This Week's/Trending Posts

Hand-Picked/Curated Posts

Most Popular/Fun & Sports

Hand-Picked/Weekly News

The Most/Recent Articles

Tekrarın Tiryakisi Zaman Okuyucuyla Buluştu

Nazire şiiri yazma ve karşılıklı şiirlerle atışma, geleneğimizde olan bir uygulama. Elinizdeki bu eserde şiirlerin bir konu bütünlüğünde ele alınması, kitap cesametinde bir araya getirilmesi ilklerden olsa gerek. Gerek temanın derinlikli işlenişi gerek alıntılar ve kalıp, bütünlüklü bir şiir belleğinin oluşmasında önemli bir katkı sağlamış olduğu görülmektedir.

Tekrarın Tiryakisi Zaman, Sinan Ayhan, İlkay Coşkun
Proje, Haziran 2021 tarihinin ilk günlerinde Şair Sinan Ayhan'ın önerisi ile başladı ve ilk şiir bu şekilde yazıldı. Şiirlerde herhangi bir tema belirlenmedi. İlk şiirin ve devamı gelen şiirlerin üzerinde tema, form ve şiir sesi şekillendi. İlgili şair, gelen şiiri birkaç defa okudu, ortalama üç-beş gün içerisinde nazire şiirini yazdı ve diğer şaire gönderdi. Her ne kadar zaman zaman şiirlerde farklı atraksiyon ve metamorfoz gayretler gösterilse de tema, form ve ses olarak bir kalıba oturdu. Doğal gelişen süreçte şiirlerin bir çoğunluğunun “zaman, insan ve dünya” üçlü sacayağı, konu ve imgesinde yol aldığı görüldü. Bu durum, şiirlerin serlevhası incelenerek görülebilir. Hz. Mevlana'nın dediği gibi, yürümeye başlayınca yol kendiliğinden göründü.

2021 ve 2022 yıllarında şiir, hikâye, roman ve deneme türlerinde beş eserini okurla buluşturan Sinan Ayhan'ın eserlerinde işlediği, “Bileği-Metni” yani “Cevher Söz” kuramının izlerini bu eserde de görmek mümkün. Bu türü kısaca ele alacak olursak; “bileği-metni” bir tür, “monad”, “kökdörtlük”, “fark” da “bileği-metni”nin alt türleri veya alt söz sanatları gibi. Şiir ortada duruyorken “Bileği-Metni” diye bir şeye gerek var mı peki. Her şeyden önce kelam vardı. Bunun gibi şiirden önce “bileği-metni” vardı. İsteyen buna da şiir desin, ama bunlar aynı keyfiyetler değil. Çakmak taşı, bileği taşı neyse; kelime ve anlam dünyasında bir izdüşüm olarak “Bileği Metni” de o… Yani bıçak bileniyorsa, metni bileyen bir şey, bir hal, bir düşünce, bir tarz, bir tür de olabilir… Çakmak taşı ateş yakıyorsa, bu tarzın metni de ateş yakma, kalplerde kor olma aracı olabilir… Rimbaud’a göre o hal, “ateş hırsızlığıdır” Rimbaud'un “Cehennemde bir Mevsim” ve “Aydınlanmalar” “bileği metni” türünün ilk örneklerinden sayabiliriz. Bu bağlamda en küçük ve bölünemez birim olarak adlandırılan monad, kelimeleri şiire taşır ve töz özelinden şiirler şekillenir. Ayrıca harflerin oluşturduğu yapıtaşı kelimeleri, anlama giydirilmiş kıyafetler olarak görenlerde bu tezi destekler bir taraftan. “Her işlevin özü, onun tohumudur” diyen Roland Barthes’in sözünde olduğu gibi aranarak bulunur adeta öz. 

Yazılan bu şiirler, zaman zaman yayınlanması için dergilere gönderildi. Bazı dergiler tarafından bu yazılanların şiirden daha çok deneme olarak adlandırdıkları ve düzyazı ile bitişik gördükleri dillendirildi.

Bu projede her iki şair, yazılan şiirlerin sayısından ziyade bir seneyi nazire şiir yazarak tamamlamayı şiar edindiler. 2022 Haziran ayı itibarıyla proje sonlandırıldı ve altmışar şiir yazılmış oldu. Ve bu minvalde elinizdeki eser vücut buldu.

