The Most/Recent Articles

elazığ kitap fuarı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
elazığ kitap fuarı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Tek Gayem Çok Okunan Yazarlardan Biri Olmak

Yazar Uğur Çelikkaya:"Dünya turumu tamamlama dışında ki tek gayem ileride çok okunan yazarlar arasında olmak"
Yazar Uğur Çelikkaya
Ve Sen Kadın ve Saklamb'aşk kitaplarının Yazarı Uğur Çelikkaya, Okuyorum.org'un sorularını yanıtladı. Yazar Çelikkaya ile Elazığ Kitap Fuarı'nda gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.
Merhaba hocam, Uğur Çelikkaya kimdir, okuyorum.org okurlarına kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
15 Ağustos 1989 yılında Soma'da doğdum, Soma'da yaşıyorum. Eğitim hayatımı Soma'da tamamladım. Şu anda açıköğretim fakültesinde okuyorum. 5 Şubat Yayınlarında kapak tasarımcısı ve fuar danışmanı olarak da görev yapıyorum.

İlk eserinizi yazmaya ne zaman başladınız ?
Yazmaya lise yıllarımda başladım. Lisedeki edebiyat öğretmenimin katkılarıyla kendimi geliştirdim. Daha sonra yazılarımı ve şiirlerimi ilk olarak Ve Sen Kadın adlı şiir kitabıyla başladım. Daha sonraki çalışmalarımda hem okumanın verdiği gelişmişlikle hem de izlediğim filmlerden yola çıkarak Saklamb'aşk isminde bir aşk romanı yazdım. O da 2016 yılında yayınlandı. Şu an üçüncü kitabım üzerinde çalışıyorum. 
Saklamb'aşk isimli son kitabınızdan biraz bahseder misiniz?
Saklamb'aşk uğur çelikkaya
Son kitabımda güzel bir aşk hikayesi var. Bunu sadece aşk hikayesi değil hem gerilim, hem bir aile romanı hem de arkadaşlık romanı olarak düşünebiliriz. Birkaç farklı yönü ele aldım. Özellikle aile kavramına biraz daha dem vurulmuş durumda. Sadece bir aşk romanı değil. Okuyup ta arkadaşlarına olan özlemini ya da arkadaşlarıyla yaşadığı güzel günleri hatırlayıp bana dönenler oldu. 
Bir yazar olarak hangi yazarları okuyorsunuz ?
Aslında saplantılı olduğum bir yazar yok. Daha çok psikoloji, gerilim, bilim kurgu, fantastik romanlarını okuyorum. Aşk kitaplarını okumayı pek sevmem. Böyle bir hikaye bize nasıl nail oldu bilmiyorum. Mesela eskilerden dünya klasiklerinden Dan Brown, John Verdon, John Steinbeck gibi yazarları okuyorum. Kitabın hikayesini beğendikten sonra aslında yazarın pek bir önemi yok. 
Yazar Uğur Çelikkaya olarak gerçekleştiremediğiniz bir hayaliniz var mı ?
Aslında gerçekleştiremediğim bir hayalim yok. Çünkü uzun vadede çok plan yapmayı sevmiyorum. İlk hayallerimden birisi dünya turuydu. Dünya turunun yarısını tamamladım. Yirmi yedi tane Avrupa ülkesini gezdim. Fuarlarda gezdiğimiz şehirleri saydığımız zaman kendi ülkemizle beraber yirmi sekiz. Bunun dışında tek gayem inşallah bir gün çok okunan yazarlar arasında olmak istiyorum. 
Okuyorum.org olarak sorularımıza verdiğiniz cevaplar için teşekkür ederiz.
Tüm Okuyorum.org okurlarına ve seyircilerine sevgiler saygılar gönderiyorum. Bende teşekkür ederim...

Mizah Yazarken Önce Kendimi Güldürmeye Çalıştım

Gırgır Dergisi ve Bi Kahve İçebilir miyiz? kitabının Yazarı Mehmet Ali Çatal, mizah yazarken önce kendisini güldürmeye çalıştığını belirterek "Kendim güldüğüm için paylaşma gereksinimi hissettim. İnsanların da gülebileceğini düşündüm" dedi.

mehmet ali çatal


Gırgır Dergisi ve Bi Kahve İçebilir miyiz? kitabının Yazarı Mehmet Ali Çatal,Okuyorum.org'un sorularını yanıtladı.Elazığ Kitap Fuarı standlarında ki tek mizah kitabının yazarı Çatal ile bi kahve içerken gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.
Merhaba hocam, Mehmet Ali Çatal kimdir, okuyorum.org okurlarına kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Merhaba, ben Mehmet Ali Çatal. Bi Kahve İçebilir miyiz? kitabının ve aynı zamanda Gırgır Dergisi yazarıyım. Elazığ Kitap Fuarı'nın tek mizah kitabını standımızda bulunduruyoruz. 
Sizi mizah öyküleri yazmaya nasıl karar verdiniz ?
Hayatımda çok fazla komik, ilginç, tuhaf talihsizlikler oluyor. Genelde bunları kafamda biriktiriyorum. Bunları yazıp insanlarla paylaşınca komik olacağını düşündüm. Yaşarken komik değil fakat bunu bir hikayeye döktüğümde, güzel bir kurgu yaptığımda komik oluyor. Ben kendim güldüm, insanların da güleceğini düşündüm. Ve iyi geri dönüşlerde alıyorum. 

