Amerika'da bir üniversitede ders veren Ermeni asıllı profesör Adamyan, bir gün geçirdiği beyin kanaması sonrasında ayıldığı zaman, hastanede Amerikalı karısı Mary ile oğlu John ve Eileen'i başucunda bulmuştu.
Mary onun elini tutmuş ve nasıl olduğunu sormuştu. Ama profesör onu anlayamadığı gibi, hiç duymadıkları acayip bir lisanla konuşuyordu. Kadın ve çocuklar şaşkınlık içinde birbirlerine bakmışlardı. Profesörün sözlerini anlayamazlardı çünkü konuştuğu dil İngilizce değildi.
Kızı panik içinde, "Baba," demişti adam, "Seni anlamıyorum." " Ne diyorsun kızım?" demişti adam, "Seni anlamıyorum." Bunları Ermenice söylemişti. Ertesi hafta doktor onlara gerçeği açıkladı.
Gençliğinde Anadolu'dan Amerika'ya göç etmiş olan Profesör Adamyan, geçirdiği beyin kanaması sonucu İngilizce konuşma yeteneğini kaybetmişti. Sadece, tecir sırasında eşkiya tarafından öldürülmüş olan anne ve babasıyla konuştuğu anadilde yani Ermenice konuşabiliyordu. Bu dili Amerikalı karısı ve çocukları bilmedikleri için profesör ölünceye kadar bir daha hiç doğrudan doğruya konuşamamışlardı.(1)
(1) DK, Leyla'nın Evi, Zülfü Livaneli
Yorum Gönder