Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu İtalo Calvino

Bir kış gecesi eğer bir nar aldığınızda aklınıza hemen o çocukluğumuzun bilmecesi geliyorsa... Çarşıdan aldınız bir tane, eve geldiniz bin tane. Cevabı malum. Evirip çevirelim şimdi. Kitapçıdan (İnternet veya bilumum kitap sitelerini de kitapçıya dahil ettik) aldınız bir kitap eve geldiniz on kitap. Cevap: Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu. Nasıl olur dedin, şaşırdın evet. Açtın kitabı okumaya başlıyorsun. Calvino, romanının içinde seni karşılıyor. Rahatla, toparlan, zihnindeki bütün düşünceleri kov gitsin diye nasihatle başlıyor. Aslında kitap ilerledikçe bunun üstü gizli bir uyarı olduğunu da anlıyorsun ama vakit artık çok geç. Çünkü okuduğumuz her kitabı aslında ben'imizle okuruz. Biz'siz bir okuma eylemi ancak çözüm yolu olabilirdi bu kitap için. Fakat klasik roman anlayışı ben'imizin bir parçası olarak peşimizi bırakmıyor bir türlü.

Çarşıdan aldığımız narı (çok özür) kitabı (yani Kitapçıdan aldığımız-internet de kitapçıya dahildi) açtığımızda etrafa dağılan bu on roman hakkında da şunu söyler Calvino:

Burada söz konusu olan bitmemiş değil, yarıda kesilerek bitirilmiş olandır.

Evet bu savurucu yolculukta  Calvino'ya yoldaşlık eden biri olarak tanıklık ederim ki durum tam da böyle. Yine de eğer bir kış gecesi aldığınız nar örneği hoşunuza gitmediyse çarşıdan bu kez bir ayna alıp karşısına geçtiğinizi düşünün. Sonra bir gürültü ve aynanın 10 parçaya ayrıldığını... O an siz bütün olsanız da seyrettiğiniz kendiniz 10 parçaya ayrılmıştır. Aslında okuma serüvenimiz de bundan farklı değil. Bizde var olan bütün bir öykünün parçacıkları. Aradığımız da tam olarak bu değil midir? İyi okumalar...

Mehmet Keklikçi / Okuyorum.org

Yorum Gönder