Genç bir mizah yazarısınız. Sizce mizah genç işi mi ?
Mizah 5-10 senede bir kendini yenileyen ülke çapında değişim gösteren bir alan. Her yeni nesil geldiğinde mizah anlayışı da değişiyor. Mesela gezi örneği. Tüm Türkiye'nin mizah anlayışının ne kadar kaliteli olduğunu öğrenmiş olduk. Farklı dönemlerde, farklı mizah anlayışları ortaya çıkabiliyor. Şimdi sosyal medya mizah anlayışı ortaya çıktı. İnci sözlük, ekşi sözlük çok güzel şeylerin yapılabileceğini gördük. Sosyal medyayı gençler iyi değerlendiriyor diyebilirim. Genelde ben inci sözlükte takılıyorum. Geçen gün evrim gibi çok ciddi bir konunun sayfasında bir paylaşım yapılmış ve çok güzel yorumlar vardı. Biri de gelmiş oraya çok komik bir şey söylemiş. Ciddi ciddi şeyleri okurken, birden bir gülme patlattım. Bu tip şeylere rastlayınca hoşuma gidiyor.

Mizah genç işi mi ?
Evet gençlerden okuduğumda daha çok eğleniyorum. Şimdi babamın mizah anlayışıyla benim mizah anlayışım bir değil. Benim izlediğim absürt komedilere babam bu ne diyebiliyor. Mizahı gençler yaptığında daha çok hoşlanıyorum. Ama yaşlılar mizah yapamaz mı derseniz Cem Yılmaz yaşlı kategorisine girer mi? 

Çocuğu olduğu için girebilir.
Evli barklı çocuklu oldu artık. Cem Yılmaz'ın mizahı belki de kendini yenileyebilme başarısıdır. Cem Yılmaz'ın Mizahı her beş senede bir yenileniyor ve kaliteleşiyor. Cem Yılmaz'ın mizahını ben tüketiyorum. 
Ama Ata Demirer için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Ata Demirer tek kişilik dev kadroda  beni şahsen çok güldürdü. Fakat ondan sonra Ata Demirer Gazinosu hoşlanmadım. Ata Demirer'in Eyvah Eyvah filmlerinden ilki güzeldi, ikincisi, üçüncüsü hoşlanmadım. Ata Demirer'in kendini yenileme açısından açıkçası çok üretken olduğunu düşünmüyorum.  Başka yaşlı kimi örnek verebiliriz. Müjdat Gezen'in günümüz mizahını yakalayabildiğini düşünmüyorum. Gülse Birsel dizilerinde bunu başarıyor. Yeni bir film projesi varmış. Gülse Birsel gençleri yakalama konusunda başarılı. Bu gözleme bağlı bir şey.  Eğer ben yeterli paramı kazandım, yeterli sayıda film yaptım artık yoruldum deyip kenara çekilirseniz, sizin mizah anlayışınızda o kenara çekildiğiniz tarihten itibaren durur. 
Fakat Cem Yılmaz, trilyonları var, spor arabaları var, her ay bir sevgili değiştiriyor, muhteşem kadınlarla birlikte fakat Cem Yılmaz üretken bir adam, durmayan bir adam. Bu yüzden Cem Yılmaz şuan Mehmet Ali Çatal'ın kafasında neler geçtiğini biliyor. Şu an  Ahmet'in, Mehmet'in kafasında neler geçtiğini biliyor. Ünlü bir adam olmasına rağmen lokantadaki "Ne vereyim abime" deyimini bir slogan haline getirdi. Ünlü bir adam ama demek lokantada böyle bir şey gözlemlemiş. Bizim girdiğimiz yerlere girmiyor, bizim çıktığımız yerlerden çıkmıyor ama öyle bir gözlem yeteneği var ki bu Cem Yılmaz'ı diri tutuyor. Mizah bence genç işidir fakat Cem Yılmaz gibi istisna örnekler her zaman olacaktır. 

