The Most/Recent Articles

tolga eligül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tolga eligül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

YERLİ BİLİM KURGU YÜKSELİYOR KISA ÖYKÜ YARIŞMASI SONA ERDİ

Yerli Bilim Kurgu Yükseliyor 8.Kısa Öykü Yarışmasında Kent Kitap Yazarı Tolga Eligül'ün aRİN isimli öyküsü ikinci oldu. Kitap Blogunuz Okuyorum.org olarak yazar dostumuz Tolga Eligül'ü tebrik ederken aRİN isimli öyküsünü sizlerle paylaşıyoruz
YERLİ BİLİM KURGU YÜKSELİYOR KISA ÖYKÜ YARIŞMASI SONA ERDİ

aRİN - TOLGA ELİGÜL

“Jüri kararını açıklasın?” diyerek onay hakkını jürilere açtı Hakim Bey.
Herkes kararı tahmin ettiği için çok sürmeden, uzak masaüstü bağlantılar bir bir onay vermeye başlamıştı. Kırmızı butonun o tok sesi doksandokuz ayrı evde yankılanıyor, suçlu olduğu onaylanıyordu. Fakat sadece tek bir user cevap vermeden ve oturumunu kapatmadan bekliyordu. Otuz saniye kuralı da aşılınca, güvenlik protokolünün ilk aşaması devreye girdi;
“Verify captcha – Ekrandaki görsellerde yer alan itfaiye musluklarını işaretle”
Üç saniye içinde ekranda uyarı çıktı, “User Active. Tekrar soruluyor.”
“Suçlu” Kırmızı buton ve “Suçsuz” Mavi Buton.
Yirmi saniye kuralı işlemeye başladı ve;
“Verify captcha – Ekrandaki görsellerde yer alan elektrik direklerini işaretle”
Üç saniye içinde ekranda uyarı çıktı, “User Active. Tekrar soruluyor.”
“Suçlu” “Suçsuz”
Şu, basit dava sadece bir kişi yüzünden, boşu boşuna uzuyor görünüyordu. Diğer jüri üyelerinden “F***, ..dür gitsin, Niye yaşasın ki?” vb. yazılar, yorumlara gelmeye başlamıştı bile. Güvenlik, argo sözcüğü algılayıp kamufle ediyordu. Tabii bir daha jüri olamayacak şekilde de fişleniyordu bu User; bilinçli yapılsın ya da yapılmasın.
Kısa bir bekleme sonrası artık on saniye işledi ve;
“Verify captcha – Ekrandaki görsellerde yer alan otomobilleri işaretle”
Üç saniye içinde ekranda uyarı çıktı, “User Active. Tekrar soruluyor.”
“Suçlu” “Suçsuz”
Cevap hala gelmeyince güvenlik protokolünün ikinci aşaması devreye girdi;
“Baskı altında mısın? Yanında tehlike unsuru sayılacak biri mi var?”
“Call 911”
“Güvenli – Taramaya izin ver”
Güvenli seçeneği kısa sürede işaretlenmiş olmalı ki, uzak bağlantıdaki kamera bulunduğu ortamı tarayıp görüntüyü internet sayfasına aktarmaya başladı. Birkaç dakika içinde üç-beş kişinin takip ettiği dava, ilgiyle takip edilen bir davaya dönüşüyordu. Son birkaç saniyede davayı takip sayısı yirmi milyonu geçmek üzereydi.
Ekranda sıradan bir oda vardı. Çocuk odası olduğu küçük bir yatak, etraftaki oyuncaklardan ve tavandaki, hareketli animasyondan belli oluyordu. Ekranın önünde hareket eden sadece bir karış kadar paletli bir robot oyuncaktı.
Güvenlik protokolü üçüncü aşamadaydı;
“User aRiN – Sanığın, Yapay Zeka yapmak, bunu sadece ve sadece kendi yararına kullanmak suçlaması hakkındaki görüşün nedir?”
“Suçlu” “Suçsuz”
Cevap tabii ki gelmedi. Bunun yerine ekranın sol üst köşesinde bir uyarı belirdi, “User aRiN yazıyor…”. Biraz sonra merak edilen yazı çıktı.
“Neden?”
Diğer üyelerden soruya cevap vermeye ya da küfretmeye çalışanlar oldu.
“Ne neden?” - “Bu bir şaka mı?” - “İşimiz gücümüz var s** k*****” - “Kimsin sen, kimin adamısın?” - “Çocuk musun sen? Ne biçim insanlar ayarlıyorlar. Ne biçim bir yönetim bu?”
aRiN tekrar yazmaya başladı;
“Neden yapmış?”
‘Sana ne’ler, sana mı kalmış’lar, konu bu değil’ler’ havalarda uçuşmaya başlamıştı. Her türlü sataşma olsa da bir-iki dakika arayla yazmaya devam etti aRiN;
“Peki. Sadece kullanmış mı onu?” birkaç dakika sonra bir tane daha. Artık tüm Dünya’da yüzelli milyon kişi tarafından takip edilmekteydi.
“Sordunuz mu? Sevmiş mi gerçekten? Sarılırken, yanağını okşarken, kokusunu içine çekerken, akşam uyurken yanın aldığında…”
Tabii ki sormamışlardı. Dava konusu belliydi. Suç olarak kabul edilmiş bir şey yapmıştı. Suçlu mu? Suçsuz mu? Suçlu! Suçu da ölümdü.”
Bir jüri üyesi tarafından, “Soralım bari” diye yazıldığı an Hakim Bey daha fazla dayanamadı ve yazışmaya katıldı, “Neden suçsuz olduğunu açıklar mısın? Doksandokuz jüri üyesi suçlu dedi, diğerlerini ikna etmek için tek bir şansın var; buraya yazarak herkesin düşüncesini değiştirmen gerek. Yoksa suçlu bulunacak; kanaatimi kullanacağım” Hakim çok netti.
Tek bir yazı yazma hakkı vardı, User aRiN’in, bir tane. Bu yazıyla diğer doksandokuz kişinin fikri değişecekti.
Ekranın sağ alt köşesine baktı. Takip sayısı iki milyarı geçmiş, benzin pompası sayacı gibi fırıl fırıl dönmekteydi.
Cevap vermesi gerekiyordu, cevabının da herkes tarafından kabul görüp sanığı kurtarması gerekiyordu. Ne yazık ki sanığın bundan hiç haberi yoktu ve hiç olmayacaktı. Tüm bunlar için tek bir şey söylemesi gerekiyordu.
Saniyeler birbirini kovalıyor, tahminen daha yeni sabrı tükenmiş Hakim’in son kalan zerreleri de tükeniyordu. Gene de, herkesten üstün yaratılmış beyni, tek bir açıklama ile çıkış yolu bulamıyordu. Tam bunu düşündüğü aklına bir fikir geldi. Neden olmayacaktı ki? Sonunda kararını verdi, içi rahatladı, mutlu oldu, gülümsedi bile denebilir.
Konuşma butonuna basıp, robotik bir ses ile;
“Çünkü yapan o değil; ben yaptım” dediği anda Hakim Bey, ekranda User aRiN’in üstüne sağ klik yapıp, Delete tuşuna bastı. Milyarların izlediği ekrandaki Robot’un başı önüne düştü, gözlerindeki ışık azalarak söndü; sanık serbest bırakıldı.