Şair Sinan Ayhan'ın ifadesiyle “Girift hâl, tefekkürde derinlik ve mutmain kalp” üçlü sacayağı bakış açısıyla bu eserin inşa süresinin şekillendiği ve nihayete erdiği görülmektedir. Mamafih, ağzı büyük savaşlarla, sıkıntılarla, zulümlerle savaşıp umudu da taşıyan şairler, şiire edebiyata küçük de olsa bir katkı amaçladıkları görülmektedir. Tomurcuk derdinde olan bir ağaç misali şiirlerle çiçek açmak bu olsa gerek.

Minik Deha Kırmızı Leylek Çocuk'tan Çıktı

Yazar Coşkun Bulut'un kaleme aldığı, Ressam Osman Aytekin ve Muhammed Aytekin'in resimlendirdiği Minik Deha isimli kitap Kırmızı Leylek Çocuk Kitaplarından çıktı.

Coşkun Bulut, Minik Deha, Kırmızı Leylek Çocuk

Sorumluluklarını bilen Minik Deha’nın maceralarını okumaya hazır mısın? Bu kitap seni pratik zekâsıyla anne ve babasının takdirini kazanmış olan Minik Deha ile eğlenceli bir yolculuğa davet ediyor. Bu yolculuğun ilk adımında aile albümüne bakacak, sonra kitap okuyacak, köy ziyareti gerçekleştireceksin. Minik Deha ile birlikte namaz ve oruçla tanışırken Ramazan bayramını kutlayacaksın. Onunla birlikte spor yapacak, parkta arkadaşlarıyla birlikte oynadığı oyunlarda ne kadar âdil olduğuna şahit olacaksın.

Satın almak için tıklayınız.

Bir Matematik Hikâyesi Tudem'den Çıktı

Namı ta Uzakdoğu'ya kadar ulaşarak Çincede ve Korecede yayımlanan “Bir Matematik Hikâyesi” kitabının yaratıcısı Sümeyra Güzel, şimdi de zihinlerde şimşekler çaktıran problemlerin peşine düşüyor.

Bir Matematik Hikâyesi, Tudem

Geçtiğimiz yıl raflara giren “Bir Matematik Hikâyesi” ile, matematik dersine karşı istemsizce geliştirilen önyargıları hayatın içinden örneklerle bertaraf etmeye çalışmış, çoğu kez farkında bile olmadığımız durumlarda matematiği nasıl da ustaca kullandığımızı çocuklara göstermeyi hedeflemiştim. Matematik alanında aktif görev alan bir eğitimci olarak matematik öğretiminde bazı konuların diğerlerine kıyasla zihinleri biraz daha zorlayabileceğini kabul etmek gerekiyor. Bunun tartışmasız en birincil örneği ise problemler... Matematikte başarılı, algısı yüksek öğrencilerin bile problem çözme konusunda zorlanması, problem çözmeye yönelik bir kitap yazma gerekliliği konusunda bana esin verdi. Girdiğim derslerden elde ettiğim izlenimlere göre; çocuklar okudukları problemleri tam olarak anlamadan, kendilerine verilen sayıları nasıl kullanacaklarına karar vermeden; çözüme giden yolu daha önce karşılaştıkları problemlerde “ezberledikleri” yönetmeleri uygulamakta arıyorlar. Oysa her problemin kendine özgü bir öyküsü, cümle yapısında yer alan bilgilerin zihinlerde çizmesi gereken bir resmi var. İşte tam da burada hayal gücümüz devreye girmeli ve anladıklarımızı matematik bilgimizle harmanlayıp çözüme ulaştırmalıyız. Henüz okurla buluşan “Ben Bu Problemleri Çatır Çatır Çözerim” ile, problemlerin çizdikleri resmin gerçeklikle bağlantısını ortaya koymayı ve çözüm yoluna doğu atılacak her adımın basit bir sistematiğinin olduğunu göstermeyi amaçlıyorum. Emin olun, problem çözmek sanıldığı kadar zor değil! Ve artık tüm bu “karmaşık” süreci hafifletecek harika başucu kitaplarımız var! Birazcık hayal gücü, birkaç basit adım sonucunda problemleri çatır çatır çözmek işten bile değil…

Kitap Hediye Günü Kutlandı

Pandemi boyunca evlerde kutlanan “Kitap Hediye Günü” bu yıl Miniatürk ve İstinye Park AVM’de yapılan törenlerle kutlandı. 

