Ehey, ehey, ehey... Tabi salgın deyince insan şöyle Körlük romanı gibi bekliyor. Veba romanı gibi acaba ne olacak deyip Dr. Rieux'a yardım diliyor. Fakat pek tabi işte bizim salgın romanımız de tam bizlik. Valla öyle. Bunu hani kompleksli olarak söylemiyorum. Yani tam da başarısından ötürü söylüyorum.
 |
Reşat Nurni Güntekin, Salgın ve Madalyonun Ters Tarafı |
Şimdi rota Anadolu. Bir ilçeye bağlı uzak mı uzak dağ başında kervan geçmez bir köy. Kuş uçar belki ama kervan geçmez çünkü yolu yok. Bu köyde bir salgın hastalık baş gösterir. Durumu hani şu öğretmen yok mu öğretmen (bizim meşhur cumhuriyet romanlarındaki öğretmen-imam karşıtlığından doğan öğretmen tipi) ilçeye bildirir. Bildirir bilmesine de, ne ortalık karıştırıcılığı kalır ne devleti küçümsüyordurculuğu... Hakkında rapor düzenlenmesi lazımdır salgının amma o da tam bir dönem eleştirisi. Gerçek yalan kurgu bilemem elbet. Fakat "valla olur mu olur"luk bir romanı şuraya bırakıp kaçayım. Malum salgın var. Ortalıkta çok dolaşmamak gerek.Not: Kitap iki kısa romandan oluşuyor ve baskısı var mıdır bilmiyorum. Çünkü çok bilinen bir kitap değil. Kitap iki uzun hikayeden oluşuyor ve baskısı var mıdır bilmiyorum. Çünkü çok bilinen bir kitap değil.
İyi okumalar...
Mehmet Keklikçi / Okuyorum.org
Yorum Gönder