İnsan şöyle sarsıcı kitaplar okuyunca pek bir güzel oluyor doğrusu. Rus Edebiyatı okumaları yaptığım şu günlerde yeni durağım Platonov'du.
![]() |
ANDREY PLATONOV, MUHTEŞEM VAHŞİ DÜNYA |
Fakat bu kez mekan merkezden uzak yerler. Petersburg, Moskova değil yani. Bolşevik Devrimi ardından yeni inşa edilen Sovyet Rusya'nın uçsuz bucaksız toprakları. Dağlık alanlar, göller. Yoksulluğun bütün izleri. Sıradan insanlar ve onların çatışmaları. Kiminle mi çatışır bu insanlar? Tabi ki doğayla. Yani muhteşem vahşi dünya ile. Bu vahşi dünyanın da iki düşmanı var: Akıl ve Çalışma...
Rus Edebiyatı ülkemizde malumdur çoğu okurca. Okuyanlar bilirler, okumayanlarsa okuyanlardan mutlaka duymuştur. Şu ifade en azından olmazsa olmazımızdır bu edebiyatı anlatırken:
"Ha Rus Edebiyatı mı? Ya çok iyi ama bazen sayfalarca tasvirler, betimlemeler var. Bir yeri on sayfada anlatıyor nerdeyse."
İşte Platonov'un öykülerinde tasvirler akışın içine serpiştirilmiş. Yani mesela doğayı biz yazarın özellikle anlatımından değil, karakterlerin onunla mücadelesinden anlayabiliyoruz. Zira karakterler de devrime inanmış ve bu vahşi dünyayı dize getirmek(!) için sürekli bir eylem halindeler. Bu defa İsmet Özel dizesiyle bitirelim: "Çarpıntısız dakikası olur mu devrimcinin" hesabı...
Not: Platonov ismini ilk defa bir dergide Can adlı kitabın tanıtımıyla görmüştüm. O kitapta da tıpkı öyküleri gibi insanın gerçekliği vardı. Henüz okumadım ama denk gelirseniz onu da okuyabilirsiniz. İyi okumalar dilerim.
Mehmet Keklikçi / Okuyorum.org
Yorum Gönder