mehmet ali çatal gırgırİlk eserinizi yazmaya ne zaman başladınız ?
Ben yazmaya 17 yaşında Gırgır Dergisinde başladım. İlk yazımı o zaman yazdım. Tabi çok yazı yazdım, dergiye de çok yazı göndermiştim. Bana bir iki yazıyı cımbızla çekip "Bu şekilde devam edersen, bu şekilde finallendirirsen, bu şekilde olgunlaştırırsan iyi bir yola girebilirsin" diye derginin genel yayın yönetmeni Mehmet İlhan gibi abilerim güzel tüyolar verdi. Bende bu tüyoları değerlendirdiğimi düşünüyorum. Dergimiz malesef iki ay önce kapandı. Dergide altı sene boyunca kapanana kadar yazdım. Sürekli kendimi geliştirdiğimi, değiştirdiğimi, hatalarımı gördüğümü düşünüyorum. Her sene geçtiğimiz sayıları alır, birbirimizi eleştirirdik. Bende kendimi eleştirip neleri yapmamam gerektiğini öğrendim ve hikayelerimi olgunlaştırdım, farklı bir dil oluşturdum, argo, küfürbaz, bunlarla birlikte akıcı bir dil yaratmaya çalıştım. İnsanları sıkmamak istiyorum tek derdim bu. Kitabım bu yüzden doksan altı sayfa. İnsanları sıkmaktan o kadar çok korkuyorum ki, Genel Yayın Yönetmenimiz Serkan abi "Daha kalın kitaplar yaz, daha kalın kitaplar ilgi çekiyor" filan diyor ama ben nedense hani bir hikaye dahi eklerken acaba diyorum sıkıyor muyum, yoksa okuyucuya hep aynı şeyleri mi anlatıyorum diye. Hikayeyi, kitabı kalınlaştırmak açısından o yüzden biraz cimri davranıyorum. 

Mizahı taksit taksit veriyorsunuz.
Aynen öyle.
Bi Kahve İçebilir miyiz?Bi Kahve İçebilir miyiz? isimli kitabınızdan biraz bahseder misiniz?
Bi Kahve İçebilir miyiz? doksan altı sayfalık ince tematik bir kitap. İçinde buluşma hikayeleri var. Bir baş karakterimiz var. Kitabı ben diliyle yazdım. Bu çapkın bir karakter. Yakışıklı da bir beyefendi. Kendisi sürekli buluşmalar yaşıyor. Hanımefendilerle buluşuyor fakat; her buluşması talihsiz bir şekilde sonuçlanıyor. Başına ilginç talihsizlikler geliyor. Bu da benim okuyucuyu güldürmek için kullandığım bir malzeme. Genelde mizah Kemal Sunal'dan bugüne Cem Yılmaz'ın, Ata Demirer'in filmleri de dahil  talihsizlikler üzerine şekillenir. Bu çok güzel bir malzeme. Bende bunu kullanmaya çalıştım. Kişinin kendi içinde yaşadığı çatışmaları da kullanmaya çalıştım. Fakat bu kitapta öyle çok büyük sözler yok. Aşkmış, meşkmiş duygusal hiçbir şey yok. Duygusal bir beklentisi olanın bu kitaptan alacağı hiçbir şey yok. Sadece gülmek, metroda metrobüste okumak, Elazığ'da metrobüs yok değil mi?

Yok Malesef. Malatya'da benzeri var.
Otobüs diyelim genel bir araç, otobüste keyifle vakit geçirebileceğiniz bir kitap. İsmi de Bi kahve içebilir miyiz. Çünkü buluşma hikayelerinden oluşuyor.

Türkiye'de mizah yazmak isteyen yazar adaylarına tavsiyeleriniz nelerdir?
Şimdi ben o kadar tavsiye üretebilecek bir yaşta değilim. Ben kendim güldüğüm için bunları paylaşma gereksinimi hissettim. İnsanların da gülebileceğini düşündüm. Önce kendimi güldürmeye çalıştım, bu güzel bir başlık kendimi güldürmek istedim. O yüzden mizah yazmak isteyen pek gençle de karşılaşmadım ama eğer birilerini güldürme yetisini kendinizde bulabiliyorsanız kendinizi güldürebiliyorsanız bence başkalarını da güldürebilirsiniz.  

Bir mizah yazarı olarak hangi yazarları okuyorsunuz ?
Feyyaz Yiğit'i çok seviyorum. Olduğu Kadar, Aptal kitaplarını çok beğendim. Mizahi roman Türkiye'de çok ender yazılan alanlardan biri. Feyyaz Yiğit bu anlamda başarılı, kitabının devamını da bekliyorum. Sonra Pukka çok başarılı. Pukka için evlenene kadar başarılıydı diyebilirim aslında. Çünkü Pukka'nın malzemesi evlenmek üzere çıldıran, çocuk sahibi olmak isteyen bir hanımefendiyi anlatıyordu. Pukka'nın son kitabı bu yüzden tat vermedi desem belki doğru konuşmuş olurum. İlk kitabı Küçük Aptal'ın Büyük Dünyası, ikinci, üçüncü kitabı beni tatmin etmişti.Feyyaz Yiğit ve Pukka beni şekillendiren, güldürebilen yazarlar arasında sayılabilir.


