
Kitabın konusuna gelecek olursak, Türkiye'nin Avrupa macerasının başladığı 1960'lardan ve 12 Mart 1971'den bu yana işçi ya da siyasi mülteci olarak Avrupa ülkelerine savrulan Türklerin (yer yer solcuların, koministlerin), yaşadığı sıkıntılar karamsarlıkla işleniyor. Kitapta mutsuz, hayal kırıklığına uğramış aldatılmış sıradan insanların sıradan günlerinden kesitlerin sunulduğu kısa hikayelere yer veriliyor.
Sıradan insanların hikayeleri çok ilgi çekici gelmedi, karamsarlık üzerine kurulu hikayelerin yer aldığı kitaba ve yazara saygısızlık olmasın diye sonuna kadar sabırla okudum. Livaneli'nin yazarlığa adımını ilk attığı dönemdeki eseri olduğunu düşünerek hikayelerde derinliği veremediğini düşüncesi oluştu.
Boynuna nenesinin astığı mavi gözboncuğuna eliyle dokundu. Mavi gözlere karşı koruyacaktı onu. Unutmamıştı nerede olduğunu, ama çevresinde olup bitenlerden kopmuştu. Aydınlık bir gülümseme yayılmıştı yüzüne. Neredeyse kaşlarının üstünden başlıyordu saçları. Kıvrım kıvrım, güçlü, kapkara saçlardı. Gözleri de her şeye, her zaman şaşarak bakıyormuş gibi kocaman ve parlaktılar. Çoğu zaman, hele soğukta nemli gibi dururlardı.
Zülfü Livaneli
Arafat'ta Bir Çocuk
Doğan Kitap
Sayfa 156
Puan
★★★
Yorum Gönder