Kitap okumak istiyorsunuz fakat yüzlerce sayfalık kitaplar gözünüzde mi büyüyor.
Kitap blogunuz okuyorum.org olarak okuma alışkanlığınızı tekrar kazandıracak yüz sayfanın altında on mükemmel kitabı sizler için derledik. Stefan Zweig'ın mükemmel öykülerinden oluşan kısa kitaplarını ayrı bir kategoride sizlere sunacağız. İyi okumalar dileriz...
1- Plume Adında Biri Henri Michaux 48 Sayfa
Henri Michaux veya Plume, Gençliğinde Asya denizlerini dolaşmıştı. Paris'e yerleşince durulmadı, bu sefer içsel yolculuklara çıkmaya başladı. Okurlara sunduğu seyir defterleri olağanüstüydü, bütün evreni kendi gerçekliği kılıyordu. O, suçlu olduğunu peşinen kabullenip kendi gönüllü sürgününe çıkmıştı. Andre Gide'in Henri Michaux'yu Tanımak'ına kadar fazla tanınmıyordu. Zaten kendisi de kitaplarının satış rakamlarıyla fazla ilgilenmezdi. Ama yine de kayıtlara çağımızın tanıklarından olarak geçti.
2- Jose Saramago Bilinmeyen Bir Adanın Öyküsü 59 Sayfa
Bilinmeyen adaların kalmadığına inanılan bir dönemde kralın kapısına giden bir adam bilinmeyen adayı bulmak için bir tekne ister. Bilinmeyen Adanın Öyküsü, Jose Saramago Kral kendine güvenen bu adamın isteğini yerine getirir. Hayatında hiç denizcilik yapmayan bu adamın tek hayali tayfasını bulup o bilinmeyen adaya ulaşmaktır. Bu cesur adamın sıkıcı hayatını değiştirebileceğine inanan bir kadının tekneye katılımıyla başka boyutlara ilerleyen öykü Saramago'nun masalsı anlatımıyla sizi başka diyarlara götürecek.
3- Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku İlhami Algör 59 Sayfa
Sinemaya da uyarlanan İlhami Algör'ün kaleme aldığı Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku isimli eserinde film montajcısı bir adamın çocuklu dul bir kadının evinde geçirdiği son günleri anlatılıyor. Kendisine derin bir aşkla bağlanan kadının günden güne kendinden koptuğunu hisseden adam kendisini filmlerdeki Sadri Alışık'a benzetiyor. Yarım başlayıp tam bir sonucu olmayan bu kitapta bağlandığı kadından ayrılmayı göze almayan bir adamın geçirdiği boş günlerindeki kafa sesini okuyacaksınız.
4- Katip Bartleby Herman Melville 88 Sayfa
Bartleby, hayatla, insanlık durumuyla bu karşılaşmasından çıkarımı sonucu “Yapmamayı tercih ederim” demeyi akıl edebilmiştir; akıl etmekle kalmamış, bu tavrını sivil itaatsizlik eylemine dönüştürebilmiştir. Bu yüzden de Bartleby bir sanatçıdır, bir şair kadar değerlidir."Şairler çayırlarda ya da tavan arasında hoşa giden yaratıklar olabilirler, ama montaj hattına sokulan bir çomaktırlar"
5- Satranç Stefan Zweig 71 Sayfa
Rastlantı sonucu eline geçidiği bir kitapla satrancın inceliklerini öğrenerek bu oyunu bir tutkuya dönüştüren ve giderek bu tutkusu yüzünden beyin hummasına yakalanan Dr. B.'nin öyküsüdür görünüşte Satranç. Ama derinlerde bir veda mektubudur aslında. Stefan Zweig'ın Brezilya'da sürgündeyken yazdığı ve Şubat 1942'deki intiharından birkaç ay önce tamamladığı Satranç, Avrupa kültürünün nasyonal sosyalist tehlike altında yok oluşuna işaret eder.
6- Savaş Sanatı Sun Tzu 80 Sayfa
Taktik ve strateji alanında temel bir eser... Savaş Sanatı, M.Ö. 5. yüzyılda Çin’de yazılmış bir askeri strateji kitabıdır. Çin’de eski dönemlerden beri kullanılan savaş taktikleri üzerine general Sun Tzu’nun yaptığı sohbetleri bir araya getiren kitap, savaşla ilgili farklı konuları ele alan 13 bölümden oluşmaktadır. Devlet yönetimi ile Taoculuğu kaynaştıran, genel olarak askeri strateji ve savaş taktiklerini temel alan bu eser, bir yandan askeri strateji alanında başyapıt olarak kabul edilirken, bir yandan da Doğu’da ve Batı’da askeri konuların yanısıra iş ve hukuk dünyasında da etkili bir kaynak olarak kullanılmaktadır.