Yazar Mehmet Ali Çatal olarak mutlaka gerçekleştiremediğiniz bir hayaliniz vardır.
Film yapmak istiyorum. Kısa filmlerim var. İnsanları güldürmek, eğlendirmek amacı güden uzun metrajlı komedi filmi yapmak istiyorum. Çalışmalarım var, henüz hem teknik hem donanım açısından olgunlaştığımı düşünmüyorum. Yeterli olgunluğa eriştiğimde senaryolarımı yapımcılarla paylaşmak istiyorum.


Okuyorum.org olarak verdiğiniz cevaplar için teşekkür ederiz.
Okuyorum.org ailesine beni dinledikleri için teşekkür ederim. Yorumlarınızı bekliyoruz.

Kitap Okuma Oranlarının Artmasını İstiyorum

Yazar Fikret Eroğlu, Türkiye'de kitap okuma oranlarının her geçen gün artmasını istediğini belirterek "Kitaba olan ilginin diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de artmasını bekliyorum" dedi.
Yazar Fikret EroğluBen Ayşe & İlk Kıyam, Araf’ın Sakinleri, Mevlana'dan Hikayeler ve Melike Adenya Diyarında kitaplarının Yazarı Fikret Eroğlu, Okuyorum.org'un sorularını yanıtladı. Yazar Eroğlu ile Elazığ Kitap Fuarı'nda gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.

Merhaba hocam, Fikret Eroğlu kimdir, okuyorum.org okurlarına kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
1974 Zonguldak doğumluyum. Evli, iki çocuk babası. Yazmaya ve okumaya küçük yaşta heves sarmış ve bunu bir tutku olarak devam ettirmiş, belli bir kıvama geldikten sonra kitap yazmak gerektiğini düşünen bir yazarım.

İlk eserinizi yazmaya ne zaman başladınız ?
On beş yıl önce yaşanmış bir hikayeden yola çıkarak Araf'ın Sakinleri isimli kitabım roman haline dönüştü. 

 
Melike Adenya Diyarında isimli kitabınızdan biraz bahseder misiniz?
Türkiye'de genelde fantastik hikayeler batıdan gelir. Beş kitaptan oluşan Melike Adenya Diyarında isimli serilerim var. Birincisi, ikincisi ve üçüncüsü çıktı, dörde beşe kadar yazmayı düşünüyoruz. İçerisinde çocuklarımızın hem yaratıcı düşüncesini geliştirecek hem de  onların dikkat egzersizlerini toplayacak alıştırma var. Çok merakla takip edilen bir kitap.

Bir yazar olarak hangi yazarları okuyorsunuz ? 
Aslında ayrım yapmıyorum. Elimden geldiği kadar kalemini, üslubunu beğendiğim, güzel konu işleyen bütün yazarları okumaya çalışıyorum. Her yazara fırsat vermeye çalışıyorum.

Yazar Fikret Eroğlu olarak gerçekleştiremediğiniz bir hayaliniz var mı ?
Tabi ki hayaller bitmez. İnsanı yaşatan hayaller. Şuanda gerçekleştirmeyi düşündüğüm bir hayalim yok. 

Gelecekten bir beklentiniz var mı?
Türkiye'de kitap okuma oranlarının her geçen gün artması, kitaba olan ilginin diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de artmasını bekliyorum. Başka ne bekleyebilirim.
Okuyorum.org okuyucuları için sorularımıza verdiğiniz cevaplar için teşekkür ederiz.
Okuyorum.org ailesi beni facebook ve instagram hesaplarımdan takip edebilirler. Kitaplarımı okumalarını istiyorum. Farklı bir dünyayla karşılaşacaklarına garanti veriyorum. Bende teşekkür ederim...

Hayalim Mor Kıyafet ve Mor Balonlarla İmza Günü

Nesrin Hazer yazarlık hayalini gerçekleştirdiğini, şimdilik tek hayalinin Mor kıyafetler ve mor balonlarla imza günü düzenlemek olduğunu söyledi.
yazar Nesrin Hazer
Uçurtmanın Ucundaki Masallar, Kuğum ve Jade kitaplarının yazarı Nesrin Hazer, Okuyorum.org'un sorularını yanıtladı. Yazar Hazer ile Elazığ Kitap Fuarı'nda gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.
Merhaba hocam, Nesrin Hazar kimdir, okuyorum.org okurlarına kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Bir dönem muhasebecilik yaptım. İki çocuk annesiyim. Evlendikten sonra mesleğimi bıraktım. İlkokuldan beri yazar olmak isterdim. Onun hayalini gerçekleştirdim.

Yazmaya ne zaman başladınız ?