Herkese Kitap Vakfı, kitap hediye günü

Herkese Kitap Vakfı tarafından başlatılan ve her yıl nisan ayının 3. pazarı kutlanan “Kitap Hediye Günü” için Miniatürk’te yapılan törene İBB, Kültür A.Ş, Türkiye Yayıncılar Birliği, çocuklar ve velileri katıldı. Minatürk bahçesinde bulunan ve dalları kitaplarla süslenmiş “Kitap Ağacı” altında toplanan çocuklara kitap hediye edildi. Törende bir konuşma yapan Herkese Kitap Vakfı Kurucu Genel Başkanı Bülent Şenver, “Çocuklara kitap hediye etme alışkanlığı konusunda 180 ülke arasında Türkiye sonlarda 140. sırada yer alıyor. Kitap en değerli hediyedir. Çocuklara her fırsatta kitap hediye edin. Okuyan Türkiye için herkese her yerde kitap okutalım” dedi. Öğleden sonra İstinye Park AVM’de “Yazarlar Buluşması” ile devam eden kutlamada ziyaretçilere binlerce kitap hediye edildi. Herkese Kitap Vakfı tarafından çocuklar için özel olarak besteletilen “Kitap Hediye Günü Marşı” AVM içinde çalarken yazarlar, Vakfın getirdiği kitapları ziyaretçilere hediye etti. Sosyal medyada kitap dostlarının paylaşımlarıyla zenginleşen kitap sevgisi ve kitap okuma bilinci her yıl artarak devam ediyor.

Beden Dilini Tanı Yorum Kitabından Öğrenebilirsiniz

Tanı yorum kitabı Aydın Adaklı’nın eserleri arasında yer alan ve insanı tanıma konusunda çok detaylı bilgiler veren harika bir eserdir. 

tanı yorum, aydın adaklı, kırmızı leylek yayınları
Aydın Adaklı’nın hazırlayıp yazdığı bu kitap hem konusu hem de içeriği bakımından dikkatle incelenmesi gereken önemli bir eserdir. Bilindiği üzere insanlar arası iletişimde dil en önemli iletişim aracı olsa da bunun yanı sıra beden dili de önemli bir iletişim aracıdır. Konuştuğumuz bir kelimenin anlamını öğrenebilmek için en kolay şekilde bir sözlüğe bakabiliyorken karşımızdaki kişinin beden dilinin ne olduğunu da “tanı yorum” kitabına bakarak hem öğrenme hem de kendimizi geliştirme açısından önem taşımaktadır.

Tokalaşırken; kolunu bedeninden uzaklaştırmadan, elini bel altında tutarak aşağı seviyeden tokalaşan insanlara karşı dikkatli olmak gerekir.

Kırmızı Leylek Yayınları'ndan çıkan eser detaylı bir çalışma ve kaliteli bir baskı olduğu da ayrıca gözlerden kaçmamaktadır. Eserin içeriği bakımından beden dilini okuyucuya yansıtabilmek için 33 bayan ve 33 erkek ayrı ayrı beden dilini gösterir resimlerle destek sağlamıştır. Elbette benim gibi dikkatli bir okurun gözünden kaçmayan bir ayrıntı da (önsözde belirtilmiştir) 33 atasözü ve deyim, 33 adette dipnot kullanılmıştır. Ve son olarak kitap 333 sayfadır. Kitap içeriğinde önemli başlıklardan bazıları şunlardır; Tanıma Sanatı, Jest ve Mimikler, Saldırganlık, Tokalaşma, Karşı Cinsi Çözün, Yüz Okuma, Yazı, İmza, İsim Analizi, 

Küçük Bir Öneri

Eser içeriği ve düzenlemesi gayet profesyonelce hazırlanmış olup dikkatimi çeken 2 husus olmuştur; 1. Dipnotlarda verilen detaylı bilgiye ulaşmayı sağlayan web sayfası uzantısı olmuştur. Bir okur olarak o uzantıların yanına karekod da eklenmesini öneriyorum. Çünkü o uzantıları tek tek yazmaktansa karekod ile ilgili sayfaya anında ulaşıla bilinir. 2. İse geriye dönük sayfalarla bilgi pekiştirilmesi sağlanan sayfa belirtimi sayfa 210’dan itibaren yazılmamış. Birçok geriye dönük pekiştirme belirteci sayfa numarası olmadan eklenmiş.

