The Most/Recent Articles

çocuk kitapları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çocuk kitapları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Momo Kitap Yorumu Michael Ende

Çocuk edebiyatında iz bırakmış, öne çıkmış, kültleşmiş her eser için sorulan ve cevabı verilmekte zorlanan bir soru vardır; Bu hikaye çocuklar için midir, yoksa yetişkinler için mi? Örnek mi; Klasiklerden Küçük Prens, Alice Harikalar Diyarında, modernlerden Yüzüklerin Efendisi ve Harry Potter.
Momo  Michael Ende
Tuhaf Dergisinin Nisan ayının konusu da “Küçük Prens” ve derginin ilgili sayfalarında sorulan temel soru da bu, “Küçük Prens” bir çocuk kitabı mıdır, yetişkin kitabı mı? İçinde yer aldığım Kitap Ağacı Ailesinin, Nisan ayı kategorisi çocuk kitaplarıydı ve yapılan oylama sonucunda “Momo” Nisan ayının kitabı seçildi. Yetişkin bir okur grubunun, aylık okuma listesine bir çocuk kitabı eklemesi biraz garip gelebilir. Oysa biraz detaylı düşününce, bir yetişkin bile olsanız çocuk kitaplarının hiçbirimize uzak edebi eserler olmadığını kolaylıkla görebilirsiniz. Aslında okul öncesi ve ilkokul çağında çocuğu olan her bireyin çocuk kitaplarına aşina olması gerekir. Her çocuğa ait ufak da olsa bir kitaplık oluşturmak, çocuğa kitap okuma alışkanlığı yaratmak adına önemli bir adım. Çocuk kitapları için elbette ilk akla gelenler klasikler. İnsanlar çocukları için, ilk olarak Pamuk Prenses ve Kırmızı Başlıklı Kız ile başlayan, Jules Verne, Ömer Seyfettin, Charles Dickens’ın kitapları ile devam eden bir seriyi takip ediyorlar. Oysa çocuk edebiyatı da, yetişkin edebiyatı gibi oldukça dinamik ve sürekli yeni yayınlar piyasaya çıkıyor. Artık belirli başlı tüm yayınevlerinin çocuk edebiyatı kategorisi mevcut. Bu konuda başlı başına uzmanlaşan yayınevleri de var; Günışığı Yayınları, Can Yayınları, Doğan ve Egmont Yayınları, 1001 Çiçek Yayınları, Epsilon Yayınları ve Yapı Kredi Yayınları ilk dikkatimi çekenler. Son dönemde benim çocuklarımın daha çok ilgisini çekenler ise Saftirik benzeri yarı çizgi yarı metin, sayfalarının dinamik kullanıldığı kitaplar. Bu örneğe baktığımızda, Michael Ende’nin “Momo” isimli romanı ara ara çizim barındırsa da, bir yetişkin kitabı formatında. Yaklaşık 300 sayfalık hikâye, kalınlığı ile çocukları biraz ürkütmekte. Ancak kapak tasarımının etkisi konusunda karar vermekte zorlandım. Çünkü bana, yetişkin algısına daha uyumlu bir kapak gibi görünse de kızım da kapaktan etkilendi. 
“Momo” küçük bir sokak kızının hikâyesini içeriyor. Kızın kökeni ve nereden geldiği hakkında bir bilgimiz yok. Sokak çocuğu olması ise mağdur olduğu anlamına gelmiyor. Hayatından şikâyeti olan bir çocuk değil. Zaten yerleştiği bir antik tiyatro harabesinde, yakın mahallenin insanları ona yeterince destek veriyorlar. Harabelerin arasında küçük bir oda düzenleniyor ve düzenli olarak yemek gönderiliyor. Momo da bu iyilikleri karşılıksız bırakmıyor. Mahallenin çocukları, Momo’nun yanında bulunmaktan ve onunla oyun oynamaktan keyif alıyorlar. Yetişkinleri ise onunla teselli buluyor ve sorunlarına onunla birlikte çözüm üretiyorlar. Momo’nun tek bir yeteneği var. Karşısındaki insanı sabırla ve yeterince dinlemesi. Sırf bu dinleme ile