İnsanın Acısını İnsan Alır / Şükrü Erbaş

İnsanın Acısını İnsan Alır / Şükrü Erbaş
“İnsan insanın kurdu mudur yoksa insan insanın umudu mudur” sorusu sorulsa bizlere, herhalde her birimizin vereceği cevap yaşadıklarımızı da ele verecektir. İnsan(lık)a bakışımızı, insanla ilgili düşüncelerimizi, onlara karşı biriken tüm duygularımızı… İnsandan neler görmüşsek hepsini bu cevaba sığdırmaya çalışırız. Eğer sözle yanıtlıyorsak, kaçınılmaz olarak ses tonumuza da sirayet edecektir tüm bu yaşanmışlıklar. Şükrü Erbaş’a ait İnsanın Acısını İnsan Alır kitabı, elbette bir yanıt sunmuyor okura bu anlamda. Samimi bir iç döküm olarak da okuyabiliriz yazılanları, toplumsal yahut siyasi (tam olarak devlet kurumunu) bir eleştiri metni olarak da. 3 bölümden oluşuyor kitap. Son bölüm, biraz daha eleştiri yazılarını andırıyor. Edebiyat ve ödül ilişkisi, şairin rolü ve aynı zamanda bazı şair ve yazarlar hakkında yazdığı yazılar. Bunlar arasında, Nazım Hikmet, Pablo Neruda, Hasan Ali Toptaş (Gölgesizler) Orhan Veli Kanık, Gülten Akın gibi isimler var. İlk iki bölüm ise şairin tüm yüreğini mürekkebe batırarak akıttığı yazılardan oluşuyor. “Hiçbir meydana açılmayan bir sokakta, akşamların geç, sabahların hemen olduğu evlerin birinde tanıdım dünyayı…Susmaktan yontulmuş kara kutu birer heykeldi herkes…Herkes birbirine bakarak anlıyordu yaşadığını.” “Büyük kentin en iyi yanı ne biliyor musunuz? Yalnız değilsiniz. Ya da yalnızlardan oluşan kocaman bir örgütün üyesi de sizsiniz.” Yazar, değişen toplumsal yaşamın izlerini de sürüyor yazılarında. “Kimsenin yağmuru seyretmediği, yıldızları sevmenin yalnızlığı ile her gün biraz daha geri çekildim.” Çünkü artık insanlar tıpkı bir hızar sesiyle konuşmaktadır. Gözyaşı küçümsenmektedir ve modern insan doğaya varmak için ancak duvarlarından izin alması gerekmektedir. Kitapla ilgili söylenebilecek birçok şey var. İnsanın tek temiz kaldığı yer olarak şiiri gören bir şairin kaleminden çıkmış bu denemeler biraz da yaşamdan alıyor elbet ilhamını. Yaşamdan süzülen acılardan. Acılar, anılar, ağıtlar, ağıt yakan analar... Nerde duydum, okudum hatırlamıyorum fakat kalmış aklımda. Şöyle aktarıyordu birisi, şairden duyduğu şekliyle: "Acısı olmayanın ta geçmişine." İyi okumalar 

Mehmet Keklikçi / Okuyorum.org

Yorum Gönder