7- Palto Nikolay Gogol 96 Sayfa
Akakiy Akakiyeviç isimli yeni bir palto alma hayaliyle yaşayan, kendi halinde silik bir devlet memurunun başına gelen trajikomik olaylar anlatılıyor PALTO kitap gogol Rusya'nın geçmiş döneminde insanların yaşamını tüm gerçekleriyle kaleme alan Gogol, bu kitabında tek görevi gelen mektupları temize çekmek olan yoksul bir devlet memurunun yeni palto almak için verdiği mücadele ve başına gelen ilginç olaylara yer vermiş.
8- Benim Hüzünlü Orospularım Gabriel Garcia Marquez 96 Sayfa
Yazar, bu kitapta 90 yaşındaki bir adamla 14 yaşında bir yeniyetmenin ilişkisini anlatıyor... "Doksanıncı yaşımda, kendime bakire bir yeniyetmeyle çılgınca bir aşk gecesi armağan etmek istedim. Aklıma Rosa Cabarcas geldi, hani şu gizli genelevinde eline bir yenilik geçtiğinde hatırlı müşterilerine haber veren kadın. Daha önce öyle şeylere ya da onun baştan çıkarıcı müstehcen önerilerinin hiçbirine asla kapılmamıştım ama benim ilke sahibi biri olduğuma hiç inanmazdı o. Ahlâk da bir zaman sorunudur, derdi, yüzünde hınzır bir gülümsemeyle, görürsün bak...
9- Tembellik Hakkı Paul Lafargue 96 Sayfa
Tembellik, çalışmanın kutsallaştırıldığı toplumlarda hakir görülür, aşağılanır. Tembellik Hakkı, çalışmanın sarsılmaz bir değer haline getirildiği toplumların eleştirisini sunuyor; tembelliğin bir başıboşluk yahut aylaklık olmadığını öne sürerken, ütopik özleminin odağına özgürlüğü koyuyor: İnsanlığın kadim özlemi olarak zorunlulukların alt edildiği, insanın kendini tekrar bulduğu, özel mülkiyet hapishanesinin duvarlarının yıkıldığı, devletin ve diğer baskı araçlarının ortadan kalktığı bir toplumsal ve bireysel varoluşa işaret ediyor... Karl Marx'ın damadı Paul Lafargue'ın kaleme aldığı Tembellik Hakkı, Komünist Manifesto yahut Kapital gibi kendi alanında klasik haline gelen metinlere benzer bir şekilde, yayımlandığı tarihten bu yana hâlâ büyük bir ilgiyle okunuyor.
10- Vişne Bahçesi Anton Çehov 96 Sayfa
Rusya'da 19. yüzyılın ortalarında toprak köleliği kaldırılmış, burjuvazi yükselişe geçmiştir. Vişne Bahçesi ülkede değişen toplumsal, politik ve ekonomik düzenin gerçekliğiyle yüzleşemeyen aristokrat bir ailenin dokunaklı portresidir. İçinde büyük bir vişne bahçesinin bulunduğu aile çiftliğinin borçlar nedeniyle satılması söz konusudur. Çiftlik sahiplerinin çocukluk anılarıyla birlikte, vişne bahçeleri de geçmişte kalmıştır artık. Yeni düzen karşısında kararlı davranıp mülklerini ellerinde tutmaktan acizdirler. Vişne Bahçesi, 1904 yılında Moskova Sanat Tiyatrosu'nda Stanislavski tarafından sahneye kondu. Çehov yapıtının "komedi, hatta yer yer fars" olduğunu vurgulasa da, Stanislavski oyunu "trajedi" olarak ele almakta ısrar etmişti. Stanislavski o güne dek aşırı duygusal olan Rus tiyatrosuna doğal ve gösterişten uzak bir anlatım getirmesiyle ünlenmiş olsa da, Çehov'un kendi oyunları için istediği yalınlığı ve doğallığı yakalayamamıştı.
İsrafil Baran / Kitap blogu Okuyorum.org
Yorum Gönder