Yaşamın Ucuna Yolculuk Tezer Özlü

“Her anı ölüdür. Şimdi sen de bir anısın. Sen de ölüsün.” Yaşamın Ucuna Yolculuk, 1983’te Almanca olarak basılır. Orijinalinde Bir İntiharın İzinde olan kitap, daha sonra Özlü tarafından Türkçe ’ye Yaşamın Ucuna Yolculuk şeklinde çevrilir.
Yaşamın Ucuna Yolculuk Tezer Özlü
Tezer Özlü, Türk edebiyatının gamlı, hüzünlü prensesi olarak bilinir ve genelde her yerde onun acıyı, kederi anlatan cümleleri vardır. Sözcükler, onun içinde yaşadığı derin yalnızlığın, acının hatta ölüm düşüncesinin resimleridir adeta. “Sözcüklerim olmadan o gökyüzüne nasıl dayanabilirdim?” Yaşama, duvarların gerisinden bakan yazar, kendisinden beş metre ötedeki akışkan bir hayatla da bağlarını koparmıştır. Hiçbir yerli, hiçbir kimsedir. Dışarıya karşı bağımsızlığını/sınırsızlığını ilan etmiş, buna rağmen kendi içindeki sınırı aşamamış bir yeryüzü yalnızı. Varoluş sürecinde en büyük engel, dışarı/dışarıdakilerdir. Kendinden dışarıdakiler. “Yaşamım boyunca içimi kemirttiniz. Evlerinizle. Okullarınızla. İş yerlerinizle. Özel ya da resmi kuruluşlarınızla. Ölmek istedim, dirilttiniz. Yazı yazmak istedim, aç kalırsın dediniz. Aç kalmayı da denedim, serum verdiniz. Delirdim, kafama elektrik verdiniz. Hiç aile olmayacak insanla bir araya geldim, gene aile olduk. Ben bütün bunların dışındayım.”
Yaşamın Ucuna Yolculuk (Bir İntiharın İzinde) Özlü’nün kendi içine yaptığı bir yolculuk aslında. Onun kendini oluşturmasında etken en önemli üç yazarın, Kafka, Svevo, Pavese, yaşadığı yerleri gezerek, soluyarak, yaşayarak edindiklerini konu alıyor. Kafka’nın mezarını ziyaret ettiğinde onun mezarındaki yalnızlığını yaşıyor. Svevo’nun kızıyla sohbet ediyor. Pavese’nin intihar ettiği Torino’daki Otel Roma’da 305 numaralı odaya gidiyor. 305 numaralı otel odasına adeta dikey bir tabutu andıran asansörden çıkıyor. Pavese de hiç şüphesiz ölüme, bu asansöre binerek gitmişti. “Ve sen öldükten sonra, şansın varsa bir şey olabiliyorsun.” Özlü, Pavese’nin ölüm haberini veren gazetedeki haberleri de tek tek yazıyor. Solda küçük bir köşede verilir intihar haberi, Pavese’nin. “Yavaş hazırlanmış, yıllar boyu yaşanmış bir intihar”a giderken Pavese, gazeteye ölüm haberini verecekleri zaman kullanmaları için fotoğrafını kendisi götürüyor. Ve Pavese’nin yaşadığı/onu intihara götüren kent: Torino. “Hiçbir kentin Torino kadar intiharı düşündüren, insanı intihara iten bir mimarisi olamaz.” Özlü’nün kendini adeta özdeşleştirdiği Pavese, aynı yıl olmasa da Özlü ile aynı günde doğmuştur: 9 Eylül. Ve intihar ettiğinde 42 yaşındaydı. Özlü de 43 yaşında gitmeye son verdi. Çünkü o, “yaşamı hep gitmek” olarak algılıyordu.Gri rengin hâkim olduğu, boğucu Berlin sokaklarından başlayıp Otel Roma’nın 305 numaralı odasında biten Yaşamın Ucuna Yolculuk, bir anı kitabı olmasının yanı sıra gezi yazısı olarak da değerlendirilebilir. Yaşamın kıyısında yürüyen birinin, onun varoluşunu hazırlayan üç yazarın yaşadığı yerleri anlatan bir gezi yazısı. Korkulu hayatlardan karanlık mezarlara uzanan bir gezi yazısı. Hiçbir yerli olan hiç kimsenin, kendi kimselerini anlattığı bir gezi yazısı. Yalnızlık direncinin yitirilmesinden korkan bir yazarın, yaşama sımsıkı sarılıp yaşamın ucuna yaptığı yolculuğu anlatan, bir anı defteri.
Tezer Özlü 
Yaşamın Ucuna Yolculuk
YKY
Sayfa 125
PUAN
★★★★
Yorumlayan Mehmet KEKLİKÇİ

Yorum Gönder