karşındaki insanların huzur bulmalarına, mantıklı düşünebilmelerine ve yaratıcı olabilmelerine yardım ediyor. Hikâye, güzel bir gecekondu dayanışması ile devam ederken, kentte yaşanan bir gelişme tüm düzeni altüst etmeye başlıyor. Kent gittikçe büyüyor ve insanların günlük yaşamlarında daha az boş zamanları olmaya başlıyor. Ve Momo bu gelişmelerin arkasında Duman Adamların ve onların bağlı olduğu Zaman Tasarruf Şirketinin bulunduğun fark etmesi ile hikâye farklılaşıyor. 
“Momo” aslen bir modern zaman eleştirisi. Ancak modern yaşamın insanların yaşam tarzlarını değiştirmesini, bir masal formu ile anlatmaya çalışması romanı oldukça farklılaştırmış. Giderek boş zamanı azalan insanlar mevzusunu, orijinal bir kurgunun içine yerleştirerek anlatmaya çalışıyor. Zamanının merkezi olan Hiçbir Yerde Evi ve onun yönetici Hora Usta çocukların hayal dünyasına hitap etme konusunda oldukça iyi kurgulanmış masal ögeleri. 
Zaman Tasarruf Şirketinin faaliyeti öncesinde sokaklarda oynayan çocukların, ardından yetişkinlerin iş vakitlerine tehdit oluşturmaları nedeni ile çocuk depolarına gönderilmeleri ise aslında modern zamanın eğitim sistemine bir eleştiri. Okullar çocukların eğitilmesi için oluşturulmuş merkezler mi, yoksa kentlerde ve yetişkin insanların arasında ayak bağı olmasın diye tasarlanmış toplama kampları mı? Belki de, hayal güçleri yetişkin olmalarını engelleyen çocukları en kısa ve verimli yoldan yetişkin yapmak için kurulan hayal gücünü yok etme merkezleridir. Michael Ende romanı ile bize esas olarak şu soruyu sorduğunu düşünüyorum; Kapitalizm insanın emeğini mi yoksa zamanını mı sömürüyor? Bence Ende’nin, romanda verdiği cevap ikincisi. Çünkü kapitalizmde sömüren kişiler bile zamansızlıktan dert yanıyorlar, çocukları ile yeterince ilgilenemiyorlar ve hatta kazandıkları paraları harcayabilecekleri zaman bulamıyorlar. Ancak Ende’nin romanında dikkatimi çeken bir nokta daha oldu. Momo’nun arkadaşı, hikâye anlatıcısı Gigi’nin anlattığı bir hikâyede, dünyayı kendi görüşleri doğrultusunda değiştirmek isteyen acımazsız zalim Despot Marksentius Kommunus’dan bahsediliyor. “Marks”, “Kommunus” ve “dünyayı değiştirmek” ifadeleri bir araya gelince insanın aklına tek bir insan geliyor; Karl Marks. Açıkçası bu hikâye parçasındaki tüm unsurlar bu isme işaret ediyor. Dünyayı değiştirmek isterken başka bir dünya kuran ama ne hikmetse kurduğu dünya eskisinden farklı olmayan bir karakter tarif edilmiş. Karl Marks’ın önerdiği yeni dünyanın başarısız olduğu iddia edilebilir ama en azından bir fikir adamı olarak despot ve zalim olarak tanımlanması oldukça ilginç. Bir çocuk kitabında bu tip bir benzetmenin ve hikayeleştirmenin yer alması da bir o kadar ilginç. Ama bu Ende’nin, izm’lerle arası olmayan hümanist bir yanı olduğunu da gösteriyor olabilir. Çünkü hikâyenin içeriğinden, toplumsal sistemlerdeki otoriter yapılarla sorunları olduğunu çıkarmak mümkün. “Momo” bir çocuk kitabı mı, yoksa yetişkin kitabı mıdır, sorusuna benim verebileceğim yanıt, yetişkinler tarafından çocuklarına okunması gereken bir kitap olduğudur. Bu şekilde her iki yaşam çağına da seslenecektir.
Momo
Michael Ende
Pegasus Yayınları
304 Sayfa
Sinan Tütüncüler

