Yazar Ulaş Can'ın Rüya Ağacı Kitabı Çıktı

Yazar Ulaş Can'ın ikinci kitabı Rüya Ağacı Cinius Yayınları'ndan çıktı.
Yazar Ulaş Can Rüya Ağacı
Bir insan, bir insanı,
En fazla ne kadar sevebilir Rüya Ağacım?
Eteklerden dökülen kirleri, paçalardan akan lekeleri,
En fazla ne kadar görmezden gelebilir? 

Bir insan, bir insana,
En fazla ne kadar katlanabilir Rüya Ağacım?
Ağızlardan saçılan yalanları, dillerden boşalan riyaları,
En fazla ne kadar duymazdan gelebilir? 

Çok mu karanlık burası da,
Her kibrit çöpüne dört elle sarılırız?
Çok mu çaresiziz burada da,
Bir yanımlık çöplere umut bağlarız? 

Neden Rüya Ağacım, 
Niçin bu kadar yalnızız? 

İnsanlar... 
İnsanları...
İnsanlara...
Neden muhtaç eder? 

Söyle Rüya Ağacım, lütfen konuş;
Niçin her gece her gece, sana sığınırız?
Ve doğan her gün, mutlaka geceye varmasa,
Biz ne yaparız?

KİTAPTAN BİR ALINTI
1999 yılının yaz mevsiminde, bir sanayi sitesinin içinde yer alan bir çay ocağında, iki ay kadar garsonluk yapmıştım...
Çalıştığı oto tamir dükkanının paydos saatlerinde bizim ocağa gelen genç bir adam vardı. Üstü başı, yüzü gözü, simsiyah yağ içinde; bir elinde bir spor gazetesinin at yarışı eki, bir elinde bir tükenmez kalemle gelir ve plastik sandalyelerimizden birine oturup, demli bir çay söylerdi kendisine. Ve çayının yarısını içer, öbür yarısını ise (at yarışına daldığı için soğuduğundan) ocağın yanındaki çam ağacının dibine döker ve çayın parasını çay tabağına bırakıp, işinin başına dönerdi tekrar.
Tam bir at yarışı hastasıydı. Ve bir hayali vardı... Bir gün, at yarışından şöyle iyi bir para kaldıracak ve bu parayla fiyakalı bir araba satın alıp, arabasının arkasına da "Atım sağ olsun" yazdıracaktı. Derken bir gün, günlerdir görmediğimiz-çay ocağına uğramayan bu gencin; at yarışından, o zamanın parasıyla 16 milyar lira kazandığını öğrendik patronundan. Aynı zamanda, birkaç gün önce, yani parayı kazanır kazanmaz işi bıraktığını da. Ki, telefonla arayarak söylemiş işi bıraktığını, dükkana gelmemiş ve içeride kalan yarım haftalığını da almamıştı. (Kısacası, kimseye görünmeden ve bir daha dönmemek üzere, gidiş o gidiş.) Dediğini yaptı mı? Bir araba alıp, arabasının arkasına "Atım sağ olsun" yazdırdı mı bilmiyorum. Ancak şunu çok iyi biliyorum ki: İnsanların ezici çoğunluğu için hayat, "katlanmak" denen şeyden ibaret! Seçmiyor, katlanıyoruz. İstemiyor, katlanıyoruz. Sevmiyor, katlanıyoruz. Ve bu örnekte olduğu gibi, fırsatını bulduğumuz anda da önüne çekilen seti yıkan bir ırmak misali ardımıza bile bakmadan kaçıyoruz. Katlanmaktan kurtulmanın zevkine varıyoruz... (Sayfa: 76, 77)

Yorum Gönder