dedektif halini alıyorsunuz.Özellikle Tahran'a gidişi hatta uçaktan inişi dahil sizi bir Semerkant'a (Amin Maalouf) götürüp getirmedi değil. Hafta sonuma renk katan sürükleyici roman için teşekkür ederim.Kalemine sağlık.
Efsunlu Zaman
Aylin Bendis
Kent Kitap
Sayfa 230
Puan 
Yorumlayan Tolga ELİGÜL

Trakya Muhacir Öyküleri Maşatlığa Kırlayan Kızan

Kitap Trakya’ya özgü hatta büyük çoğunluğu direkt Haluk Ecevit’e özgü anılarla dolu.Özellikle “Muhacirlik” adlı öykü sizden çok şey alıp götürecek. 
Maşatlığa Kırlayan Kızan  Haluk Ecevit
Haluk Ecevit’in okuduğum ikinci kitabı “Maşatlığa Kırlayan Kızan”. Öncelikle bir yazarın iki kitabı arasındaki farkları yazmak istesem konu sanki başka taraflara gidecek. Yaklaşık aynı zamanlarda yayınlanan iki kitap; Canım Kardeşim ve Maşatlığa Kırlayan Kızan. Ben Maşatlığa Kırlayan Kızan’ı daha çok beğendim, daha sıcak buldum, daha bir canlandı gözümde, daha bir kendimi buldum -ki hiç köyde yaşamamama rağmen.Kitapta konuyu ele alışındaki seçkisi, konuya girmeden önceki hazırlık ve bilgi eskizleri sizi öyküye hazırlıyor. Okuyucu hazır olduğunda ise öyküyü anlatmaya başlayıp, son cümlesinde istediği yerde bükebileceği bir hamur haline getirmesini görmek büyük haz.Kitap içeriğine gelecek olursak, bu kitabı da Trakya’ya özgü hatta büyük çoğunluğu direkt Haluk Ecevit’e özgü anılarla dolu. Yazımdan söze gelince, hafızasının karşısında eğilmemek işten değil. Tabii ki Araştırmasını tam anlamıyla yapmış ama hatırlayabildiği detaylara bakınca bu hafızaya bahsetmekten geçmemek elde değil.Özellikle “Muhacirlik” adlı öykü sizden çok şey alıp götürecek.Eline, kalbine, yüreğine ağlık Haluk…
Maşatlığa Kırlayan Kızan
Haluk Ecevit
Kent Kitap
Sayfa 230
Puan 
Yorumlayan Tolga ELİGÜL

Savaşın Şafağında Aşk Kitap Yorumu Murat Orçan

Savaşın Şafağında Aşk - Şu kısıtlı zamanda ne okusam yanıma kar, hemen paylaşıma geçeyim; bir diğer tavsiyem de Murat Orçan’ın “Savaşın Şafağında Aşk” romanı. 
Savaşın Şafağında Aşk Murat Orçan
Maraş’ta başlayan hikaye Kahramanmaraş’ta son buluyor. Esas kız ve esas oğlanının büyük aşkı, sevgilerini yaşatmak için çıktıkları yolculuğu, göğüs gerdikleri zorlukları, yaman delikanlı Celal ile onun nefesi Nejla’nın saf temiz aşkına şahit bırakıyor bizi.Kitabın çoğunda bu aşkı beraber yaşatan yazarımız, aralarda karşınıza çıkan en yakınlarından gelen gönül koyan bir/iki cümleyle de boğazınızda bir düğümlenme, gözlerde bir dolma yaratacak.Kitabını okuduğum yazarlar hakkında naçizane düşüncelerim olur doğru/yanlış.
Murat; fotoğraflarda göründüğü kadarıyla da bakabilirsiniz heybetli adam ama belli, birçok sıkıntı atlatmış; Allah’tan atlatmış, o koca yüreğine geçmemiş kötülük. Koca yürekli biri Murat, bunu kitabında yer alan dizelerinde de okuyacaksınız. Yolu, bahtı açık olsun; yüreğine sağlık.
Savaşın Şafağında Aşk 
Murat Orçan
Kent Kitap
Sayfa 239
Puan 
Yorumlayan Tolga ELİGÜL

