The Most/Recent Articles

delidolu yayınevi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
delidolu yayınevi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Bir Galli'nin Türkiye Anıları Çıktı

Türkçe ve İngilizce baskıları eşzamanlı yayımlanan Kim Bu / Lady Who, 1959'da henüz yirmi iki yaşındayken Galler'den ayrılıp, önce İstanbul'a sonra Aydın'a yerleşen Joan Kim Erkan'ın Türkiye'deki altmış yıllık hikâyesine odaklanıyor. 

Yabancı gelin olarak geldiği ve hiç tanımadığı bir ülkede büyüleyici bir hayat süren Erkan'ın kişisel anılarına dayanan eser; Avrupa ve Asya'nın kavşağındaki Türkiye'nin geçirdiği hızlı değişimi, siyasal ve kültürel dönüm noktalarını da incelikle yansıtıyor. Büyük bir aşkla, fedakârlıkla ve adanmışlıkla mutluluğunu sağlam temeller üzerine inşa eden Kim, sevdiği adam uğruna ailesini geride bırakıp binlerce kilometre ötedeki yeni yuvasına ulaştığında içi içine sığmayan bir çocuktan farksızdır. Hiç alışık olmadığı kültür, örf ve âdetlere hızlıca ayak uydursa da; kişiliğinden asla taviz vermeyecektir. Kendisini şefkatle bağrına basan Türkiye'deki yaşantısından ziyadesiyle hoşnuttur. Oysa zaman hep de onun hayal ettiği gibi tozpembe akıp gitmeyecektir... 

Kalbi her daim ''bizimle'' birlikte çarpan Galli bir kadının refah içinde geçen günleri kadar kıtlıklarla, kaos ve askerî darbelerle sarsılan zor günlerini de anlatan Kim Bu / Lady Who, anılarda yaşayan ve belleklerden hiç silinmeyen nostaljik bir Türkiye panoraması çiziyor. Kitap ayrıca, Erkan'ın geçtiğimiz altmış yılda kültür, sanat, siyaset ve iş dünyasından tanıştığı önemli kişilerle yaşadığı anılarını samimi bir dille paylaşıyor.

Turhan Selçuk'un Çizgileriyle Siyasetin Göbeği Çıktı

 Desen'in, uzun ve titiz bir çalışmanın ardından gururla takdim ettiği ''Turhan Selçuk Seçkisi'', Türkiye'de sözsüz karikatürün öncüsü olan Turhan Selçuk'un mizahını genç nesillere de tanıtmak ve büyük ustanın kendi zamanının çok ötesindeki çizgilerine farklı bir bakış imkânı sunmak amacıyla tasarlanan, üç ciltlik nadide bir koleksiyon.

Turhan Selçuk, Siyasetin Göbeğinde, Delidolu Yayınevi
Turhan Selçuk, Siyasetin Göbeğinde, Delidolu Yayınevi

Selçuk'un, yıllar içinde çeşitli kitaplarda ve mecralarda yayımlanan siyah beyaz karikatürlerinin ayrıntılı bir kataloglama ve tematik düzenleme ile yayına hazırlandığı ''Turhan Selçuk Seçkisi'' üç kitaptan oluşuyor: Siyasetin Göbeği, Manzara-i Umumiye ve İnsan Denen Garip Hayvan. Seçkinin ilk halkası olan Siyasetin Göbeği, sanatçının, 1950-1995 yılları arasında, Türkiye'nin ve dünyanın seçkin gazete ve dergilerinde kendine yer bulan, bazıları farklı dönem ve mecralarda tekrar tekrar yayımlanarak yankı uyandırmış 80 karikatürünü bir araya getiriyor.    