İlkokulda öğretmenimiz bizi yönlendiriyordu. Küçük küçük öyküler yazıyorduk. Ortaokula geçtiğimde küçük skeçler yazmaya başladım. Yani okumayı öğrendikten sonra yazmaya da başladım.
Yazar Nesrin Hazar'ın okuduğu yazarları merak ediyoruz.
Okurken çok ayırt etmem. Çünkü hepsini okumam lazım. Bir yazar olarak donanımlı olmalısınız ki kendi kitaplarınızda da onu yazabilesiniz. 

Yazma hayali olan okuyucularınıza tavsiyeleriniz nelerdir?
Önce çok okumaları gerekiyor. Aşırı derecede okumaları gerekiyor. Ondan sonra kaleme almalılar. 

JADE isimli son kitabınızdan kısaca bahseder misiniz?
Çok sevdiğim, bilim kurgu kitabım. Jade biraz fantastik oldu. Dört tane jade taşı var. Aslında Jade yeşim taşı, bizim ruhumuzu okşayan, ferahlatan bir taş. Ben buna biraz yükleme yaptım. Dünyayı kurtarmak istedik. Vampirlerle, Kurt Adamlarla çıktık yola, onları simge yaptık. Jade taşlarını buldular. Sonra bizim Raşit çıktı ortaya ve Jade taşlarıyla dünyayı kurtardı.

Yazar Nesrin Hazar olarak mutlaka gerçekleştiremediğiniz hayalleriniz, düşleriniz vardır. Hayattan beklentileriniz nelerdir?

Küçücükken yazar olacağım diyemezdim. Çünkü bizim zamanımızda bunu söylersek gülerlerdi. Ama ben kütüphaneyi çok seviyordum, orada yaşamak istiyordum. Yazarlık hayalimi gerçekleştirdim. Şimdilik tek hayalim kaldı. Mor kıyafetlerle ve mor balonlarla okuyucularımla buluşarak imza günü yapmak istiyorum.

Okuyorum.org okuyucuları için sorularımıza verdiğiniz cevaplar için teşekkür ederiz.
Bende size çok teşekkür ediyorum.


Yazar Nesrin Hazer Kimdir?
İki çocuk annesi olan yazar, Niğde'de doğdu. İlk ve orta öğretimini Niğde'de, yarım kalan muhasebe eğitimini Isparta'da tamamladı. 
Yazarın Eserleri
Uçurtmanın Ucundaki Masallar, Jade, Eylül’ün Düşleri, Kuğum

Çocuklarımın Hikayesi Yazmaya Yönlendirdi

Eğitimci Yazar Leyla Şahin, doğudan gelen çocukların hikayesinin kendisini yazmaya yönlendirdiğini ifade etti.
Bin Yıldızlı Otelde Bir Saat, Veda Makamı kitaplarının yazarı Eğitimci Leyla Şahin Okuyorum.org'un sorularını yanıtladı. Yazar Şahin ile Elazığ Kitap Fuarı'nda gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.
Merhaba hocam, Leyla Şahin kimdir, okuyorum.org okurlarına kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Eğitimciyim, Eğitim ve Araştırma Hastane Okul Müdürüydüm. Bir ay önce emekli oldum. Önce okul hayatını, sonra hayat okulunu bitirenlerdenim. İki kez okul kurdum, eğitim adına çok şey yapmayı isterim ama biliyorsunuz sistem bir noktada sizi durduruyor. Bir noktada durunca yazmaya başlıyorsunuz. O noktadayım. 

İlk eserinizi yazmaya ne zaman başladınız ?
Yazmak için okul, meslek hayatımın bitmesini bekledim. Ekmeğimi yediğim alanda hak yememek istedim. Yazmak için emekli olmayı bekledim. 

Sizi yazmaya yönlendiren sebepler nelerdir?
Meslek hayatımda Kayseri'nin, Türkiye'nin dört bir yanından gelen çocuklarım vardı. Doğudan gelen, okula kaydolmamış çocuklarım vardı. Çocuklarımın hikayesi beni yönlendirdi diyebilirim. Eğitimci olarak kendimi suçlu hissettim. Çocuklarımın hallerini gördükçe artık yazar olma vaktidir dedim. Çocukluktan beri hayalimdi, her şey bir basamaktı. En son kreş müdürlüğü yaptım oda bir basamaktı. Eğitimin her noktasında varım. Yirmi beş yıldır konferanslar da veriyorum. Sustuğum zamanda kitap yazıyorum. 

Veda Makamı isimli son kitabınızdan kısaca bahseder misiniz?
Bizler yazarlar, eğitimciler olarak her şeyi incelemek zorundayız. 
Bu kitap kardeşini bulmak için dağa çıkmış bir teröristin dağ kanunları yaşadığı dönemi, daha sonra pişmanlık yasasıyla teslim olurken, hayatını kaybettiği içimizdeki birçok hikayeden birisini anlatıyor. 

