
Nereye kadar kendinden kaçabilirsin? Ya bir de geri dönemezsen?Aşk konusunda bir olay anlatacakken vazgeçer. Çünkü der, beni tanımadan, anlattıklarımı anlamanız imkansızdır… Şiirinin anlaşılmazlığı ile ilgili getirilen eleştirilere ise adeta tokatlarcasına cevap verir: Hiç kimse şu ya da bu şiiri anlamak zorunda değildir. Şiirimi bana şikâyet ediyorlar. Anlamıyorsa niye rahatsız oluyor bilmiyorum. Ben de botanikten hiç anlamam…İlk şiir kitabı “İşaret Çocukları”nın yazılış öyküsünü okurken onu daha iyi tanıyacaksınız.Nice yazarlar, daha parmaklarında kalem oyukları, kalem nasırları meydana gelmeden, boylarını aşan laflar ederler. Habire boy gösterirler. Birçoğu yüreklerinin sorumluluğunu kaldıramayacağı düşünceler ileri sürerler.
Şiir hakkındaki görüşleri ise Tanpınarvari: Şiir halkın seviyesine indikçe halk seni kabul etmek için daha da alçalacaktır. Bu tıpkı hareketsiz oturup gözlerinle spor yapmaya benzer. Sonra cılız baldırlarına bakıp gözünün emeğine yanarsın. Bana Fuzuli’nin görüşlerini hatırlatan bir de şöyle yorumu vardı: Fikirsiz şiir olmaz elbet. Ama her fikrin karşılığı bir duygu vardır. Şiirin malzemesi budur. (Şiirin malzemesi dil diye biliyordum hep. Benim gibi bilenler, bu görüşe şerh düşebilirler)
Roman hakkındaki düşüncelerini okuyunca, romanın bir tanım sınırsızlığının o dönemde bile var olduğuna tanıklık edeceksiniz.Kendimi anlatmamı istiyorsunuz yani? Şiirlerimde zaten yapıyorum ki?Çocuk kitaplarıyla alakalı, yetişkinlere de birtakım önerilerde bulunuyor Zarifoğlu. Hafife almayalım ve unutmayalım ki, o her sahada at koşturduğu gibi, Çocuk Edebiyatı sahasında da kalem oynatmış biridir.Eh ilginç dedik madem bir tanımını nakledeyim. Röportaj yapan kişi “sizce şiir nedir?” diye sorar. “Şiirin sayısız tarifi yapılmış bir de ben mi aktarayım? Yoksa yapılanlardan birini mi yapayım yoksa susayım mı? Sonuncusu güzel.” Diye yanıtlar. (En artistimizdi, diye boşuna dememiş, Yedi Güzel Adam) O edebiyatın zevkin, sefasını bir köşede oturup tevazuuyla sürüyordu. İlhamı hiç beklemezdi. Bol egzersizle ilhamı ele geçirebilirsiniz diyor. Kendisi de zira, istediği zaman, ilhamı davet edebilen bir şair. Dört adet şiir kitabı var Zarifoğlu’nun. İşaret Çocukları, Yedi Güzel Adam, Menziller, Korku ve Yakarış. Bu dört kitabın isimlerinin bağlantılarını, serüvenlerini de yine kitapta uzun uzadıya bulabilirsiniz Bu adam gerçekten bir farklı. Şiir yazmaktan alıkonulduğunuzu düşünün diye sorulur, neler hissedersiniz? Bunu hangi insanın gücü yeter, işkence altında bile zihnen şiir yazarsınız. HEP ÖYLE YAPMIYOR MUYUZ? Şu son cümleyi, düşünün şimdi uzun uzadıya. Ben düş(ün)düm, kuyu çok derin… Son olarak böylesi bir kişinin etkilendiği şair, yazar var mı diye sorarsanız eğer, elbette var. “Daha çok kendimin etkisinde kalıyorum. En çok okuduğum şair Cahit Zarifoğlu’dur” derse şaşırmayın. Bir de son olaraktan da son olarak, onu her zaman Cahit Zarifoğlu olarak aramayın. Zira Suadiye’de karşınıza Cem Zarifoğlu, Anadolu’nun farklı yerlerinde, Ahmet Sağlam veya Vedat Can olarak çıkabilir. Eh ne de olsa Tebdil-i İsimde yalnızlık vardır.
KONUŞMALAR
Cahit ZARİFOĞLU
Beyan Yayınları
255 Sayfa
Puan
★★★★★
Yorumlayan: Mehmet KEKLİKÇİ
Yorum Gönder