Peri Gazozu kitabında Ankara'ya çok uzak olmayan Kırıkkale'nin Keskin ilçesinde 23 yaşında göreve başlamış genç bir hekim olan Ercan Kesal'ın anıları yer alıyor. Yazar hekim olarak görev yaptığı kasabalarda sonu ölümle biten hazin insan hikayelerini anlattığı kitabı okurken yıllar geçmesine rağmen ülkede hiç bir şeyin değişmediğini fark edeceksiniz. Kitapta beni en çok etkileyen bir kıssayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
"Gün ortası, meydandaki adliyenin önünde acayip bir kalabalık.. Tüm kasaba oraya toplanmış sanki. Her zaman kapısının önüne gazoz bıraktığım Merkez Kahve’nin sahibi yaşlı başlı hoş sohbet amca, yanında çırak olarak çalışan, yetim, başka köyden gelme, esmer, uzun yüzlü bir çocuğa, İhsan’a, iki yıldır tecavüz ediyormuş. Çocuğun bu durumu nasıl olduysa fark edilmiş, iş açığa çıkmış. Kahveci, elleri kelepçeli, başı önünde, polislerle birlikte adliyeye doğru hızlı hızlı gitmeye çalışıyordu. Kalabalık hipnotize olmuş gibi onları izliyordu. Birden, akrabamız rahmetli İsmail Abi, söktüğü kaldırım taşını bağırarak kahveciye fırlattı. Başını yana eğmese kafasını parçalayacak iri taş gitti adliyenin yanındaki kahvenin su oluğuna çarptı ve ezdi. Her sabah gazoz dağıtmak için dolaştığım çarşı içinde, çocuk kafamda hiç unutamadığım görüntülerden biridir, ezilmiş su oluğu. Kahveci üç-beş ay sonra, hiçbir şey olmamış gibi işinin başına döndü. Artık bu dünyada yerinin olamayacağını düşündüğüm adam yine çay yapıyor, dağıtıyor, oturanlara laf atıyor, şakalaşıyordu. Ona taş atan İsmail Abi de hiçbir şey olmamış gibi kahvede okey oynamaya devam ediyor, arada sırada kahveciyle laflıyordu. İhsan’ı daha sonra hiç görmedim. İstanbul’a, akrabalarından bir terzinin yanına çırak olarak gittiğini söylediler. Bir daha da o kahvenin önüne gazoz bırakmadım. "
Genç bir hekimin tanık olduğu, yoksul Anadolu insanının intihar, ölüm ve tecavüzle biten olaylarla birlikte sistemi eleştirdiği bu kitabı sıkılmadan "izleyeceğinizi" düşünüyorum.
Yorumlayan İsrafil Baran
Yorum Gönder