Yazar Leyla Şahin okuduğu yazarları merak ediyoruz.
Yazarlara konferans veren bir insanım. Ayşe Kulin, Zülfü Livaneli okuduklarımdan bazıları. Bütün yazarları okumaya çalışıyorum. Gökkuşağı gibi bir ülkeyiz. Herkese hitap eden bir yazarın olduğunu düşünüyorum. Ama okurlardan çok yazarların olduğunu düşünüyorum. 

Yazar Leyla Şahin olarak gerçekleştiremediğiniz bir hayaliniz var mı ?
Allah'ın şanslı kullarındanım. Gerçekleştiremediğim hiçbir hayalim olmadı. Çok güzel bir evladım var. Allah herkese öyle bir evlat nasip etsin. Her Türk insanına da ülkesini, bayrağını, ezanını susturmayacak günler nasip etsin.

Okuyorum.org okuyucuları için sorularımıza verdiğiniz cevaplar için teşekkür ederiz.
Bende teşekkür ederim. Elazığ çok asil, sağlam bir kale. Bakir bir şehir. Bayrağımızı çekecek bir şehir. Lütfen okuma konusunda susmasın. En büyük kütüphaneye sahipsiniz, onun kıymetini bilin istiyorum...

Yazar Leyla Şahin Kimdir?
Kayseri doğumlu yazarın eğitim hayatının tamamı Kayseri'de geçmiştir. Görev nedeniyle yurdun çeşitli bölgelerinde bulunmuştur. 2oo1-20014 tarihlerinde Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi Hastane okul müdürlüğü yaptı.Ayrıca bir yandan da diğer alanı olan toplum sağlığı bilgilendirme ve bilinçlendirme uzmanı olarak hizmet vermektedir.
Yazarın Eserleri : Bin Yıldızlı Otelde Bir Saat, Veda Makamı

Yazar R. Serkan Bozkuş ile Söyleşi

Yalnızlığa Çikolata, Adı Bende Saklı, Aklımın Darağacı kitaplarının yazarı R.Serkan Bozkuş Okuyorum.org'un sorularını yanıtladı. Yazar Bozkuş ile Elazığ Kitap Fuarı'nda gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.
R.Serkan Bozkuş

Merhaba hocam, R.Serkan Bozkuş kimdir, okuyorum.org okurlarına kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Yalnızlığa Çikolata, Adı Bende Saklı, Aklımın Darağacı kitaplarının yazarıyım, Psikolojik romanlar yazıyorum. Daha sonra X Large & Ayzıt Yayınevi'ni kurduk. İki ay içerisinde yaklaşık 16 kitaba imza attık. Kitaplarımız popüler kültürün dışında hatta bunları eleştiren kitaplar da var. Gerçekten ülkeye, okuyacak insanlara edebi olarak, manevi olarak bir şeyler katan kitaplar yazmayı, yayınlamayı ilke edindik, bu yolda da devam ediyoruz. 

Sizi yazmaya yönlendiren sebepler nelerdir?
Ben aslında tiyatro mezunuyum. Ama benim gönlümde hep yazmak vardı. Kaba tabirler kullanırım bununla ilgili. Tiyatro ... işidir, ben ...lik yapacağım diye. Yazan taraf olmayı istedim, hep yaratıcı denir ya hani Tanrı, bunu kelime olarak kullanılmasında bir zarar görmüyorum, kimsenin manevi duygularına da bir şey demek istemiyorum, kimse de yanlış anlamasın. Manevi olarak da Tanrılık yani. Bir şey üretmek, yaratmak çok zevkli, güzel bir şey. Eğer bununla insanlara dokunabiliyorsanız, ruhlarını okşayabiliyorsanız, psikolojik olarak onlar rahatlatıp, bir şeyler verebiliyorsanız çok güzel bir şey. Yazmayı bu yüzden tercih ettiğime seviniyorum.

İlk eserinizi yazmaya ne zaman başladınız ?

Amatör olarak çok yazıyordum. Profesyonel olarak yazmaya başladıktan sonra ilk eserim 2010 yılında yayınlandı.

Aklımın Darağacı isimli son kitabınızdan kısaca bahseder misiniz?

2016 yılı haziran ayında çıkmış bir kitaptır. Genetik alzheimer rahatsızlığı üzerine yazılmış psikolojik bir kitaptır. Kitabın içerisinde terk edilen bir kadının aslında başka bir kadın tarafından aldatıldığını göreceksiniz. O kitapta hiç yapılmamış bir şey yapıldı. Ben bu kitabı bir kadın olarak, bir kadın ağzıyla birinci ağızdan yazdım. 

