The Most/Recent Articles

Emrah Öğütmen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Emrah Öğütmen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Selim İleri Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu

Selim İleri edebiyatımızın önemli isimleri içerisinde yer almaktadır. Roman ve deneme çalışmalarıyla edebiyatımıza katkı sunmuş, edebiyatımızın gelişmesine büyük emek vermiş yazarlarındandır.
Selim İleri Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu
“Roman sanatını büyük açılımlarıyla sevdim. Edebiyatımızın romanlarına da bu sevginin görüngesinden yaklaşmaya çalıştım. Edebiyat tarihçilerimizin hor gördüğü eserler de var bu kitapta. O eserlerin önemsenmemiş özelliklerini saptamaya çalıştım. Kılavuzu sevdiğim Kitaplarla sınırladım.”
 Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuz’u Everest Yayınlarından yayınlanmış, deneme türünde yazılmış bir kitap. İsminden anlaşıldığı gibi içerikte incelenen eserler yazarın kendi seçkilerden oluşmakta.
Roman türünün Türk Edebiyatında girişini başlangıç örnekleriyle yer veren İleri, roman gelişimi edebiyatımız içerisinde yerleşen kendine özgü yapısını eserlerle örneklendirerek aktarmakta. Dönemin yazarlarının roman türüne yaklaşımlarını, üretilmiş yapıtların içerikleri ve teknikleri üzerine bilgiler sunmakta.
“Sergüzeşt’le romanımıza ruh çözümlemesini ve tasviri getirmiştir. Ayrıca yer yer savruk söyleyişle olsa bile, roman sanatının gereksindiği anlatım ilk kez bu eserle yakalanabilmiştir.” (s.45)
“Siyah Gözlerde otuzlarında dul kadınla âşık olduğu delikanlının adsız bırakılmış olmaları düşündürücüdür. Roman kişilerinin ilk birer ad tanıması gerektiğine inanılmışken, Cemil Süleyman belki de Siyah Gözler'de dile getirilen bu başkalarınca adsız sansız kişilerce de yaşadığını sezdirmek istemiştir.”(s.93)
Eser içerisinde edebiyatçılığı yoğun olan İleri’de üretilmiş eserlere eleştirilerini de görmekteyiz. Ahmed Mithat Efendi’nin eseri Müşahedat hakkında “natüralist romana yerli bir örnek vermek amacıyla yazdığını belirtmiş; ama romanın gözlemleri natüralizmle pek uyum içinde değil.” (s.48) şeklinde paylaşılmıştır.
Türk romancılığın raflarında duran tozlanmış eserlerinin silinmesi gibi bir katkı sunuyor. Fatma Aliye’nin Udi eserinin üzerindeki tozu siliyor örneğin. “Müslüman Türk kadının çalışma hayatına atılması gerektiğini teklif eden eser. Belki de en önemli özelliği bu.”(s.63)
İleri’nin denemesi Türk Edebiyatının içerisinde evrim sürecinden geçen romancılığın kılavuzluğunu da üstlenmiş durumda. Kitabın bir güzel özelliği ise incelenen eserlerin sağ üst tarafta büyük karakter kullanılarak yayınlanmış tarihlerin okuyucuya sunulmasıdır. Roman okumayı kendine görev olarak gören okuyucuya hangi eserlerden başlaması konusunda yardımlar sunmakta.
Sıkılmadan okuyacağınız bu deneme eseri, diliyle sizi kendi içerisine çekmekte, edebiyata emek vermiş yazarın özenli çalışmasını size hissettirmekte. Roman türünün 1874-1980 arsındaki tarihi gelişimini okuyabileceğiniz değerli bir çalışma sizleri beklemekte.
Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu
Selim İleri
Everest Yayınları 
632 Sayfa 
Puan 
★★★★★ 
Yorumlayan Emrah Öğütmen