Üç Bacaklı Sandalye Kitap Yorumu İsmet Aci

Eğitimci Yazar İsmet Aci'nin kaleme aldığı Üç Bacaklı Sandalye kitabı sekiz ile on dört yaş grubu çocuklara hitap eden öğretici bir hikaye kitabı. 
Üç Bacaklı Sandalye İsmet Aci
Hikaye bir adamın çok değer verdiği üç bacaklı sandalyenin kaybolmasıyla başlıyor. Adam sandalyeyi bulmak için günlerce çaba gösterirken çocuklar sandalyeyi bulur ve saklar. Üç çocuğun nehirden üç bacaklı bir sandalye bulup saklamasıyla gelişen olaylar ve sonuçta verilen mesajların çocuğunuzun gelişimine olumlu katkı sağlayacağını düşünüyorum. Çocuklarınıza okutabileceğiniz mükemmel eseri mutlaka tavsiye ediyoruz. 
KİTAP TANITIMINDAN
Burası, çok eski tarihlerde kurulmuş, küçük bir şehirdi. Her tarafı yemyeşil ormanlarla kaplıydı. Bahçelerinde çeşit çeşit meyve ağaçları vardı. Fırsat bulanlar, buralarda piknik yaparlardı. Yemekler hazır oluncaya kadar, çocuklar meyve ağaçlarının altında oyunlarını oynardı. Atlarlar, zıplarlar, yarışırlardı. 
Eli çabuk olup sofrasını erken hazırlayanlar, çayını da erken demler, yan komşularına ikramda bulunurlardı. Gün böyle şenlik havası içinde geçerdi. Fakat bir gün şehirden üç çocuğun nehirden üç bacaklı bir sandalye bulmasıyla herşey sonsuza kadar değişecekti...?
Üç Bacaklı Sandalye
İsmet Aci
Pamiray Yayınları
71 Sayfa 
Puan 
★★★★★ 
Yorumlayan İsrafil BARAN

İsmet Aci: Çocuk Kitabını En İyi Ben Yazarım

Eğitimci Yazar İsmet Aci, işin mutfağında yetişen birisi olarak çocuk kitaplarını en iyi kendisinin yazdığını söyledi.
Yazar İsmet Aci
Her Yaşam Bir Öyküdür, Mahallenin Çocukları, Ormandaki Kulübe, Bizim Masallarımız, Mutlu Köy Çocukları, Adsız Sokak Çocukları, Ben de Çocuktum, Sabıkalı Üç Bacaklı Sandalye, Masal Sokağı, Ustanın Çocukları, Yasaklı Tepe kitaplarının Yazarı Eğitimci İsmet Aci, Okuyorum.org'un sorularını yanıtladı.Elazığ Kitap Fuarında Eğitimci Yazar Aci ile gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.

Elazığ Kitap Fuarına hoş geldiniz hocam, İsmet Aci kimdir, okuyorum.org okurlarına kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
1956 Artvin Şavşat doğumluyum.Aslında sınıf öğretmeniyim. 1975 yılında öğretmen okulundan mezun oldum. Türkiye'nin çeşitli yerlerinde öğretmenlik yaptıktan sonra 1989'da İstanbul'a döndüm. Burada üç sene öğretmenlik, arkasından 25 yıl idarecilik yaptım. 2014'de emekli oldum.



İlk eserinizi yazmaya ne zaman başladınız ?
Hem öğretmen okulunda hem öğretmen olduğum yıllarda kısa kısa öyküler, denemeler, şiirler yazmaya devam ettim. Öykü, kitap, roman yazmaya birden bire başlamadım. Geçmişi var bu işin. İlk kitabı güneydoğuda öğretmenlik yaparken o bölgeyi konu alan Her Yaşam Bir Öyküdür adıyla 2010'da yayınlandı. Şu an bu romanımın üçüncü baskısı yayınlanıyor. Daha sonraki 2013 yılında Sabıkalı adında bir romanım yayınlandı. Sabıkalı romanım yayımlandığında, kitap yazarlarıyla tanıştığımda bende bu işi en iyi yapabileceğime inandım. Çocuk kitabını mutfağında yetişen biri olarak en iyi ben yazarım. Bizim temelimizde çocuk edebiyatı zaten vardı. Öğretmen okullarında çocuk edebiyatı diye bir bölüm vardı, biz onuda gördük. Çocuk kitaplarının ilkini Mutlu Köy Çocukları diye yazınca kitap çok çabuk tükenip bir, iki, üç, dördüncü baskıya geçince bu alanda devam edeyim diye düşündüm. Çocuk kitaplarına devam ettim.