Yazar R.Serkan Bozkuş'un okuduğu yazarları merak ediyoruz.
Ben Charles Bukowski manyağı bir adamım. Benim Tanrım Bukowski. Yeraltı edebiyatında, Türk yazarlardan Hakan Günday, Ayşe Kulin okuyor, seviyorum. Benim tarzımda idolümde Bukowski. Belki yerli bir Bukowski çıkartabilirim.

Yazar R.Serkan Bozkuş olarak mutlaka gerçekleştiremediğiniz hayalleriniz, düşleriniz vardır. 
Hayatımda 3 hayalim vardı. Öğretmenlik yapmak ve yazar olmak bunları gerçekleştirdim, çok mutluyum. Üçüncü hayalimse bir tekne alıp dünya turuna çıkmak. Üçüncü hayalim için çok erken, zamanı geldiğinde umarım oda olacak.

Yazma hayali olan okuyucularınıza tavsiyeleriniz nelerdir?
Bol bol okumalılar, bol bol sayısal düşünmeliler. Mesele bir şeyi yaşayıp yazmak ya da hissedip yazmak değil. Mesele gözlemleyip, kabullenip empati kurarak yazabilmekti. Mesele gerçekten hissettiğin ve o acıyı yaşamadan gördüğün zaman yazabilmektir. Eğer yeni bir bakış açısı kattıklarını düşünüyorlarsa yazsınlar. Ama bakış açısı yoksa lütfen yazmasınlar.

Okuyorum.org okuyucuları için sorularımıza verdiğiniz cevaplar için teşekkür ederiz.
Okuyorum.org okuyucularına kocaman sevgilerimi ve selamlarımı iletiyorum. Keyifli okumalar diliyorum. Gruplar oluşsun. Gerçekten yazarların gruplara, gruplarında yeni insanlar katmaya ihtiyaçları var. Her zaman söylediğim bir şey var. Çok klişe laftır ve ben çok severim. Kesinlikle birlikten güç, kuvvet doğuyor. Grup olmak, bir olmak, çok güzel bir şey devam edin, dilerim çok güzel yerlere gelirsiniz.
Yazar R.Serkan Bozkuş Hakkında
1986 yılında Niğde'nin Bağlama Kasabasında dünyaya geldi, ilk ve orta öğrenimini İstanbul'da tamamlayan R. Serak Bozkuş, eğitim hayatına devam ediyor.
Eserleri; Yalnızlığa Çikolata, Adı Bende Saklı, Aklımın Darağacı

Türkiye'de Tarihi Roman Alanında Büyük Eksiklik Var

t
Yazar Bekir Manav, Türkiye’de tarihi roman açısından büyük bir eksikliğin olduğunu fark ettiklerini belirterek "Tarihi kişiliklerimizin tanıtılması, atalarımızın bilinmesi açısından tarih romanlarına yöneldik" dedi.
Yazar Bekir ManavKayı romanlarıyla adını duyuran ünlü yazar Bekir Manav, Okuyorum.org'un sorularını yanıtladı. Yazar Manav ile Elazığ Kitap Fuarı'nda gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.


Merhaba hocam, Bekir Manav kimdir, okuyorum.org okurlarına kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Yaklaşık 6 yıldır yayıncılık sektöründeyim ve roman yazarıyım. Edebiyat aşığı bir insanım.Tarihçi bir kimliğimin olmadığını gururla söyleyebilirim. Roman, kitap yazmayı çok seviyorum. Romanlarımı yazdıktan sonra bir eksiklik olarak tarihi romanların memleketimizde ihtiyaç olduğunu hissettim. Ve bu neticede tarih romanları yazmaya başladım. Bu yönde hizmet vermeye çalışıyoruz. Tarih çizgisinde, eserler çıkarmaya çalışıyoruz. 
Yazmaya ne zaman başladınız ?
1998 yılında ilk eserimi bitirdim. Maddi imkansızlıklar, o dönemde bilgisayar ortamının olmaması, yayıncılığın bazı tekellerde olması gibi nedenlerle yirmi sene bekledim. İlk kitabımı yayınlamak yirmi sene sonunda nasip oldu.

Sizi tarih romanı yazmaya yönlendiren sebepler nelerdir?
İkinci kitabım Ölme Babam isminde duygusal, post modern bir romandı. Bu duygusal romanın akabinde çok güzel dönüşler oldu.
Kitabım  duygusal olduğu için insanlar "Hocam sizin kitabınızı okuduk ama üzüldük, duygulandık" dediler. İşin açıkçası bunun neticesinde insanlara bir şey katmadığını gördüm. Sadece edebi bir lezzet ve kurgu vardı. Ben tarihi seven bir insanım ama tarihi roman yazmaya cesaretim olmamıştı. Tarihçi arkadaşlarımızla birleştik. Neler yapabiliriz diye tartışmalarda bulunduk. Bunun neticesinde tarihi romanları araştırdık. Türkiye’de tarihi roman açısından büyük bir eksikliğin olduğunu fark ettik ve bu anlamda tarihi kişiliklerimizin tanıtılması, ecdadımızın, atalarımızın bilinmesi, hem kendimizin tanıması hemde yeni neslin öğrenmesi açısından tarih romanlarına yönlenmiş bulunmaktayız, çokta mutluyuz.