Zülfü Livaneli "Elia ile Yolculuk"- Arkadaşlığa bir Pencere

Kitaplar, insanın hayatına yeni ve farklı birçok pencere açmakta. Farklı yazarların aktarımları, hayatın içinde insanın daha önce karşılaşmadığı yeni öğrenimler sağlıyor.
Livaneli sanat anlamında ülkemizde ürettikleriyle katkı sağlamış önemli bir “aydın”. Aydın kelimesini tarif etmek için kullanabileceğimiz özellikleri taşıyan “hümanist” sanatçı. Müzik, edebiyat, gazetecilik ve sinema üzerine yaptıkları herkes tarafından mutlaka incelenir ve objektif bakabilen herkesçe değerli görülür.
Şahsım adına Livaneli’nin büyük hayranıyım. Bu duyduğum hayranlık onun birçok eserini incelememe neden olmuştur. Mutluluk, Seranad romanları; Edebiyat Mutluluktur deneme eserinin ardından şimdi de “Elia ile yolculuk” kitabını ilgiyle okudum.
Eser edebiyatın türlerini içinde taşıyan anlamlı bir çalışma olmuş. “120” sayfadan oluşan kitabı güzel ve kıymetli kılan bir özelliği de “M.K. Perker” resimleri. Resimler karakterlerin okuyucunun gözünde canlanmasını sağlıyor. Dilimizin güzel özelliklerinin büyük ustalıkla sergilendiğini görüyoruz. Okuyucu ile samimi bir bağ kurmanızı sağlıyor.
İçeriğine gelecek olursak arkadaşlık ilişkilerinin anlatıldığından başlayabiliriz. Dünyaca ünlü sinema senaristi Elia Kazan ile kurduğu ilişkiyi sunan Livaneli, farklı kültürlerin bir arada nasıl yaşadığını ve ne şekilde yaşayabileceğini anlamlı bir şekilde sunmuş. İki arkadaş farklı kültürler içerisinde büyümüş olsa da “İnsanlığın Ortak Kültürü” etrafında birleşmiş tek bir kültürün oluşabileceğinin mesajını aktarmakta.
Eser biyografi özelliğini taşırken otobiyografi özelliğini de taşımakta. Hem Elia Kazan'ın hayatının bir bölümünü okuyor hem de Livaneli’nin hayatına dair kesitler okuyabiliyoruz.
Güzel ve yaşanılır bir dünyanın nasıl oluşturulabileceğini, ön yargıların ne şekilde yok edilebileceğini vb. gibi hayat içerisinde gerçekleşen sorunların farklı yaşantıları olan “iyi insanlar”ın bunca sorunu nasıl aşılabileceği noktasına dikkat çekmekte. Yazarın okuma üzerine fikir sağlayacak düşüncelerine dair yazısının linkini sizlerle paylaşarak iyi okumalar diliyorum.
http://www.livaneli.gen.tr/ne-okumali/

ELİA İLE YOLCULUK
Zülfü LİVANELİ
Karakarga Yayınları
120 Sayfa 
Puan 
★★★★★ 
Yorumlayan Emrah ÖĞÜTMEN

Leylim Leylim-Ahmed Arif’ten Leyla Erbil’e Mektuplar 1954-1959

aKim bilmez ki Ahmet Arifi. Türk Edebiyatının sağlam karakterli şairini. Sakınmadan yazmıştır; sevmeyi, insanı ve doğaya dair olanları.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları edebiyatımızın büyük üstatlarından Ahmet Arif’in, edebiyat hayatımıza önemli eserler katkı sağlamış Leyla Erbil’e göndermiş olduğu mektupları kitaplaştırmış. 
Ruken Kızıler’in derlediği mektuplar yazarın şiirlerine ilham olmuş arkadaşını, aşık olduğu kadını paylaşıyor bizlerle. 
Rüya, bütün çektiğimiz.
Rüya kahrım, rüya zindan.
Nasıl da yılları buldu,
Bir mısra boyu maceram...
Bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
Bilmezler nasıl sevdik, 
Kitabı okurken şairin “Suskun” şirininin güçlü dizelerinin nasıl doğduğunu anlıyoruz. 

“hiçbir uğraş, hiçbir umut, seni düşünebilmek, seni anlayıp sevmek, yüzüne bakabilmek kadar dolu anlamlı ve yaşanmaya değer olmuş.”(s.91) gibi samimi içten gelen, insani duyguların güçlü ve değerli anlamlarını hissediyoruz.