Veysel Altunbay / Edebikitap.com

Karartma Geceleri, Duygular Fırtınasında Dolaşmak İçin İyi Bir Gemi

Bir düşünce adamını daha iyi tanımak ve duygular fırtınasında dolaşmak için iyi bir gemi: KARARTMA GECELERİ RIFAT ILGAZ

KARARTMA GECELERİ, RIFAT ILGAZ, fuat yalçın

Aksaray’ın arka sokakları, dar ara sokakları, Edirnekapı’dan Çarşamba’ya oradan Saraçhane’ye Laleli, Beyazıt ve tekrar Aksaray’a. Yürüyerek geçen anlar düşünceleri taşır sırtında. Günlerin geçmesi için geceleri sokaklardaki sabahçı kahvelerinde geçirilen kaygılı zamanlar. Arada bazı sıcak dinlenmeler düşünceleri ısıtamazsa da. Fonda 2. Dünya savaşının son günleri, Turancılara ve ilericilere artan baskılar ve sonu gelmeyen soruşturmalar. 

Yazılan şiirlerde cımbızla suç unsuru arama ve bulma; şairlerin, öğretmenlerin ve üniversite öğrencilerinin peşine polis salma. Bunun karşısında kişinin yapacağı ise, aile, arkadaş, tanıdık, polis çıkmaz sokaklarında kendini sorgulamak, yürüdüğü sokaklar gibi, sessiz, soğuk ve yalnızlık odaklı.

Bütün bunlar kahramana insanları tanımayı, onların zafiyetlerini anlamayı, cesaretlerine şaşırmayı ve dostluklarını tartmayı sağlıyor. Kitabın içinde bir kez bile geçmeyen “güven” sözcüğü öykünün temel direğini oluşturuyor son satırına kadar.  Kime güvenebilirsin, kim senin için ne yapar, nelerden vazgeçebilir, belki de kendinden yana olup senden vazgeçer. Geceler karanlık olur, düşünceler ikircikli; bunu taşıyacak ayaklar ise yorgun. 

Fuat Yalçın / Okuyorum.org

2022 Turgut Özakman İlk Roman Yarışması Başvuruları Başladı

Edebiyatımıza yeni isimler kazandırmak adına düzenlediğimiz Turgut Özakman İlk Roman Yarışması için başvurular kabul edilmeye başlandı.

Turgut Özakman İlk Roman Yarışması

Katılım Şartları

     * Yarışmaya daha önce hiçbir romanı yayımlanmamış yazarlar ilk romanlarıyla katılabilir.

     * Yarışmaya gönderilecek dosyalar daha önce basılı veya dijital ortamda hiçbir şekilde yayımlanmamış ve özgün olmalıdır.

     * Turgut Özakman’ın sanat ve edebiyat anlayışına aykırı olmaması koşuluyla romanlarda konu ve tür sınırlaması yoktur.

     * Gönderilecek dosyalar Word formatında 12 punto büyüklüğünde ve Times New Roman yazı karakteriyle yazılmalıdır.

     * Roman dosyası yarisma@bilgiyayinevi.com.tr adresine e-posta ile gönderilmelidir. Ayrıca postaya ekli ayrı bir dosyada yazarın açık adı, kısa özgeçmişi, açık adresi ve telefon numarası bulunmalıdır. Yazarlar yarışmaya gerçek ad ve soyadlarıyla katılmalıdır.

     * Seçici Kurul ödüle değer bir eser bulamadığı takdirde ödül verilmez. Birinci seçilen dosyanın yayımlanması kararı Bilgi Yayınevi’ne aittir.

Teslim ve sonuçların açıklanması

Dosyaların gönderileceği e-posta adresi: yarisma@bilgiyayinevi.com.tr

Son gönderme tarihi: 31 Temmuz 2022

Sonuçların açıklanacağı tarih: 30 Kasım 2022

Ödül

Birincilik ödülü 5.000,00 TL (Beş Bin TL) olacaktır.

