Yazarımızın ilk kitabı ve acemilikler çok fazla. Kelime hataları, cümle hataları ve ayırma işaretlerinin yanlışlığıyla dolu.
Baktığınız da bir editörü bile var fakat iyi incelememiş yada önemsenmemiş sanırım. Bunları ilk kitap yazan bir insana acımasız bir eleştiri olsun diye yazmıyorum,tek amacım bir sonraki baskıda aynı hataların tekrarlanmaması için. Tüm bu olumsuzlukların arasında,güzel anlatımıyla yıllar öncesine yolculuk yaptırıyor yazar. Anlatımı sıcak, sevecen ve akıcı. 70,80,90'lı yıllara bir yolculuk aslında. Bir nevi zaman makinesi, içerisine giriyorsunuz ve aklınıza gelmeyen bir çok anı gözünüzde canlanıyor. Şimdiki nesil içinse,o dönemleri anlamak için bir kılavuz niteliğinde bir kitap. O dönemlerin, komşuluklarına değinmiş yazar,samimiyetine,akrabadan daha öte olduğu o zamanlara...
Bu satırları okurken aklıma cocukluk anım geldi;o zamanlar bizim evde TV yok,bir komşuda var bizde çocukluk her Allah'ın günü o evdeyiz. Kadıncağızın iki çocuğu var birde biz ekleniyoruz ev oluyor curcuna. Her gün gittiğimiz yetmezmiş gibi birde ukalaca,izlecegimiz şeyin kavgasını ederdik evin çocuklarıyla. Genelde kazanan biz olurduk kardeşimle çünkü Gülsüm teyze onlar mifasir onlar ne derse o açılır der mevzu kapanırdı. Şimdi aklıma geldikçe hem güler hemde oldukça utanırım bu durumdan. Hala görüştüğümüz de anımsayıp günleriz Gülsüm teyzeyle...
Birde okul yıllarına gidiyorsunuz satırlarda,beslenme çantaları ve onların içeride konulan beslenmelere,neler koyduğumuza. Hiç unutamadığım bir anıdır bende,ilkokul beş yıldı o zamanlar,birinci sınıftan beşinci sınıfa kadar belalı bir kız arkadaşım vardı ve birbirimizi pek sevmezdik. Benim maddi durumum pek iyi değildi ve beslenme olarak götürdüğüm tek yiyecek salçalı ekmekti. Bu kız arkadaşım birinci sınıftan beşinci sınıfa kadar her gün bununla dalga geçip beni oldukça incitmiştir. Beşinci sınıfın sonlarına doğru, nasıl taşdıysam demek ki çıkışta bir yakaladım o plastik beslenme çantamla kafasına vurmuştum. Şimdi düşündüğümde ne cesaret diyorum,ama baya bir sabır göstermişim. Ertesi gün anlı şiş bir şekilde okula geldi ve öğretmen sordu,kızım neyin var? Beni aldı bir korku tabi,ama kız,korkudan mıdır yoksa yapmış olduğu hatanın farkına vardığından mıdır? Sadece düştüm demişti ve bende rahat bir nefes almıştım. Arkadaşım yıllar sonra buradan özür diliyorum. Birde ev telefonlarından bahsetmiş yazar,bununla ilgili unutulmaz bir anım aklıma geldi okurken yine;telefonlar yeni bağlanmış o zamanlar telefon çalsada koşup baksak merakıyla en büyük kavgalarımızı bu nedenle yapardık kardeşimle. Bir telefon çaldı ve ben hemen koştum,daha alo dememe fırsat vermeden karşı taraftaki ses şöyle seslendi" beeem garı urda mı"?(benim karı orda mı) şivenin dibi amcam karısını arıyor, yok efendim dedim ve kapattım. Böyle bir çok anılar gözümde canlandı. Yazım hatalarını görmezden gelirseniz,bir saatin içerisinde sıkılmadan okuyacağınız, keyifli bir kitap. Kitapla ve sevgiyle kalın.
Kasedi Başa Sardır
Mihrap Altıntaş
Karina Yayınevi
Sayfa 140
Puan
★★★
Yorumlayan Hanife Çavdar
Yorumlayan Hanife Çavdar
Yorum Gönder