Çocuk edebiyatında iz bırakmış, öne çıkmış, kültleşmiş her
eser için sorulan ve cevabı verilmekte zorlanan bir soru vardır; Bu hikaye
çocuklar için midir, yoksa yetişkinler için mi? Örnek mi; Klasiklerden Küçük
Prens, Alice Harikalar Diyarında, modernlerden Yüzüklerin Efendisi ve Harry
Potter.

Tuhaf Dergisinin Nisan ayının konusu da “Küçük Prens” ve
derginin ilgili sayfalarında sorulan temel soru da bu, “Küçük Prens” bir çocuk
kitabı mıdır, yetişkin kitabı mı? İçinde yer aldığım Kitap Ağacı Ailesinin, Nisan ayı
kategorisi çocuk kitaplarıydı ve yapılan oylama sonucunda “Momo” Nisan ayının
kitabı seçildi. Yetişkin bir okur grubunun, aylık okuma listesine bir çocuk
kitabı eklemesi biraz garip gelebilir. Oysa biraz detaylı düşününce, bir
yetişkin bile olsanız çocuk kitaplarının hiçbirimize uzak edebi eserler
olmadığını kolaylıkla görebilirsiniz. Aslında okul öncesi ve ilkokul çağında çocuğu olan her
bireyin çocuk kitaplarına aşina olması gerekir. Her çocuğa ait ufak da olsa bir
kitaplık oluşturmak, çocuğa kitap okuma alışkanlığı yaratmak adına önemli bir
adım. Çocuk kitapları için elbette ilk akla gelenler klasikler. İnsanlar
çocukları için, ilk olarak Pamuk Prenses ve Kırmızı Başlıklı Kız ile başlayan,
Jules Verne, Ömer Seyfettin, Charles Dickens’ın kitapları ile devam eden bir
seriyi takip ediyorlar. Oysa çocuk edebiyatı da, yetişkin edebiyatı gibi
oldukça dinamik ve sürekli yeni yayınlar piyasaya çıkıyor. Artık belirli başlı
tüm yayınevlerinin çocuk edebiyatı kategorisi mevcut. Bu konuda başlı başına
uzmanlaşan yayınevleri de var; Günışığı Yayınları, Can Yayınları, Doğan ve
Egmont Yayınları, 1001 Çiçek Yayınları, Epsilon Yayınları ve Yapı Kredi
Yayınları ilk dikkatimi çekenler. Son dönemde benim çocuklarımın daha çok ilgisini çekenler
ise Saftirik benzeri yarı çizgi yarı metin, sayfalarının dinamik kullanıldığı
kitaplar. Bu örneğe baktığımızda, Michael Ende’nin “Momo” isimli romanı ara ara
çizim barındırsa da, bir yetişkin kitabı formatında. Yaklaşık 300 sayfalık
hikâye, kalınlığı ile çocukları biraz ürkütmekte. Ancak kapak tasarımının
etkisi konusunda karar vermekte zorlandım. Çünkü bana, yetişkin algısına daha
uyumlu bir kapak gibi görünse de kızım da kapaktan etkilendi.
“Momo” küçük bir sokak kızının hikâyesini içeriyor. Kızın
kökeni ve nereden geldiği hakkında bir bilgimiz yok. Sokak çocuğu olması ise
mağdur olduğu anlamına gelmiyor. Hayatından şikâyeti olan bir çocuk değil.
Zaten yerleştiği bir antik tiyatro harabesinde, yakın mahallenin insanları ona
yeterince destek veriyorlar. Harabelerin arasında küçük bir oda düzenleniyor ve
düzenli olarak yemek gönderiliyor. Momo da bu iyilikleri karşılıksız
bırakmıyor. Mahallenin çocukları, Momo’nun yanında bulunmaktan ve onunla oyun
oynamaktan keyif alıyorlar. Yetişkinleri ise onunla teselli buluyor ve
sorunlarına onunla birlikte çözüm üretiyorlar. Momo’nun tek bir yeteneği var.
Karşısındaki insanı sabırla ve yeterince dinlemesi. Sırf bu dinleme ile
karşındaki insanların huzur bulmalarına, mantıklı düşünebilmelerine ve yaratıcı
olabilmelerine yardım ediyor. Hikâye, güzel bir gecekondu dayanışması ile devam ederken,
kentte yaşanan bir gelişme tüm düzeni altüst etmeye başlıyor. Kent gittikçe
büyüyor ve insanların günlük yaşamlarında daha az boş zamanları olmaya başlıyor.
