The Most/Recent Articles

Fuat Yalçın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fuat Yalçın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Karartma Geceleri, Duygular Fırtınasında Dolaşmak İçin İyi Bir Gemi

Bir düşünce adamını daha iyi tanımak ve duygular fırtınasında dolaşmak için iyi bir gemi: KARARTMA GECELERİ RIFAT ILGAZ

KARARTMA GECELERİ, RIFAT ILGAZ, fuat yalçın

Aksaray’ın arka sokakları, dar ara sokakları, Edirnekapı’dan Çarşamba’ya oradan Saraçhane’ye Laleli, Beyazıt ve tekrar Aksaray’a. Yürüyerek geçen anlar düşünceleri taşır sırtında. Günlerin geçmesi için geceleri sokaklardaki sabahçı kahvelerinde geçirilen kaygılı zamanlar. Arada bazı sıcak dinlenmeler düşünceleri ısıtamazsa da. Fonda 2. Dünya savaşının son günleri, Turancılara ve ilericilere artan baskılar ve sonu gelmeyen soruşturmalar. 

Yazılan şiirlerde cımbızla suç unsuru arama ve bulma; şairlerin, öğretmenlerin ve üniversite öğrencilerinin peşine polis salma. Bunun karşısında kişinin yapacağı ise, aile, arkadaş, tanıdık, polis çıkmaz sokaklarında kendini sorgulamak, yürüdüğü sokaklar gibi, sessiz, soğuk ve yalnızlık odaklı.

Bütün bunlar kahramana insanları tanımayı, onların zafiyetlerini anlamayı, cesaretlerine şaşırmayı ve dostluklarını tartmayı sağlıyor. Kitabın içinde bir kez bile geçmeyen “güven” sözcüğü öykünün temel direğini oluşturuyor son satırına kadar.  Kime güvenebilirsin, kim senin için ne yapar, nelerden vazgeçebilir, belki de kendinden yana olup senden vazgeçer. Geceler karanlık olur, düşünceler ikircikli; bunu taşıyacak ayaklar ise yorgun. 

Fuat Yalçın / Okuyorum.org

Peter Stamm'dan Tepetaklak Bir Proje Öyküsü: Yedi Yıl

Her büyük proje iyi bir tasarımla başlar. Eğer iki mimar yan yana gelirse iyi bir proje tasarlayabilir diye düşünebilir insan. 

Peter Stamm, Yedi yıl, Fuat Yalçın

Hem işleri için hem hayatları için bir yol çizebilirler ama her büyük projede bir boşluk veya hata olabilir ya da başka bir bakışla “insan plan yaparken kader ona güler” diyebilirsiniz. Bir kadın ve bir erkek ana karakterler. İkisi de meslek sahibi ve toplumda yer edinmiş, zeki, akıllı, kültürlü kişiler. Bir araya gelip bir yuva kurmaya karar verirler. Kadın işinde başarılı, güzel ve albenilidir. Ama erkeğin karşısına çıkan güzel olmayan, kültürlü hiç olmayan hatta aynı konuşma diline sahip olmadıkları başka bir kadın önce aklını sonra davranışlarını en sonunda da hayatını etkiler. 

İsviçre’nin son yıllarda en çok konuşulan yazarlarından biri olan eserleri 37 dile çevrilen Peter Stamm tam akıl sır ermez insan doğasını mutluluk ile bitmeyen imtihanımızı bir aşk üçgeni vesilesi ile resmederken ustalığını konuşturuyor. Yedi Yıl modern hayatın şartları arasında kendini keşfetmeyi geciktiren ruhları mercek altına alan, farklı çarpıcı ve cesur bir roman.

Arada açıklamalar, kabuller olsa da bu üçgen bir türlü dik durmaz. İnsanın olduğu yerde davranışların bilinmezliği söz konusudur. İçgüdüler desen değil, çekicilik desen değil. İki kadın arasında bocalarsın ve işin içine bir de çocuk girince düğüm iyice karışır. Kafadaki düğümler ise fiziksellere oranla daha zor çözülür, bir de duyguların kat kat karışması projeyi tepetaklak edebilir. Kitaba adını veren konuda bir de Hazreti Yakup efsanesi var; bu efsaneyle öykü arasında zorlarsanız bir bağ kurabilirsiniz. Son tahlilde o efsane işte; öykü ise tam gerçeğin ortası.

Fuat Yalçın / Okuyorum.org

Bir Kadının Penceresinden 1975’e Yolculuk

Fuat Yalçın, Oktay Rıfat'ın Bir Kadının Penceresinden kitabını Okuyorum.org için yorumladı. 

Bir Kadının Penceresinden, Oktay Rıfat
Şöyle bir uzansam diyorum Beşiktaş’tan karşıya yol alan küçük vapurla, 5 dakika içinde Üsküdar’a oradan Kuzguncuk’a sonra adı metinde geçmeden kendini belli eden köye. Çarşısında dolaşsam, iskeleye insem, caminin etrafında dolaşsam rastlar mıyım acaba Filiz’e? O mutlaka önce yaşadıklarını anlamaya çalışıyordur; davranışlarıyla şaşırtan, kestirilemez eylemleriyle bez-diren hayırsız koca yetmez mi küçük dünyasının sıkışmasına? Selim ve onunla yaşadıkları: Kaçamakları, hayalleri. Kalbi seven ama bedeni duran bir kadın olmayı çözemez Filiz tıpkı o yıllarda ülkede yaşananları ya da geçmiş yıllardan kalan çarpık değişim miraslarını kimsenin anlayamadığı gibi. Topkapı Sarayının mimari yığılımı bir yanda, dut ve incirin yanlarına dikilen yabancı ağaçlar manolyalar, mimozalar bir diğer yanda başkalaşımın işaretleri değil midir? 

Türk şiirinde büyük kanallar açan Oktay Rıfat’ın 1976 yılında yayımlanan ilk romanı bir kadının penceresinden 1975 Türkiye’sinde İstanbul’un aydınlar çevresinde geçen üç çocuk annesi evli bir genç kadınla genç ve evli bir devrimcinin yasak aşk hikayesine odaklanıyor.

Toplumdaki kutuplaşmalar ve birbirini anlamayan, kentte birlikte yaşamayı çözemeyen belki de karşısındakini yok olmasını isteyen insanlar, bizim insanlarımız. Yetmişli yılların ikinci yarısındaki karanlıkta hayal ederek hayatta kalmaya ve biraz da hayattan haz almaya çalışan Filiz şimdi çarşıda çıkar gelir mi karşıma? “Şairler ruhun mühendisidir” derler; romanın yazarı şair olunca sözcükler birbirine sevgiyle sarılır, dans eder. Okumak için bekler, bitmesin diye yudum yudum içersin şiir tadındaki romanı sosyal olayları göz ardı etmeden.

Fuat Yalçın / Okuyorum.org