Satranç Kitap Yorumu Stefan Zweig

Satranç, Stefan Zweig
Satranç,  Stefan Zweig
Dün, Stefan Zweig’in “Satranç” eseriyle tanıştım. Uzun zamandır unuttuğum satranç başlangıcım geldi aklıma. Babamın asker dönüşü abimle bana anlattığı. Oyun kuralları gereği çok keyifli olsa da, benim için fazla yavaş -keşke benim için 15-20 hamleyi başkaları yapsa- olduğundan sıkılmalarım da. Öykü çok ilginç. Yanlış oldu. İşleniş çok ilginç. Önce, içine kapanık bir gençle, neredeyse tek dış dünya ilişkiniz satrançmış gibi sarılıyorsunuz, kahramana ve satranca. Fakat kitabın ortaları gibi -ki öyle çok sayfa değil Stefan’ın eserleri- yan karakterler sizi başka birine doğru akıtıyor. Görevlerinin bilincinde bir yan kahraman bu. Asıl anlatıcı o ama öne çıkmayı sevmeyen biri. Onunla Dr. B ile tanışıyoruz ve Satranç’ın sadece Czentovic’in değil başka birinin de nasıl hayata tutunmasını sağladığına şahit oluyoruz. Daha önce eserin Kahraman’ını bu kadar kolay sattığımı görmemiştim. Keyifli bir deneyimdi benim için. Keyifli okumalar size de…
Yorumlayan Tolga Eligül