Ve Momo bu gelişmelerin arkasında Duman Adamların ve onların bağlı olduğu Zaman
Tasarruf Şirketinin bulunduğun fark etmesi ile hikâye farklılaşıyor.
“Momo” aslen bir modern zaman eleştirisi. Ancak modern yaşamın insanların yaşam tarzlarını değiştirmesini, bir masal formu ile anlatmaya çalışması romanı oldukça farklılaştırmış. Giderek boş zamanı azalan insanlar mevzusunu, orijinal bir kurgunun içine yerleştirerek anlatmaya çalışıyor. Zamanının merkezi olan Hiçbir Yerde Evi ve onun yönetici Hora Usta çocukların hayal dünyasına hitap etme konusunda oldukça iyi kurgulanmış masal ögeleri.
“Momo” aslen bir modern zaman eleştirisi. Ancak modern yaşamın insanların yaşam tarzlarını değiştirmesini, bir masal formu ile anlatmaya çalışması romanı oldukça farklılaştırmış. Giderek boş zamanı azalan insanlar mevzusunu, orijinal bir kurgunun içine yerleştirerek anlatmaya çalışıyor. Zamanının merkezi olan Hiçbir Yerde Evi ve onun yönetici Hora Usta çocukların hayal dünyasına hitap etme konusunda oldukça iyi kurgulanmış masal ögeleri.
Zaman Tasarruf Şirketinin faaliyeti öncesinde sokaklarda
oynayan çocukların, ardından yetişkinlerin iş vakitlerine tehdit oluşturmaları
nedeni ile çocuk depolarına gönderilmeleri ise aslında modern zamanın eğitim
sistemine bir eleştiri. Okullar çocukların eğitilmesi için oluşturulmuş
merkezler mi, yoksa kentlerde ve yetişkin insanların arasında ayak bağı olmasın
diye tasarlanmış toplama kampları mı? Belki de, hayal güçleri yetişkin
olmalarını engelleyen çocukları en kısa ve verimli yoldan yetişkin yapmak için
kurulan hayal gücünü yok etme merkezleridir. Michael Ende romanı ile bize esas olarak şu soruyu sorduğunu
düşünüyorum; Kapitalizm insanın emeğini mi yoksa zamanını mı sömürüyor? Bence
Ende’nin, romanda verdiği cevap ikincisi. Çünkü kapitalizmde sömüren kişiler
bile zamansızlıktan dert yanıyorlar, çocukları ile yeterince ilgilenemiyorlar
ve hatta kazandıkları paraları harcayabilecekleri zaman bulamıyorlar. Ancak Ende’nin romanında dikkatimi çeken bir nokta daha
oldu. Momo’nun arkadaşı, hikâye anlatıcısı Gigi’nin anlattığı bir hikâyede,
dünyayı kendi görüşleri doğrultusunda değiştirmek isteyen acımazsız zalim
Despot Marksentius Kommunus’dan bahsediliyor. “Marks”, “Kommunus” ve “dünyayı
değiştirmek” ifadeleri bir araya gelince insanın aklına tek bir insan geliyor;
Karl Marks. Açıkçası bu hikâye parçasındaki tüm unsurlar bu isme işaret ediyor.
Dünyayı değiştirmek isterken başka bir dünya kuran ama ne hikmetse kurduğu dünya
eskisinden farklı olmayan bir karakter tarif edilmiş. Karl Marks’ın önerdiği
yeni dünyanın başarısız olduğu iddia edilebilir ama en azından bir fikir adamı
olarak despot ve zalim olarak tanımlanması oldukça ilginç. Bir çocuk kitabında
bu tip bir benzetmenin ve hikayeleştirmenin yer alması da bir o kadar ilginç.
Ama bu Ende’nin, izm’lerle arası olmayan hümanist bir yanı olduğunu da
gösteriyor olabilir. Çünkü hikâyenin içeriğinden, toplumsal sistemlerdeki
otoriter yapılarla sorunları olduğunu çıkarmak mümkün. “Momo” bir çocuk kitabı mı, yoksa yetişkin kitabı mıdır,
sorusuna benim verebileceğim yanıt, yetişkinler tarafından çocuklarına okunması
gereken bir kitap olduğudur. Bu şekilde her iki yaşam çağına da seslenecektir.
Momo
Michael Ende
Michael Ende
Pegasus Yayınları
304 Sayfa
Sinan Tütüncüler
Yorum Gönder