Son yayınlanan kitabınızdan biraz bahseder misiniz?Son yayınlanan kitabım Salıncağımın İpini Bulutlara Astım adıyla yayımlandı. Ben ilkokul çocuklarına birinci sınıftan başlayınca, benimle birlikte çocuklarda büyüdü. Ortaokula geçti, liseye geçecekler. Doğal olarak onların kitap olarak İsmet Aci'dan bekledikleri var. Onlara da ben buradayım demek için kitabımın hem sayfasını çoğaltarak hem de konularını değiştirerek ortaokul son ve liselere yöneliktir son kitabım.
İsmet Aci kitapÇocuklara okuma alışkanlığının kazandırılması için ailelere tavsiyeleriniz nelerdir ?
Çocuk kitapları yazarı olarak bir şeyi mutlaka söylemem lazım. Alan boş bir alandı. Yani Türkiye'de okuyucular bir ikinci sınıftaki basit kitaplardan birden kalın romanlara geçiyordu bu ara boş kalmıştı. Sistem bu aranın boşluğunu fark etti. Piyasaya yüzlerce, binlerce çocuk kitabı çıktı. Bu kitaplara bir öğretmen gözüyle göz attığımda kırmızı kağıtlar içerisinde verilen şeker gibi bir görüntü oluşuyor. Burada büyüklere ve öğretmenlere büyük görev düşüyor. Alınan kitaplara özellikle dikkat etmek gerekiyor. İçinde ne yazıyor, bu kitabı benim çocuğum okuduğunda ne öğrenebilir, çocuğa katkısı nedir.
Şimdi okuma alışkanlığını kazandırmak için bunlara çok dikkat edeceğiz. Kelime dağarcığı bu kitabı okuyup anlamaya yeter mi. Yoksa sadece kapak güzeldir, cilt güzeldir, boyası, üstünde ki resim güzeldir buna göre de bu kitabı çocuğa alalım çocuklara okuma zevki vermekten ziyade okuma nefreti verir. Okuma alışkanlığını kazandırmanın da bir yaşı var zaten. On dördüncü yaşta okuma alışkanlığı biter.Oraya kadar ya kazanılmıştır, ya kazanılmamıştır. Lisede okuma alışkanlığı olmaz. Vardır ya da yoktur ama işte ilkokul birden başlamak üzere daha çocuk beşikteyken okuma alışkanlığına gidecek bir yol vardır. Burada da anne babaya düşen görevler vardır.

Sizi yazmaya yönlendiren sebep mesleğiniz miydi ?
Bir sınıf öğretmeni olarak sınıfta anlattıklarımın orada kalmamasını istedim. Yani ülkemin genelinde ki çocuklarıma dağılması, oralarda da okunmasını istedim. İstanbul'da yaşıyorum. Orada bir sınıfta otuz kırk çocuğun aldığı bilgi değil ben artık Kars'a, Edirne'ye, Antalya'ya, Hatay'a, Sinop'a, Bursa'ya aklına gelen Türkiye'nin illerinde ki tüm çocuklara ulaşmak istiyordum. Yönelten en doğru sebep şudur. Bir öğretmen olarak sorumlu olmaktır. Yani kendini bu ülkenin çocuklarına karşı sorumlu hissetmektir. Onun içinde bu çorbada benimde tuzum olsun diye çocuk kitaplarını yazmaya yöneldim. Çocuklar beni de kitaplarımı da seviyorlar. Aldığım dönüşlerle bunu farkına vardım, çok mutlu oldum. Doğru bir iş yaptığımın farkına vardım. Allah nasip ederse bu alanda devam etmek istiyorum. Kendimi bir romancı, bir öykücü olarak tanıtmak isterken çocuklara karşı olan sorumluluğumdan dolayı şu anda beni çocuk edebiyatı alanlarında söyleşilere davet ediyorlar. Ben artık çocuk dünyasının içine girdim. 

Okuyorum.org olarak sorularımıza verdiğiniz cevaplar için teşekkür ederiz.

Tüm Okuyorum.org okurlarına ve seyircilerine yürekten teşekkür ediyorum. Beni İsmet Aci Facebook sayfalarından ulaşabilirler. Sayfalarımda kısa öykülerimi paylaşırım altına da "Bunlar tadımlıktır" diye yazıyorum. Sevgilerimi yolluyorum. Hoşçakalın...

Yeni Çıkan Çocuk Kitapları 2017

Bu hafta yeni çıkan çocuk kitapları kategorisindeki yeni eserleri okuyorum.org olarak sizlere kısaca tanıtmak istiyoruz.
1. Benim Atım Farklı- Esin Bacacı Taner
Yaren ve ailesinin kocaman bir at eğitim çiftliği vardır. Burada çeşit çeşit atların bakımını yapar, onları engelli koşular için hazırlar. Bir ilkbahar günü bembeyaz bir at eğitilmek üzere çiftliğe getirilir. Diğer atların aksine bu at birazcık huysuz ve çokça hareketlidir. Onu eğitmeyi bir türlü başaramazlar. 

