Duygusal Egitim Gustave Flaubert

Aşk, hakkında sayısız tanım yapılmış fakat buna rağmen hiçbir şekilde üzerinde kesin bir yargıya varılabilmiş olmayan bir kavramdır. 
Duygusal Egitim Gustave Flaubert
Doğu kültüründe aşk, ilahi bir niteliğe bürünmüşken Batı'da daha bireyci bir anlayışın ürünüdür. Her ne kadar konumu itibariyle farklı anlamlara gelse de, eli kalem tutan hemen herkes onu anlatmaya çalışmış, kendince birtakım yorumlamalar getirmiştir. Peki bu kavramı dünyaca ünlü yazar, Gustave Flaubert ele alıyorsa? Duygusal Eğitim kitabı Flaubert'in kurmaca-otobiyografik kitabı.
Romanın kahramanı genç Frederic, evli ve kendinden yaşça büyük bir kadına, Madam Arnoux'a aşık olur. (Flaubert de hep kendinden büyük kadınlara aşık olmuştur) Olay bir vapurda Frederic'in Madam Arnoux'u görüp aşık olmasıyla başlar. (Dikkatli okur, Sabahattin Ali'nin İçimizde Şeytan romanının da aynı şekilde başladığını hatırlayacaktır) Paris'te gelişir arkadaşlıkları(!), yakınlaşmaları. Delice bir tutkuyla aşık olur Madam Arnoux'a. Ona yakınlaşmak için hemen her türlü yolu dener. İlgisini çekmemesine rağmen, burjuvaların balolarına, kabul günlerine bile katılır. Türlü karışık ilişkiler yaşar. Başka kadınlar sığınağı olur, intikam aracı olurlar Frederic için. Ve tüm ahlaksızlığını sergiler Flaubert, dönemin Fransa'sının. Şöyle tasvir edecekti kitabını büyük yazar: "Akranlarımın ahlaki tarihi." Bitkin, jandarma çizmesi ve papaz cüppesi altında inleyen bir Fransa vardır kitapta. Yasaklarla dolu bir yönetim. "Basımevi işçilerinin birlikte yemek yemeleri yasak, Luxemburg Bahçesi'nde sigara içmek yasak..." Ve 1848 devrimi de hafif fırça darbesiyle serpilmiş romana. Zavallı bir ihtiyar tahtın, sarayın camından atılması ve yakılması... Tabi akabinde Cumhuriyet. her hecesine giyotin kelimesinin yansıdığı cumhuriyet. Romanda Frederic aşkı, onun en yakın arkadaşı Deslauriers ise iktidarı için yaşayan kişilerdir. Kadınların hoşuna gitmek için soytarı kayıtsızlığı ve trajedi aşırılığı içindeki Frederic. İktidarı için çabalayan, azmeden Deslauriers. Ne ki her ikisini de sürpriz bir son bekleyecektir. Hatta Flaubert dostu Turgenyeve'e yazdığı bir mektubunda, kendini beğenmişlik gibi olmasın ama kitabın -bilhassa da sonunun yanlış yargılandığı kanaatindeyim" diyecekti. Zira tüm roman boyunca fuhuş içine saplanan bir erkek roman kahramanı vardır. Bunu şöyle itiraf edecekti, Bosquet'e yazdığı mektubunda: "Kadınların fahişelik yapması hakkında sonsuz şey söylenmiştir ama erkeklerinki hakkında tek kelime edilmemiştir."Roman hakkında bir diğer büyük yazar Kafka, "Hangi sayfasını açarsam açayım beni sarsar ve tamamen içine çeker." diyecekti, nişanlısı Felice'e yazdığı mektubunda. Ayrıca Emile Zola, Duygusal Eğitim, "bildiğim tek tarihi roman" diyecekti kitap için. Öyle ki kitap -başta yazdığım gibi- Flaubert'in deyimiyle, akranlarının tarihi niteliğinde bir eser.
Cemal Süreya'nın temiz Türkçesiyle çevrilen Duygusal Eğitim'i, Marcel Proust'un ifadeleriyle bitireyim:  “Dostoyevski’nin bütün romanlarının ismi Suç ve Ceza olabileceği gibi, Flaubert’in bütün romanlarının “en başta Madame Bovary olmak üzere“ ismi de pekâlâ Duygusal Eğitim olabilirdi.“
Gustave Flaubert
Duygusal Egitim
İletisim Yayınları
536 Sayfa
PUAN
★★★★★
Yorumlayan: Mehmet KEKLİKÇİ

Yorum Gönder