Turhan, bugün yeryüzündeki birkaç karikatür dehasından biridir. Marvin Barrett, Atlas

Turhan Selçuk'un, sistemin genel bir portresini yansıtmak üzere koltuk sevdalısı siyasetçilere yer verdiği Siyasetin Göbeği; yoksulluğun, adaletsizliğin ve yozlaşmanın hüküm sürdüğü, gerçeklerin çarpıtıldığı bir siyasal düzeni odağına alıyor. İkiyüzlülüğün, açgözlülüğün ve çürümenin siyaseti nasıl ele geçirdiğini incelikle gözler önüne seren sanatçı, mizahın birleştirici gücüyle doğru bildiğimiz yanlışlara farklı bir perspektiften bakmamıza olanak tanıyor. Elli yıllık dünya düzeninde gerçekte çok az şeyin değiştiği üzerine bizleri düşündürüyor.Sanat yaşamı boyunca karikatürün ne olduğu ve ne olması gerektiği üstüne kafa yoran Selçuk, toplumsal öngörü yeteneği ve zamanının ötesindeki eserleriyle günümüz okurlarını şaşırtmayı sürdürüyor.

 Grafik mizahın karikatürün evrensel dili olduğunu vurgulayan Turhan Selçuk'un sanatsal kişiliğini, yazar Yaşar Kemal bu sözlerle tanımlıyor: ''Turhan, dünyamızın kötülüklerinin, karanlıklarının ortasında durmuş bir ışık gösterendir durmadan.''

Dorothy Parker Toplu Öyküleriyle İlk Kez Türkçe'de

Caz Çağı'nın, adından en çok söz ettiren yazarlarından biri olan Dorothy Parker, Delidolu Yayınları tarafından iki cilt hâlinde yayımlanacak Toplu Öyküleriyile ilk kez Türkçe'de. 

Dorothy Parker türkçe kitap
Amerikalı yazarın yirmi yedi öyküsüne yer veren ilk cilt Yarın Berbat Bir Gün; aşka inanmayanların, aşktan sarhoş olanların, aldatanların, aldatılanların, kazananların, her daim kaybedenlerin, cesurların, korkakların ve daha nicelerinin hayatına göz kırpıyor. 1920'ler ve 30'ların ruhunu göz kamaştıran yanları ve karanlığıyla zekice yansıtan, ''trajikomik'' olayları sivri uçlu kalemine dolayan Dorothy Parker, bu öykülerinde sadece kendi dönemini değil, insanın değişmeyen gerçekliğini de yakalamayı başarıyor. ''Artık senin ne halt edeceğini de bilmiyorum. Oysa senin farklı olduğunu sanmıştım!'' ''Farklıydım,'' dedi genç kadın, ''sadece sen benim farklı olduğumu düşündüğün müddetçe farklıydım.'' Pek çok Hollywood filminin senaryo ve diyaloglarında da imzası olan Parker, kadın erkek ilişkilerindeki iletişim sorunlarının doğurduğu ezeli savaşın ve komik diyalogların güncelliğini hâlâ koruduğu bu öykülerde, tüm maskeleri birer birer düşürüyor. Kendi kendini kandıranları, ensesi kalınları, zorbaları, mağrurları, budalaları ve kendini beğenmişleri karikatürize ederken, hazır reçetelere bel bağlamıyor. İnsanın acınası ikiyüzlülüğünü, cehaletini ve türlü zaaflarını, keskin bir göz ve alaycı bir tebessümle gözler önüne seriyor. 

İşte buradayım, yapayalnızım, istenmiyorum; üstelik yeni kıyafetlerimi giymişim. Hayat böyle, herhâlde. Biz zavallı minik şeyler... giyiniyoruz, plan yapıyoruz ve umut ediyoruz... peki, ne için? Hayat dediğin ne ki hem? Bir ölüm cezası. İki nokta arasındaki en uzun mesafe. Yorgun katırın burnuna bağlanmış saman demeti. Şey...