Eser, Ahmet Arif’in yaşamına bir pencere açma özelliğiyle ve sadece mektuplarının yayınlandığı bir kitap olmakla kalmıyor, kendi biyografisine de bakmamıza yardımcı oluyor. Ahmet Arif’in sanata bakış açısını, toplumsal olaylara karşı duruşunu, yaşadığı siyasi baskıyı, kendi içsel ruh halini ve aşka olan inancını okuyoruz.

Ahmet Arif Leyla Erdil’e olan sevgisini “âşık” olan bir insan ötesine taşımış, Leyla’sını iyi bir arkadaş olarak sunmuş bizlere. Edebiyata kattıklarını onunla paylaşmış Leyla Erbil’in edebiyatçı kişiliğini de ortaya çıkarmış. Edebiyatımızda Leyla Erbil’i tanımayan okurlara da merak uyandıracaktır.

          
Leylim Leylim
Ahmed Arif’ten Leyla Erbil’e Mektuplar 1954-1959
İş Bankası Kültür Yayınları
240 Sayfa
Puan
★★★★
Yorumlayan Emrah Öğütmen

Sadri Ertem ve Çıkrıklar Durunca Kitap Yorumu

Sadri Ertem ismini günümüz popüler yazarların içinde hiç duymamıştım. Yakın bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine “Çıkrıklar Durunca” romanını alarak merakımı gidermeye karar vermiştim. 
Çıkrıklar Durunca, Sadri Ertem
Çıkrıklar Durunca, Sadri Ertem


Yazar 1898’de İstanbul’da doğmuştur. İlk öykü çalışmalarını Genç Yolcular dergisinde yayımlamıştır (1917). Darülfünun Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü bitirmiştir. Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu’ya geçer. Cumhuriyetin ilanından sonra, İstanbul’da Son Telgraf Gazetesinin Başyazarı olur (1924-1925). Eserleri; Çıkrıklar Durunca (roman tefrikası ve kitabı, 1931), Silindir Şapka Giyen Köylü (hikâye, 1933), Bacayı İndir, Bacayı Kaldır (hikâye, 1933), Bir Varmış Bir Yokmuş (roman, 1933), Korku (hikaye, 1934), Düşkünler (roman, 1935), Bay Virgül (hikaye, 1935), Bir Şehrin Ruhu (hikaye, 1938), Yol Arkadaşları (gezi türü romanı, 1945). [1]

Romanın kurgusu Osmanlı Devletinin son dönemlerine gelen bir tarihte oluşturulmuş ve Bolu’nun küçük bir alevi köyü olan Adaköy ve onun yakınlarında geçer. Hikâye köy insanlarının yaşam biçimlerini sunarak karşılar bizi. Anadolu Aleviliği inancının motiflerini sunar okuyana. Çevrelerinde olan bitenden haberi olmayan, kendi kültürleriyle yaşam süren köylülerin yapısını sunuşunu okuruz.

Sadri Ertem
Sadri Ertem

Dünya kürselleşmekte kar elde etme savaşı gün geçtikçe yayılmaya başlamaktadır. Zenginler daha zengin olma çabasına girmiş, bunun içinde ellerindeki tüm olanakları kullanma derdindeler. Bundan habersiz olan köylüler ise yaşamlarını sürdürme uğraşındalar. Romanın ana karakteri Hasan’dır.

“Hasan’ın etrafı da bomboştu, karşısında birbirinden uzak, düğümsüz, rabıtasız bir kitle vardı. Bu kitle bütün felaketne, derdine, acısına rağmen her şeyi tevekkülle karşılayor, her şeye boyun eğiyor, hatta kime kimin zehir kasesi taşıdığını, kimin derman getirdiğini biliyordu.” (S.101)

Hasan, halkın yaşadıklarını kendi yaşadıklarıyla birleştirir, gözlemleyerek bardağı taşıran Sıddıkzade’ye karşı köylüleri bir araya getirme uğraşındadır. Sıddıkzade kumaş tücarrıdır. Köylülerden aldıklarını satarak tüccarlık yapar ve köyün de zenginidir. Bir gün aldığı bir mektup üzerine köylülerden mal almayacağını bildirir ve bu durum köyüler de karamsarlık yaratır. Hasan ise köylülerine göre daha okumuş aydın, sorgulayıcı ve mücadele eden bir insandır. Köye sevdiği kızı görmek için gelir. Merakla görmek istediği sevdiği ise Hasan’ı Sıddıkzade’nin verdiği zararlarla karşılar. Hasan Sıddıkzade’den intikamını almak ister.

