Kitabevi ve Sahafların Edebiyata Etkisi Nedir?

OKUYAY Platformu’nun hazırladığı Dört Yanımız Kitap’ta yazarlar eşliğinde Kadıköy kitapçılarını, Kadıköy sahaflarını ziyaret etmeye devam ediyoruz.

Saygın Ersin
Saygın Ersin

Önce Yedi Kartal Efsanesi serisiyle bu toprakların söylencelerini merkeze alan fantastik türde romanlar yazdı, devamında yeryüzüne ender gelen bir yeteneğin, tatlara ve kokulara hükmederek zihinleri ve duyguları etkisi altına aldığı Pir-i Lezzet adlı romanı geldi. Saygın Ersin ile Kadıköy sokaklarında dolaşırken, kitabevi ve sahafların edebiyatına etkisini konuştuk.

Sahaf kelimesini ilk ne zaman duydun?

Çok iyi hatırlıyorum, 10 yaşımdan 11 yaşıma doğru yol alıyordum. Yaz şahane geçiyordu, keyfim acayip yerindeydi, üzerine bir de durduk yerde Anadolu Lisesini kazanmıştım. Kazanmamak için yeterli bilinçsiz çabayı göstermiştim aslında ama tam da o sene devletimiz Manisa’ya Anadolu Lisesi açmaya karar vermişti, ne yapsaydım? İyi haber; bizimkiler mutluydu, kötü haber; İngilizce öğrenilecekti. Destek kitaplar gerekiyordu. O yıllarda İzmir’de, belki de tüm Ege Bölgesi’nde bu tür kitapları tek bir yer satıyordu ve inanılmaz pahalıydı. Ders kitaplarına giden bir buçuk öğretmen maaşının şoku atlatılamamıştı daha. Babam mecburi rotayı çizdi: “Sahaflardan bakacağız!” Sahaf... Kulağa güzel geliyordu. Üstelik söylemesi de kolay ve havalıydı. Eğlenceli bir yer olacağından emindim ama görür görmez soluğumun kesileceğini de hiç tahmin etmemiştim.

Neydi seni böylesine etkileyen?

Varlık nedeni şimdiyi ve geleceği kurcalamak olan bir mekân vardı karşımda ve bu kurcalayıcılığı çok erken yaşlarda meslek edinmiş benim gibi bir çocuk için cenneti bulmak demekti. Daha ilk görüşte kırtasiyeyi, kitabevlerini ve misafir evlerinin çekmecelerini alaşağı edip gönlümün zirvesine kurulmuştu sahaf. Babamla birlikte Alsancak’ın aralarındaki o sokakta gördüğümüz sıra sıra sahafın ilkine adımımızı attığımızda olacaklar zaten belliydi ve bu olacaklar yıllar içinde hiç değişmedi; her zaman ve her sahafta oldu. İçeriye girdikten kısa bir süre sonra babamla ayrı düşmüştük. İngilizce destek kitaplarımın ne i’si ne d’si vardı aklımda. Çizgi roman rafının başında ağlamak üzereydim. Babamın da benden farklı durumda olmadığını, rafların arasından bir kucak dolusu kitapla çıktığında farkettim. Edebiyat öğretmeni olmanın hakkını vermişti ve koca bir tomar çizgi roman almama da hiç ses etmedi. Akşam annem çıldırdı. Kayınvalidesinin evinde istediği gibi çıldıramaması basıncı yükseltiyordu; başımız beladaydı. Babam ise annesinin evinde olmanın verdiği güvenle “Yarın başka bir yere bakacağız.” dedi. Bu benim için bir kere daha sahaf, annem için ise kayınvalidesinin evinde bir gece daha demekti. Ertesi gün, babamın ‘başka bir yer’ dediği yerin bildiğin aynı yer olduğu ortaya çıktı. Annemin de bizimle geleceğini hesaba katmamıştı sadece. Efendi gibi destek kitaplarımı aldık, evimize döndük. O iki günün dersi şuydu: Sahaf özgürlük ile mümkündür.

Sonraki yıllarda nasıl devam etti ilişkin bağımsız kitapçılarla, sahaflarla?

Mesafeli. Mesafe derken, bildiğimiz fiziki mesafeden bahsediyorum. Yaşadığım muhitlerde yoktu sahaf. Hep gidilmesi, ulaşılması gereken bir yerlerdeydi. Bu Kadıköy’de değişti. Kızıltoprak’ta yaşamıştım bir süre. Etraf sahaf ve kitabevi doluydu. Her buluşma rotasının üzerinde en az bir sahaf illa vardı. Şahaneydi. ‘Kaliteli vakit öldürmek’ diye bir şey varsa Kadıköy bunun başkentiydi. Fakat ciddi de bir feno-problem vardı: “sahaf girdabı!” Bir sahafın yanından öylece geçip gidemezdiniz. Gözünüz daha on metre öteden tezgaha ve üzerindeki kitap yığınlarına takılmıştır zaten. Yaklaştıkça daha cıvıltılı ayrıntıları seçmeye başlarsınız. Ardından on yere birden sabitlenmiş bakışlarınızla birlikte boynunuz da dönmeye başlar. Ama siz yürümeye devam ediyorsunuzdur ve o son adım çok önemlidir. Gözlerin ve boynun, bedeni de tezgâha doğru döndürmesini engellemek ciddi bir irade gerektirir. Ve genelde “beş dakikalık gecikmeden işinize-ilişkinize bir şeycik olmayacağı” ümidi galip gelir ve macera başlar.  "Sahaf Girdabı" çok iş ve ilişkiye mal olmuştur ama helal olsundur. Zira sahaf çok havalı bir yerdir!

Yorum Gönder