Yılın 'biten' son romanı ile selamlıyorum sizi Dostlar! İlk kez tanıştığım, kuzeyli bir yazarla tanıştıracağım sizi bugün.
Kendisi Norveçli. Eskiden bir kitabevi varmış ve bol bol okuduğundan olacak, günün birinde kendi romanlarını yazmaya karar vermiş.Dilimize çevrilmiş üç romanı var.Metis yayınlarından çıkan,ince ve akıcı romanlar. Ve fakat dikkatimi çeken bir detay var ki söylemeden geçemeyeceğim: Romanlarındaki her karakterde, kadınlar dahil , fazlasıyla erkek egemen duygular ve bakış açıları hakim. Romanın konusundan önce çok kısaca , Edebiyat ve Felsefe harmanı yapan Bergsoncu Düşünce'den bahsetmek gerekli diye düşünüyorum.Bu yazın görüşüne göre ; Algı , geçmiş ile şimdinin bir birleşimidir.Geçmiş varlığını bellekte sürdürerek ,şimdiye katılır.Okuduğumuz romanlarda iki farklı zaman ve olay örgüsü, okudukça birbirini tamamlıyorsa ve -şimdi- de birleşiyorsa ,bu düşünceye sahip bir algı talep ediyordur yazar...At Çalmaya Gidiyoruz 'da öyle bir roman!
ŞİMDİ....
Kahramanımız Trond, 1998 'de tam 67 yaşındayken, şehirli yaşamından vazgeçerek köpeği Lyra ile küçük bir sınır köyüne yerleşir.Emeklidir ve günübirlik yaşayacaktır.Odun kesecek,rabıtaları onaracak,ormanda gezintiye çıkacak,konuşmak ve dinlemek zorunda kalmaksızın tek başınalığın keyfini sürecektir.Norveç'in ormanlık arazilerinin muhteşem tasvirleri eşliğinde Trond'un radyo dinleyip bol bol Charles Dickens okuduğuna şahit oluruz...Tamamen yüzeyseldir başlangıç.Satırlar aktıkça onun uyuyamadığını , tam 50 yıllık bir iç hesaplaşmaya sahip olduğunu ve en yakın dostunun kendi iç sesi olduğunu öğreniriz. Ve tabii ki meraklanırız...
GEÇMİŞ...
15 Yaşındayken hayatta en çok sevdiği insan olan ,savaş ve Nazi karşıtı babasıyla (ki ismi yok!) Norveç-İsveç sınırında bir köye yaz tatili için gelen Trond, yaşıtı Jon ile arkadaş olur.Jon'un 10 yaşında ikiz kardeşleri vardır ve komşu çiftlikte yaşarlar.Özellikle Jon'un annesi ,İkinci Dünya Savaşı'nda Almanlara karşı birlik olan direnişçilerin içinde aktif rol oynayan biridir.
Bir gece Jon çıkagelir ve Trond'a : 'At çalmaya gidiyoruz' ...der.Yan çiftliklerden biri olan zengin Barkald'ın çiftliğine gidip,atları çalarlar.Soluğu ormanda bir ağacın tepesinde alırlar. Jon'un daldaki kuş yuvasını acımasızca darmadağın etmesiyle ,Trond'un 'sevgili dostum Jon' görüşü yerle bir olmaya başlar.O saniyeden sonra hiç konuşmazlar ve bu gecenin sonrasında çok daha büyük felaketler patlar.Jon'un bile isteye ortalıkta bıraktığı çifteyle ikizlerden biri,diğerini vurur ve öldürür... (Nedenini yazmayacağım !!!...:)))
BİRLEŞME...
Trond yaşamak için geldiği köyde ,günün birinde ikizlerden hayatta kalan, Lars ile karşılaşır.Hiç yabancılık çekmeden anında selamlaşır ve karşılıklı oturarak sohbete başlarlar. Trond, tam 50 yıldır kendine sormaya cesaret edemediği soruları ,özellikle Lars'ı büyüten kendi babası hakkındakileri (!!!???) ,Lars'a sorar...Yine at çalmaya gitmenin vakti gelmiştir zira...
* Ben sevdim. Durağan mekanlar/olaylar çok olsa da romanın akıcı derinliği yavaş yavaş sizi içine alıyor ve gerçek bir travmanın kapılarını açıyor yazar.Her kahramanınkini hemde.Bu arada 'Petterson isteseydi bu romanı dört ciltlik bir seri halinde yazabilirdi' dedim.
* Çevirmen Deniz Canefe'nin tam bir Per Petterson hayranı olduğunu düşünüyorum.
* “ .. ne zaman acıtacağına sen kendin karar verirsin” demişti babası...O ısırgan otlarını kast etmişti ama Trond bu söze hayatının tüm anlamlarını yükledi. Sevgiyle kalın...
At Çalmaya Gidiyoruz
Per PETTERSON
Metis Kitap
Çeviri: Deniz Canefe
224 Sayfa
Puan
Metis Kitap
Çeviri: Deniz Canefe
224 Sayfa
Puan
★★★★★
Yorumlayan NİL EREN KÖMEK
Yorumlayan NİL EREN KÖMEK
Yorum Gönder