Martı Jonathan Kitap Yorumu Richard Bach

Martı Kitap Yorumu Richard Bach
Martı Kitap Yorumu Richard Bach 
Richard Bach’ın “Martı”sına ne diyebiliriz ki? İlk ne zaman okuduğum belki de. Sanırım Üniversite hazırlıktı ilk okuduğum zaman. Tam da kendim dışında herkesin uzaylılar tarafından ele geçirildiğini düşündüğüm zamanlardı. Martı Jonathan uçuyordu, hep daha yükseğe, daha yükseğe ve ne kadar yükseğe çıkarsa da o kadar daha hızlı uçabiliyordu. Jonathan yükseldikçe ben de daha bir ayakları yere basar oluyordum. Kitap mı tam bu döneme denk geldi, ben mi uzaylılar dışında bir fantezi arıyordum emin değilim. Fakat yere beraber konduğumuz çok zaman oldu. Daha sonra uzun kurumsal iş deneyimlerinden birinde tekrar kesişti yollarımız. Bu kez ekibe dağıtılan bir potkal’dı benim için. Anlayana bir yaşam haritası anlamayana ince, sıkmayacak/ince bir kitap işte. Anladılar mı? Ummakla yetiniyorum. Son karşılaşmamız geçenlerde kütüphanemi düzenleyip oğluma “bak, ben de seninle okuyorum; istersen yarışalım?” demek için oldu. Kalın bir kitapla çıkmak istemedim karşısına; baştan kaybedeceğine emin olacağı bir yarış değil, bir araçtı. Kim bilir ilk ne zaman karşılaşacaklar, merak etmiyor değilim. Emin olduğum konu her çağda ayrı bir güzellik katacağı… Bu arada, bir kez daha karşılaşırsak onun da bana karşı boş olmadığını düşüneceğim artık.
Yorumlayan Tolga Eligül

Kör Topal Okuyucuyla Buluştu

Tolga Eligül’ün fantastik-kurgu türündeki, genç-yetişkin serisi “Kılıcın Öyküsü” Serisi’nin ikinci romanı Kör Topal, Kent Kitap etiketiyle okur severleriyle buluştu. 
tolga eligül, kör topal, kılıcın öyküsü
Geçtiğimiz sene serinin ilk kitabı Kader Taşı ile fantastik-kurgu türündeki genç yetişkin serisinin ikinci kitabı Kör Topal, Kent Kitap tarafından devam kitabıyla okuyucuyla buluştu! Tolga Eligül tarafından kaleme alınan bu seri toplam yedi kitaptan oluşacak. Seri, her bir kitabın özgün bir hikâye içermesi ile de ayrı ayrı okunabilecek nitelikte; hepsi yayınlandığında ise büyük bir serüven oluşturacak. Yazarının deyimiyle her bir kitap bağımsız/bağımlı olma özelliği taşıyor.
Serinin ikinci kitabı olarak okuyacağımız Kör Topal; ilk kitapta dövülen kılıca ulaşıp Dhamir’e hükmetmek için karşı karşıya gelen iki büyük gücün savaşını anlatmakta. Ayrıca Dhamir’e hükmetme mücadelesinin arka planında, bir de kurulmaya çalışılan Düzen’in mücadelesi yer alacak. Her kitapta eklenecek yepyeni ırklar, mistik bir ortam, boydan boya Orta Dünya, dosttan yakın düşmanlar sizi içine çekecek.
Ayrıca kitabın içinde yer alan Harita da okurken daha fazla keyif alıp, öyküde geçen yerleri anlamanızı kolaylaştıracak.
Dhamir'in hükümdarlığı için karşı karşıya gelen iki dev ORDU,
Hafızasını kaybetmiş bir CASUS,
İçinde türlü sırlar barındıran bir SANDIK,
Hayvanlara hükmedebilen(?) bir KOMUTAN,
Savaşın gölgesinde filizlenen bir AŞK,
Kimsenin haberi olmadan, getirilmeye çalışılan DÜZEN...
"Çölü biliyorsan suyu; aşkı biliyorsan serabı anlatabilirsin.
Susuzlara aşk götürmeliyiz..."
Tolga ELİGÜL KİMDİR ?
İlk iş deneyimi olarak, Anketörlük yapmaya başladı Üniversite yıllarında. Mezun olduktan sonra da, zamanın gözde mesleği Bankacılık yaparak kariyerini oluşturmaya başladı. Daha sonra gerek ahizenin arkasında, sahada gerek masa başında satış yapıp; iletişim ve kurumsallık geçmişini birleştirerek kendisini sonraki hayatına hazırladı.
Şu anda Datassist bünyesinde küçük ama dev kadro ile büyük işler başararak Satış Direktörlüğüne devam ediyor.
Kâh düz yazı, kâh şiir; kafasına estikçe yazıp/çiziyor. Sosyal gurmeliğine, adını tanımlayamadığı ve aynısını bir kez daha yapamayacağı yemekler yaparken fantastik-kurgu Kılıcın Öyküsü serisinin ikinci romanı Kör Topal'ı da bitirdi.