Mavi Düşler Rıhtımı'nda Dram ve Aşk Bir Arada

Balkanların tüm kokusunu her bir kelimede içime çekerken İngiltere’den de esintiler taşıyan hareketli, sürükleyici bir dram, bir aşk Mavi Düşler Rıhtımı.
Mavi Düşler Rıhtımı Erdem Güler
Erdem Güler’in Mavi Düşler Rıhtımı’nın ekşi, tuzlu, anasonlu tadı damağımdayken paylaşmak istedim. Tam bir Ege hikayesini okudum az önce. Balkanların tüm kokusunu her bir kelimede içime çekerken İngiltere’den de esintiler taşıyan hareketli, sürükleyici bir dram, bir aşk Mavi Düşler Rıhtımı.Balıkçı Niko’nun gizemli, savruk konuşmaları ile kitabın sonunda anlatıldığı kadar, özenle bırakılmış gerçek bir meze olmuş. Mustafa’nın hayatında karşılaştığı tüm şansları harcamasını ses çıkarmadan izlerken sizi kızdırıyor. Sizi kızdırabiliyorsa, yakalamış demek, ona karşı bir hissiniz oluşmuş demek, bu da bağlandığınızı gösteriyor.Okurken; Mudanya, Tirilye kıyılarına inesiniz geliyor, benzer bir meyhane bulasınız, Balıkçı Niko’nun mezesi olsa olsa budur diyeceğiniz kaşık/çatal daldırasınız. Keyifle okuyun; masalarınız şen, sohbetiniz bol olsun…
Mavi Düşler Rıhtımı
Erdem Güler
Kent Kitap
Sayfa 177
Puan 
Yorumlayan Tolga ELİGÜL

Tanrılar Çağı: Oktay Volkan Alkaya'nın Distopyası

Geleceğin öncesiyle sonrasında geçen ve ortasında eteğindeki tüm taşları önünüze seren bu Distopya, insanlığın zaman zaman yaratığı, kendi sonunu getirmesini anlatıyor. 
TANRILAR ÇAĞI Oktay Volkan AlkayaOktay Volkan Alkaya’nın Tanrılar Çağı’nı olanca macerasıyla tamamladım.Dünyanın sonunun geldiğini düşündüğünüz anda ise yeni bir soluk, fark edilen bir aşkla tekrar yeşermesini ve macerayı bu kez de onun gözüyle yaşamanızı sağlıyor. Kuzeyden ve Güneyden sıkışmış bir ülke, peşinizde ki en büyük güç Tanrı Kral ve kimin dost kimin düşman oluğunu anlamayacağınız bir dünyada, aşkın her şeyin önüne geçişi ve edinilen gücün dayanılmaz cazibesi. Devamının Wattpad’de olduğunu bildiğim kitap için, üç yüzü aşkın sayfanın yetmediğine bitirdiğinizde emin olacaksınız, bu her yazar ve okurun isteği. Keyifle okuyun; kalemine sağlık Oktay…
TANRILAR ÇAĞI
Oktay Volkan Alkaya
Kent Kitap
Sayfa 328
Puan 
Yorumlayan Tolga ELİGÜL

Yanlış Adam Umut Çalışan

Umut Çalışan’ın, Yanlış Adam’ı bitti bitmesine; okumak kolay, anlatmak zor. Eleştiri uzmanı birisinin kitabı hakkında bir şeyler söylemek bir o kadar daha zor.
Yanlış Adam Umut Çalışan
Tolga Eligül'ün kaleminden Umut Çalışkan'ın Yanlış Adam kitap yorumunu sizlerle paylaşıyoruz. Öncelikle, macera ve heyecan dozunu hiç azaltmadığı kaleminin, karakterlerdeki ince ayrımlarda yaşam bulduğunu görmek zevk veriyor. Her bir karakter için harcanan geceleri sonuna kadar hak ediyor, etrafınızda yaşayan kişiler çoğu.
Edirne altyapısı ise tüm romanın yere basmasını sağlıyor. En iyi bulduğun yanına gelirsek, dövüş anlatımı, o kadar detayı, sıkmadan, yaşatarak tasviri, hep dövüş yazma korkularımı anımsattı. Bir şeyi yapabiliyorsan sana kolay geliyordur ama yapamıyorsan, dünyanın en zor işi. Umut, bu bitmek bilmeyen –bitmesin isteyeceğiniz- kovalamaca ve karşılaşmaları çok akıcı bir dille aktarıyor.Tek aklımda kalan, süper güçlerin nedeninin biraz havada kalması. Bunu belki okuyucuya bıraktı belki de ikinci hatta üçüncü kitaba. Fakat bu maceracı yazım zevkinin devamı olmasa da farklı bir öyküde görmeyi çok isterim. Kalemine sağlık Umut.
Yanlış Adam
Umut Çalışkan
Kent Kitap
Sayfa Sayısı 277
Puan
✪✪✪✪✪
Yorumlayan Tolga Eligül