Sultan Alaaddin isimli son kitabınız PERGOLE YAYINLARI tarafından yayımlandı. Kitabınızdan kısaca bahseder misiniz?

Alaaddin Keykubad müthiş bir insan, o bizim ecdadımız. Sultan Alaaddin Keykubad Selçuklu'ya en parlak dönemini yaşatan hükümdar olmasının yanı sıra çok farklı özelliklere sahip. Tarih müfredatında geçmeyen ve tanınmamayı hak etmeyen bir insan olduğunu düşünerek araştırma kitabım Sultan Alaaddin'i yayınladık. Kitabımızın bir özelliği de Ertuğrul Gazi ile karşılaşmasını anlatmasıdır. Eksikliğini gördüğümüz için 19 kaynaktan Alaaddin Keykubad'ı tanıyacağımız şekilde araştırma, inceleme kategorisinde bir kitap yayınladık.

Yazar Bekir Manav'ın okuduğu yazarları, kitapları merak ediyoruz.
Dünya klasiklerinin tamamını okudum diyebilirim. Çok fazla yazarın eserlerini okuyorum. Yavuz Bahadıroğlu hocamız benim çok sevdiğim, hem tarihçi kişiliğiyle hemde yazılarındaki betimlemeleriyle, tasvirleriyle beğendiğim, takip ettiğim tarihçi bir yazar. Onun kitaplarını okuyorum. Dünya klasiklerinin yanı sıra siyasi kitaplarda okuyorum.
Yazma hayali olan okuyucularınıza tavsiyeleriniz nelerdir?
Genç neslimize başlangıç olarak özellikle klasiklerden başlamasını  öneriyorum. Çünkü bir Tolstoy, Dostoyevski, Balzac, Puşkin gibi insanlar gerçek edebiyatçılardır. Bizim Türk edebiyatımızda çok güçlüdür. Ukrayna ve Rus edebiyatlarında çalışma yapan birisi olarak söylüyorum; klasik eserler insanı geliştirmenin yanı sıra edebi lezzeti tatmin edici kitaplardır. Klasikler ve dünya edebiyatında hiçbir zaman vazgeçilmemesi gerektiği düşüncesindeyim.

Yazar Bekir Manav olarak mutlaka gerçekleştiremediğiniz hayalleriniz, düşleriniz vardır. Hayattan beklentileriniz nelerdir?
Allah bana her hayalimi gerçekleştirmeyi nasip etti. Yeter ki hayalimiz belli bir çizgide olsun, Allah'tan istemesini bilelim. Onun dışında insanın gerçekleştiremeyeceği bir hayali yoktur. Hepsini Rabbim bize nasip etti  Elhamdulillah.

Okuyorum.org okuyucuları için sorularımıza verdiğiniz cevaplar için teşekkür ederiz.
Bende bu söyleşi için size çok teşekkür ederim.
Bekir Manav Kimdir ?
(1981)-Eğirdir doğumlu yazar, 28 Şubat döneminde İmam Hatip Lisesinde öğrenim gördüğü yıllarda yazdığı roman denemeleri bölümler halinde bazı vakıf ve dernek yayınlarında ve dönemin edebiyat dergilerinde yayınlandı. 
Güçlü teşbih ve betimlemeleriyle romanlarında post modern bir dil kullanan yazar, tesadüf eseri bir şiirinin Gagauzca çevirisiyle tanıdığı Ukrayna Milli Şairi Taras Şevçenko’yu tanımak adına 2009 yılında Ukrayna Harkov Karazin ve Skovoroda Milli Pedagoji Üniversitesinde Ukrayna edebiyatı üzerine araştırmalar yaptı. Çok sayıda tarihi değerleri olan osmanlıca eserlerin tekrar yayınlanmasında öncülük yapmıştır. Üçü çocuk kitabı, üçü araştırma, altısı roman olmak üzere 12 adet yayınlanmış kitabı vardır. 55 adet roman, 12 araştırma kitabının edebiyata kazandırılmasında kurgu ve editasyonunu yapmıştır. 2013 yılında yaşadığı İsveç’ten Türkiye’ye dönen yazar, 2007 yılında TRFlora genel başkanlığını yapmıştır. Orta çağ ve 18.yüzyıl eserlerini kapsayan arşiv çalışması vardır. Unutulan vesika ve kaynakları günümüze kazandırmaya çalışan gönüllü ekipte yer alan yazar Pergole Yayın grubunu kurmuş ve aynı kurumda yazarlığına devam etmektedir.