Her büyük proje iyi bir tasarımla başlar. Eğer iki mimar yan yana gelirse iyi bir proje tasarlayabilir diye düşünebilir insan.
Hem işleri için hem hayatları için bir yol çizebilirler ama her büyük projede bir boşluk veya hata olabilir ya da başka bir bakışla “insan plan yaparken kader ona güler” diyebilirsiniz. Bir kadın ve bir erkek ana karakterler. İkisi de meslek sahibi ve toplumda yer edinmiş, zeki, akıllı, kültürlü kişiler. Bir araya gelip bir yuva kurmaya karar verirler. Kadın işinde başarılı, güzel ve albenilidir. Ama erkeğin karşısına çıkan güzel olmayan, kültürlü hiç olmayan hatta aynı konuşma diline sahip olmadıkları başka bir kadın önce aklını sonra davranışlarını en sonunda da hayatını etkiler.
İsviçre’nin son yıllarda en çok konuşulan yazarlarından biri olan eserleri 37 dile çevrilen Peter Stamm tam akıl sır ermez insan doğasını mutluluk ile bitmeyen imtihanımızı bir aşk üçgeni vesilesi ile resmederken ustalığını konuşturuyor. Yedi Yıl modern hayatın şartları arasında kendini keşfetmeyi geciktiren ruhları mercek altına alan, farklı çarpıcı ve cesur bir roman.
Arada açıklamalar, kabuller olsa da bu üçgen bir türlü dik durmaz. İnsanın olduğu yerde davranışların bilinmezliği söz konusudur. İçgüdüler desen değil, çekicilik desen değil. İki kadın arasında bocalarsın ve işin içine bir de çocuk girince düğüm iyice karışır. Kafadaki düğümler ise fiziksellere oranla daha zor çözülür, bir de duyguların kat kat karışması projeyi tepetaklak edebilir. Kitaba adını veren konuda bir de Hazreti Yakup efsanesi var; bu efsaneyle öykü arasında zorlarsanız bir bağ kurabilirsiniz. Son tahlilde o efsane işte; öykü ise tam gerçeğin ortası.
Fuat Yalçın / Okuyorum.org
Yorum Gönder