Yaren ise beyaz atın farklı olduğunu düşünür ve onun ilgisini çekmeyi başarır. Acaba Yaren bu atın eğitilmesine yardım edebilecek midir? "Benim Atım Farklı" her bireyin farklı olduğunu ve ona ulaşmak için farklı yöntemlerin izlenmesi gerektiğii anlatan; edebiyatın, sanatın bireylerin hayatındaki yerini vurgulayan sevimli çizimleriyle keyifli bir öykü
2. Beni Takip Et Çiftlikte - Ömer Canbir
Minik parmaklarınla yepyeni bir keşfe hazır mısın? Her sayfadaki yolu takip et, resimlere bakarak soruları cevapla. Çocuğunuz bu harika resimlerle dolu eğlenceli kitaba bayılacak. 
Motor becerilerini ve yön algısını geliştirme, Eşleştirme ve sayma becerisi, Basit metin ve yönlendirmelerle hızlı öğrenme..


3. Akılalmaz Deneyler -Nick Arnold
İçinizde hiç deney yapmak için dayanılmaz bir istek duydunuz mu? Bu deney kitabının içerisinde bir sürü gürültülü, ıslak, çılgın deney var. Size garanti ediyoruz, arkadaşlarınız ve öğretmenleriniz deliye dönecek! Merak ettiniz mi? 
• Acaba hangi garip bilim adamları deney uğruna böcek yedi? 
• Çalışmadan nasıl para kazanabilirsiniz? 

• Değişik ve iğrenç yemek tariflerini nereden bulabilirsiniz?

4. Bir Şeftali Bin Şeftali- Samed Behrengi
İranlı yazar. İran’ın Tebriz şehrinde doğdu. Hikaye yazarlığının yanında halk masalları derlemeleride vardır. Azeri Türk’ü yazar birçok Farsçadan ve İngilizceden çeviride yapmıştır. Hayata ilkokul öğretmenliği yaparak başladı. Daha sonra orta ve lise dengi okullarda öğretmenlik hayatına devam etti. 
Yazar ve çevirmenlik onun ikinci işi oldu. Henüz 29 yaşındayken bir kaza sonucu hayata veda etti. Yaşadığı dönem İran’ın Şah rejimi olduğu için ölümü üzerinde çok fazla şüpheler vardı. Ölümünden sonra ülkemizde dahil olmak üzere bütün Orta Doğu’da haklı bir üne kavuştu…

5. Çarpıcı Elektrik - Nick Arnold

Yılan balıkları nasıl elektrik üretir? 
Elektrik kalbinizin atmasını nasıl sağlar? 
Kendi göz kürelerine elektrik şoku uygulayarak deney yapan bilim adamı kimdir? 
Mıknatısların kuşların uçuşuna nasıl yardımcı olduğunu biliyor musunuz?


6. Deli Dumrul - Samed Behrengi
İranlı yazar. İran’ın Tebriz şehrinde doğdu. Hikaye yazarlığının yanında halk masalları derlemeleride vardır. Azeri Türk’ü yazar birçok Farsçadan ve İngilizceden çeviride yapmıştır. 
Hayata ilkokul öğretmenliği yaparak başladı. Daha sonra orta ve lise dengi okullarda öğretmenlik hayatına devam etti. Yazar ve çevirmenlik onun ikinci işi oldu. Henüz 29 yaşındayken bir kaza sonucu hayata veda etti.
Yaşadığı dönem İran’ın Şah rejimi olduğu için ölümü üzerinde çok fazla şüpheler vardı. Ölümünden sonra ülkemizde dahil olmak üzere bütün Orta Doğu’da haklı bir üne kavuştu…

7. Dünyamızı Kurtaralım - Nehir Okur
Korkar mısın ölmekten? Korkmak ne çare, biz ondan kaçmaya çalıştıkça her gün ona doğru koşuyormuşuz aslında. benim yanımda. 
Onu sadece ben görüyorum, diyorumm var diyorumİnsanlara anlatıyorum, benim dünya iyisi bir kocam var, diyorum. 
Aslında o öldü ama yine de benim yanımda. Onu sadece ben görüyorum, diyorum.

8. Evliya Çelebi Hac Yolunda - Medine - Kadriye Bayraktar
Dünyanın birçok yerini gezip gören Evliya Çelebi, padişahın emanetleriyle mübarek topraklara doğru yola çıkıyor. Bu yolculukta kendisine dostu Sâilî Çelebi ve hizmetlisi Kâzım Efendi eşlik ediyor. 
Hac kafilesi, Medine’ye varana kadar yağmur, fırtına, soğuk, çöl fareleri ve eşkıyalar gibi birçok zorlukla karşılaşıyor. Yüce Allah’ın yardımıyla tüm zorlukların üstesinden gelen Evliya Çelebi, Peygamber şehri Medine’yi dostlarına anlatmanın mutluluğunu yaşıyor. 
Evliya Çelebi’nin heyecan dolu bu kutlu yolculuğunda siz de yerinizi alın. Çocuklarınıza ve sizlere iyi okumalar dileriz.