Mediha Olgun'dan Bir Cezaevi Kitabı: 19 Mayıs

Mediha Olgun’un 19 Mayıs’ı, kanunsuz yere hapse atılan bir gazetecinin içeride geçirdiği dönemi, teslim alındığındaki inancını, tahliye sırasındaki hiçbir detaydan kaçınmadan aktardığı kitabı. 
Mediha Olgun, 19 Mayıs,
Kitap bitince aklımda kalanlar; Zeytin çekirdekleri, Nazlı Ilıcak, Arda ve tabii Mayıs aylarının hayatındaki önemli yeri. Nazlı Hanım ile ilgili yazdıkları gerçek ya da değil kendi adıma yazmaktan imtina edeceğim kadar detaylı. Belki gerçekten kaçıyorum da bu nedenle fantastik yazıyorum, daha önce hiç düşünmemiştim.Kısa kısa bölümler halinde yazılmış. Tahminim bir gazeteci geçmişinden, konu konu ayırıp detaylandırma alışkanlığı olsa gerek; çok işime yaradı.Kaç durak var? Ohooo bir bölüm daha okurum.Bir durak mı kaldı? Kısa bir yürüyüşte tamamlanır, diye diye okuttu kendini.Özellikle kitabın ayrılık ve özlem bölümleri benim bile gözlerimi doldurup, burnumu sızlatacak kadar ince ince örülmüş. Sosyal paylaşımlarından da belli, hisli biri Mediha, vicdanlı, adaletli. Teşekkür ederim; ebeni evden aldırıp, kodese koydun ve nihayet tahliye ettirdin, hepsini aktaran ellerine sağlık…
Mediha OLGUN
19 MAYIS
MottoYayınları
Puan 
★★★★★ 
Yorumlayan Tolga ELİGÜL

Yamalı Hayatlar Kitap Yorumu Cemile Savaş

Cemile Savaş’ın “Yamalı Hayatlar”ı; içinde farklı tecrübe, hikaye ve denemelerinin yer aldığı eseri.
Cemile SAVAŞ  Yamalı Hayatlar
Bazı kalıplaşmış düşüncelerimizin üstünden geçerek, tekrar tartmamızı sağladığı bölümler oldukça zihin açıcı. Kadının toplumdaki yeri, Köy/Kent geçişindeki sorunlar, iş hayatı, satılmış hayatlar, geçen zaman derken günlük hayatta pek farkına varmadığımız ama hepimizin ihtiyacı olan durmamızı sağlayarak; bu fırsattan istifade eden ruhumuzun bizi yakalamasını sağlıyor. Yazıların şişirilmemiş ve çok uzun olmaması bir solukta okunmasını sağladığı için ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.
Olur ya bir daha karşılaşırsak, çok daha keyifli ve daha anlamlı bir sohbet yapacağıma emin olduğum yazar dostumun yüreğine sağlık.
Cemile SAVAŞ
Yamalı Hayatlar
Yakamoz Yayınları
Puan 
★★★★★ 
Yorumlayan Tolga ELİGÜL

Hüzün Yücel’in Yasaklı Apartmanı şaşırttı mı?

Hüzün Yücel’in Yasaklı Apartmanı şaşırttı mı? Çok. Edebiyatın içinde miyim? Senin kadar değil o kadar olamam ama sen; ciddi bir şekilde okuyan, evet, evet senden fazla olduğu kesin 
Hüzün Yücel Yasaklı Apartmanı
Bu kitabı nasıl duymamışım hayret! Tabi tabii ki kendi ayıbım. Fakat asıl şaşkınlığım eserin, bizzat yaşayan biri tarafından kaleme alınması aslında. Okurken sinirlendiğiniz, nefret ettiğiniz, o kadar da değildir dediğiniz her şeyin yaşanmış olduğunu bilmek, benim gibi kurgu romanı yazarını zorluyor doğrusu. Demek ki abarttığımı düşündüğüm karakterleri birebir yaşayanlar var, hem de günümüzde, yanımızda, İstanbul Taksim’de. Çok karakter olsa da, 4’ünü bilirim; Füsun, Madam, Devran ve Tansu (Tansu bu listeye girdiğini bilseydi sevinirdi muhakkak). Tabii esas kız Füsun; Füsun’un da özel güçleri yok, üstün duyu yeteneği, görünmezlik vs ama her hatasına rağmen (tabii ki Devran) ne kadar güçlü bir kadındır o, nasıl korkusuzdur. Geceleri ağlar mı yatağında, kim ağlamadı ki; uyumak için içer mi, hangimiz içmedi ki; yanlış insanlara tekrar kucak açar mı, açmadık mı? Ve evet insan insana bunları yapıyor; ne yazık ki… Hatırlattığınız için teşekkür eder, daha önce fark etmeyişim için özürlerimi sunarım Hüzün Hanım…
Hüzün Yücel
Yasaklı Apartmanı
Sokak Kitapları Yayınları
Sayfa 312
Puan 
★★★★★ 
Yorumlayan Tolga ELİGÜL