Özgür Taburoğlu'ndan Alışveriş Merkezinde Yaşayan Adam

Özgür Taburoğlu, Alışveriş Merkezinde Yaşayan Adam,delidolu

Halid Halife'den ''Bu Şehrin Mutfaklarında Bıçak Yok

Halid Halife, Bu Şehrin Mutfaklarında Bıçak Yok,tudem, delidolu
Yok kitabıyla politik, dinî ve cinsel zorbalığın gölgesi altında yaşayan Suriyeli bir ailenin üç nesle yayılan, ''utanç'' duygusuyla kuşatılmış hikâyesini anlatıyor. Türkiyeli okurların ilk kez okuma fırsatı bulacakları Halife'nin, 2013 Necib Mahfuz Kitap Ödülü'ne değer görülen romanı, yanı başımızdaki komşu bir ülkenin pek de bilmediğimiz tarihine ve siyasi dalgalanmalarına dair geniş bir vizyon sunuyor. Özgün dili olan Arapçadan titizlikle çevrilen eser; bireysel ve toplumsal düzeydeki çöküşü, sözünü sakınmayan bir gerçekçilikle ve etkileyici metaforlarla anlatıyor. Yıllar içinde yıkıcı bir dönüşüme maruz kalan, çoğu kişinin eski günlerini özlemle andığı Halep şehrinin başlı başına bir karakter olarak yer aldığı roman; elli yılı aşkın bir dönemde Suriye'de yaşanan toplumsal parçalanmayı, yıkılan hayalleri, şiddeti, bastırılan acı ve korkuyu sosyal ve psikolojik derinlikle yarattığı çok sayıda karakter aracılığıyla gözler önüne seriyor. Halife, bu şiirsel yapıtında, doğduğu şehrin ruhunu etkileyici bir gözlem gücü ve açıksözlülükle yansıtıyor. Suriye'deki çatışmanın kökenini daha ''derinden'' anlamak isteyenlerin mutlaka okuma listelerine almaları gereken Bu Şehrin Mutfaklarında Bıçak Yok; sokakları, kokuları, yemekleri, müziğiyle Halep'in kapalı kapılar ardına hapsedilişini ''şaşırtıcı'' yaşam manzaraları üzerinden paylaşıyor. ''Halep, korkunun meşrulaştırıldığı bir şehre dönüştürülmüş, resmen cezalandırılıyordu. Tasmalarını tutanlara karşı sadakatleri dışında hiçbir şeyi doğru düzgün yapamaya

Grace Paley'den Ölü Dilde Bir Hayalperest

Grace Paley, Ölü Dilde Bir Hayalperest
Benzersiz üslubuyla pek çok yazarın hayranlığını kazanmış Grace Paley'den, sıradan insanların ''sıradan'' yaşamlarına ayna tutan sıradışı öyküler: Ölü Dilde Bir Hayalperest. 1995 yılında Pulitzer Ödülü'nde finale kalan Toplu Öyküler seçkisinden derlenerek Türkçede ilk kez yayımlanan bu öyküler; insan ilişkilerine, yalnızlığa, varoluşun getirdiği kaçınılmaz korku ve arzulara dair çarpıcı tespitleriyle zihinlerde uzun süreliğine yer edecek. Gözlem gücüyle okurunu şaşırtmayı başaran Paley, kendi deyişiyle, yaşadığı ülkenin ve şehrin sakladıklarını gün yüzüne çıkarmaya, anlatılmayanı anlatmaya çalışırken, hayatın iç acıtan keskin yönlerini kendine has iyimserliğiyle yumuşatıyor. Bu son derece gerçekçi ve kimi zaman taşıdıkları dramatik içerikle zıtlaşan eğlenceli diyaloglara dayalı öykülerde, New York'un alt sınıf insanlarının, göçmenlerin, bekâr annelerin, aldatılan karıkocaların yaşamlarına bütün doğallığı içinde tanık oluyoruz. Kadınlar hakkında yazmanın başlı başına ''politik bir eylem'' olduğunu vurgulayan yazarın; kadın-erkek ilişkilerini, anneliği, evlilik ve cinselliği ele alışındaki eleştirel ve alaycı tavır, gerçekliğin en ağır meselelerini yüzümüze vururken bile elden bırakmadığı mizahi anlatım, onu bütünüyle özel bir yazar hâline getiriyor. ''Bu zamanda âşık olmak için şaşı, camdan dışarıya, oturduğun buz gibi soğuk sokağa bakmak için de kör olman gerekiyor.''