İki kişinin arasındaki başlayacak olan bu mücadelenin özünde ise emek-sermaye çatışmasının bireyler üzerine yansıması olarak yorumlanabilir. Güçlü olanın gücünü elindeki sermaye ile derinleştirmeye çalışması, emeği ile geçinenin ise bu güce karşı duruş sergilemesi. 


Romanın içerisinde günümüzde kullanılmayan kelimeler kullanılmıştır. Eser’in orijinal kalabilmesi için kelimeler günümüz kullanımlarına doğrudan yazılmayarak, okura yardımcı olması amacıyla dipnotlarla sayfa altlarında paylaşılmıştır. 


Yazarın dili sadedir. Eser içerisinde anlatımlarıyla toplumcu gerçekçi bir yapısının olduğunu görürüz. Çok detaylı tasvirler yerine, okuyucuyu sıkmayan doyurucu tasvirleri okuruz.

Yazar olay örgüsünü “o” anlatıcıyla aktarır okura. Kendini açıklamayan anlatıcı köyde yaşananları, insanların arasındaki konuşmaları ve kişilerin kendi düşüncelerinden geçirdikleri iç konuşmalar dâhil olmak üzere uzaktan gözlemleyen ve içerisinde olan bir anlatıcı konumundadır. 
Tarihsel bir süreç içerisinde insanların bu topraklarda nasıl yaşam sürdüğü, ne gibi badireler atlatarak kendi öz kültürlerini koruduklarını okuma şansını buluyorsunuz. Eğer daha önce Sadri ERTEM’i okumadıysanız mutlaka tavsiye edilebilecek bir başlangıç romanını sunuyorum. 
ÇIKRIKLAR DURUNCA
Sadri Ertem
Evrensel Basım Yayın
199 Sayfa
Puan
★★★★
Yorumlayan Emrah Öğütmen 

[1] yazar hakkında bkz. https://www.turkedebiyati.org/yazarlar/sabri_ertem.html
Yazar ve kitap fotoğrafı internetten alınmıştır.

Sınıfın Romanı "Ben de Sana Onu Söyleyecektim"-Ender İMREK

Türk Edebiyatı içinde sınırlı bir gelişim içinde kalan İşçi Edebiyatı türünde bir romanı okumak bu zamana kadar okuduğum kitaplar içinde ayrı bir heyecan yarattı.
İşçi hikâyelerini ele alan, yaşamlarına bir pencere açan eserler edebiyatımızda sınırlıdır. Orhan Kemal, Sabahattin Ali gibi edebiyatımızın yapı taşlarından  olan yazarlar eserlerinde işçi hikâyelerine yer verseler de sınırlı olmuştur ya da bu türde sayılabileceği tartışılır durumdadır.
Ender İMREK’in yazmış olduğu roman bu tür eserler için önemli bir örnek durumda. “Ben de Sana Onu Söyleyecektim” dil olarak sade, kurgu olarak çok zengin bir eser. Yazarın kullandığı karakterler günlük yaşamımızda karşılaşabileceğimiz, hayatın içinden insanlar. İşçi edebiyatı/sınıf edebiyatının yanı sıra eser; toplumcu-gerçekçi özelliğini taşmakta. Eser bir diğer yandan Türkiye’nin siyasi tarihine de bakış sağlıyor. Dönemin şartlarında yaşanan siyasi olaylarla karşılaşıyoruz.
Birbirinden farklı yapılarda karakter kullanan yazar bununla değişen insan karakterlerine örnek sağlamış ve derinlemesine bir analiz yapma şansı bırakmış okura. Bunun yanı sıra ana karaktere üstlendirdiği rol ise ilgi çekici.  Dilin sade olması okuyucuyu sıkmamakta, kelimelerin özenle seçilmiş olması ise katkı sağlayıcı.
Sınıfsal bir roman incelemek isteyen, edebiyat merakına yeni bir pencere açmayı düşünenlere tavsiye edilesi bir eser.

BENDE ONU SÖYLEYECEKTİM
Ender İMREK
Evrensen Basım Yayın
432 Sayfa
Puan
★★★★
Yorumlayan Emrah Öğütmen