Yeşilçam Anıları, Şarkımız Yalnızlar Rıhtımı ve Uçan Kedi Mestan ve Maceraları kitaplarının yazarı, Oyuncu, Senarist, Yapımcı, Yönetmen Kemal İnci, Okuyorum.org'un sorularını yanıtladı. Elazığ Kitap Fuarında Yeşilçam'ın usta isimlerinden Kemal İnci ile gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.
Elazığ Kitap Fuarına hoş geldiniz hocam, yeşilçam sineması kariyerinizin ardından yazdığını kitaplarla gündemdesiniz. Okuyorum.org okurlarına kitaplarınız hakkında biraz bilgi verir misiniz ?
Yayınlanmış üç kitabım var. İlk kitabım Yeşilçam Anıları, ikincisi Yalnızlar Rıhtımı, üçüncü kitabım ise çocuklar için yazdığım Uçan Kedi Mestan ve Maceraları kitabım yaşanmış bir öyküden alınmıştır. Masalımsı öyküdür, dört renkli baskı yaptık. Çocuklar rahat okusun diye masraftan kaçınmadık, çok kaliteli bir kitap oldu.
Yeşilçam'da oyunculuk, senaristlik, yapımcılık, ve yönetmenlik alanlarında uzun yıllar tecrübeleriniz oldu.Günümüz dizileri ve sinema filmleri hakkında düşüncelerinizi merak ediyoruz.
Günümüz sinemasında zaten dünya sineması moda. Ekşın öğrenmişler, havada uçuyor, arabalar çarpışıyor. Bir takım teknik kurgularlar filmler yapıyorlar. Millet bunu seyrediyor. Öğretici, eğitici hiçbir özelliği yok. Dizilere gelelim, zaten diziler de öyle. Zaten adi dizilerin Amerika öncülüğünü yaptı. Yok efendim, kimin ailesi kiminle beraber belli değil. Bu dizilerden kötü örnekler alan geri kalmış ülkelerde bunu taklit ettiler. Bir tanesi de biziz. Yani geri kalmış deyince ülkemi kötülemek istemem ülkeme kurban olsunlar. Bizim birçok sanat alanında Avrupa'dan ileri olduğumuz alanlar var. Karakter oyuncularımız, yurt dışında ödül alan yönetmenlerimiz var. Ülkemiz kendi imkanlarıyla çok güzel şeyler yapıyor. Ama Amerikayı, Avrupa'yı örnek alınca. Dünya böyle, o eseri Fransız yapıyor, Fransız eserini İngiliz yapıyor bizde onların arasındayız. Yani ben memnun değilim bu yapılan dizilerden, oyuncularda memnun değil. On sekiz, yirmi saat çalışıyorlar.
Günümüz sinemasında zaten dünya sineması moda. Ekşın öğrenmişler, havada uçuyor, arabalar çarpışıyor. Bir takım teknik kurgularlar filmler yapıyorlar. Millet bunu seyrediyor. Öğretici, eğitici hiçbir özelliği yok. Dizilere gelelim, zaten diziler de öyle. Zaten adi dizilerin Amerika öncülüğünü yaptı. Yok efendim, kimin ailesi kiminle beraber belli değil. Bu dizilerden kötü örnekler alan geri kalmış ülkelerde bunu taklit ettiler. Bir tanesi de biziz. Yani geri kalmış deyince ülkemi kötülemek istemem ülkeme kurban olsunlar. Bizim birçok sanat alanında Avrupa'dan ileri olduğumuz alanlar var. Karakter oyuncularımız, yurt dışında ödül alan yönetmenlerimiz var. Ülkemiz kendi imkanlarıyla çok güzel şeyler yapıyor. Ama Amerikayı, Avrupa'yı örnek alınca. Dünya böyle, o eseri Fransız yapıyor, Fransız eserini İngiliz yapıyor bizde onların arasındayız. Yani ben memnun değilim bu yapılan dizilerden, oyuncularda memnun değil. On sekiz, yirmi saat çalışıyorlar.
Dizi süreleri mecburen uzun oluyor, reklam uzun. Yani aşağı yukarı yüzde kırkı reklam. İzleyiciye reklam seyrettiriliyor. Bunların hepsinin düzelmesi gerekiyor.
Günümüzde eğitimsiz şekilde çok çabuk popüler olan oyuncular var. Oyunculuk kalitesi sizce yeterli mi?
Bu reklam sistemi kısa zamanda ünlü yapıyor. Ün diye bir şey öğrenmişler ne rezaletse o. Ünlü nasıl olunuyor ya. Yıllarını vermeden insan nasıl ünlü olur. İki tane reklamda oynuyor, iki tane komedide oynuyor, ünlü diyorlar, arkasından koşturuyorlar. Konserler gırla gidiyor. Bir kültürün yayılış süresi, yılları var, bunların alakası yok. Bu dönemde yapılan hiçbir şeyden gençlik güzel örnek alamaz.
Okuyorum.org olarak sorularımıza verdiğiniz cevaplar için teşekkür ederiz.
Bende size teşekkür ediyorum.
Bende size teşekkür ediyorum.
Yorum Gönder