Öncelikle kabul etmek gerekir ki Zarifoğlu bir şair. Hatta "öykü içinde, satırlarda bile şiir arayan bir şair/şiir avcısı. Hikayeler kitabında 11 adet hikâye var. Şiirlerinde olduğu gibi hikayelerinde de soyut bir dil görüyoruz. Dil yalıtılmış, olay yalıtılmış, mekân yalıtılmış. Bilinçaltımızda ne varsa anlatıyor yazar. Söyleyemediğimiz, söyleyemediğiniz, söyleyemedikleri... Gündelik hayati anlatmayan yazar, haliyle gündelik bir dil kullanmayacaktır. Anlattıklarının dili de değişiklik gösterecektir. En dikkat çeken öykü şüphesiz, INS öyküsü. İNS, masalsı dille yazılmış bir Yaratılış öyküsü. Yaratılış-varoluş serüveni. Masalsı anlatımı, şair kimliği ile birleştirmiş yazar. İNS'in bir kelime araması hiç kuşku yok ki Sineklerin Tanrısı yazarı Sir William Golding'in Mirasçılar eserini çağrıstırıyor. İlk insanlar ve gördüklerine zihinlerinden resim bulmaya çalışmaları. Yalnızlık ve aşk arasındaki ilişkiye de değiniyor yazar. Hatta tüm kitap boyunca bu ikisi yansıyor satırlara. "Su kadar milyar insan dünyada niye var, ben bu kadar yalnızken." Farklı anlatımlarla yalnızlığı tanımlıyor. Yalnızlığı sürekli açıklarken, aşk hakkında konuşmaz. Çünkü, "asktan söz etmek için, ona izin veren zamanlar seçilmelidir." Yazarın yazma serüveniyle de ilgili ipuçlarını bulabileceğiniz bir kitap. İnsanız elbet. Yaşamış olduğumuz bir çağ var. Keyifsizliğimizi vuruyor yüzümüze yazar. "Az az ölüyoruz her gün, yağmurdan havadan söz eder gibi..." "Biliyor musunuz ben çağdan nefret ederim, etimle kemiğimle, hücrelerimle nefret ederim..." "Belki on kere kendimi seni düşünürken yakaladım. Ama bilerek düşünmek istiyorum. " BİR ŞEY VAR BELİRMİYOR öyküsünde çağımızın eleştirisini de göreceksiniz, aynada gördüğümüz ben ile dışarıdan görünen ben'in nasıl farklı olduğunu. " Hep kendine, gereğinden fazla kendine bakıyordu." Bu hikâyeye küçük bir not eklemişim: " Alışkanlarımız bazen, yaşadığımız yeri görmemizi engeller." Sonuç: Yazarın bu kitabındakiler tamamen anlatmak istedikleri değil. Onun küçük bir emaneti biz okurlarına. İnsanı insana anlattığı ve insanlığa bıraktığı bu satırlar bir emanettir, "üstünkörü ve gevezelikle anlattığı." Oyalıyor okurunu yazar. Oyun oynuyor onunla belli ki. Kapağı kapattıktan sonra, hınzırca bir gülüş duyacaksınız: Çünkü Zarifoğlu, "oda arkadaşına oyun oynamış bir deli gibi mutludur şimdi.
HİKAYELER
Cahit Zarifoğlu
Beyan Yayınları
191 Sayfa
Puan
★★★★★
Yorumlayan Mehmet KEKLİKÇİ
Yorum Gönder