Seçici Kurul

Çimen Günay-Erkol

Hidayet Karakuş

Hürer Ebeoğlu

Mesut Örs

Şule Tüzül

Tudem Edebiyat Ödüllü Eserler Raflarda

Türkçe çocuk ve gençlik edebiyatındaki yazınsal üretimi artırmak ve bu alanda emek verenleri yüreklendirmek hedefiyle düzenlenen Tudem Edebiyat Ödülleri meyvelerini toplamayı sürdürüyor.

2020 Tudem Edebiyat Ödüllü Eserler

2020 Roman Yarışması'nda dereceye giren kitaplar okurla buluştu. Kısa sürede edebiyatseverlerden yoğun ilgi gören eserler özellikle Bursa ve Ankara Kitap Fuarlarının en çok satan kitapları arasında yer aldı. Sevtap Ayhan'ın, birinciliğe değer görülen Düşünme(me) Oyunu isimli romanı, kederin neşeyle, reddin kabulle omuz omuza yürüdüğü bir büyüme hikâyesini sayfalarına taşıyor; yaşamın getirdiklerine ve götürdüklerine dair önemli sorgulamalarda bulunuyor.

Serdar Uslu'nun, ikinciliğe değer görülen Defne ve Diğer Baş Belaları isimli romanı, okurları sınırsız hayal gücü, ele avuca sığmaz kahramanlar ve katıksız mizah eşliğinde eşi benzeri görülmemiş bir dostluk, dayanışma ve mücadele serüvenine ortak ediyor. Fatih Debbağ'ın üçüncülüğe değer görülen Arkadaşlar Arasında isimli romanı ise, çocuğa ve çocukluğa övgüde bulunurken yitip giden mahalle kültürünü günümüz ufaklıklarına duyumsatan sevgi yüklü bir anlatı sunuyor. 

Erik Vogler Serisinin Yazarı Beatriz Osés ile Söyleşi

İspanya’da yayımlandığında çok ilgi gören Erik Vogler polisiye serisinin ilk kitabı Beyaz Şahın Suçları Bilgi Yayınevi etiketiyle Türkiye’de yayımlandı. Gönül Ekici, bu başarılı serinin yazarı Beatriz Osés ile bir söyleşi gerçekleştirdi.

Beatriz Osés, erik vogler, söyleşi, bilgi yayınevi

Merhaba, öncelikle Türkiye’deki okurlarınıza kendinizden biraz bahseder misiniz?

Çocukluğumdan bugüne yazmak benim için kendimi ifade etmenin ya da konuşmaktan hoşlanmadığım veya zorlandığım şeyleri söylemenin yoluydu. Her yaştan okuyucular için farklı türlere değindim: Kısa hikâyeler, öyküler, şiirler, romanlar ve küçük bir tiyatro denemesi. Kendimi tüm bu yaratıcı kanallarda rahat hissediyorum. Fakat içlerinden en çok eğlendiğim, farklı kişilikleri ve aralarında yoğun ve komik ilişkiler olan üç başkahraman Erik Vogler polisiye serilerinde oldu.

Hakları şu ana kadar beş ülkede satılan, İspanya’da büyük başarı yakalayan Erik Vogler serisini yazmaya nasıl başladınız? İlham kaynağınız neydi?

Bu zamana kadar hiç seri yazmamıştım. Erik’le, büyükannesi Berta’yla ve gizemli Albert Zimmer’la tanıştığımda seri olacağını planlamamıştım. Fakat karakterleri çok sevdim ve bir sene sonra onları özlediğimi fark ettim. Bu yüzden editörümle aynı karakterlerle farklı maceralara atılmak konusunda konuştum. Seri; tuhaf, düzen ve titizlik hastası, cinayetlerin ve diğer doğaüstü varlıkların yanı sıra hayaletlerin odak noktası olan bir gencin bir yılını anlatıyor. Sekiz roman boyunca bir vampir olduğundan şüphelendiği Albert ile olan çelişkili ilişkisi ve torununun tam zıttı bir büyükanneyle, farklı polisiye hikâyeleri birleştiriliyor.

Erik’in karakterini yaratma konusundaki ilham kaynağım, Bülbülü Öldürmek kitabının ikinci karakterlerinden biri ve “Benden Bu Kadar” filminin başkahramanıydı. Benim açımdan iki olası Erik var: Biri bir çocuk ve diğeri de obsesif kompulsif bozukluğu olan bir adam. Ayrıca kendimi karakterlerin bazı detaylarına yansıtma eğilimindeyim. Erik, korkuları ve takıntıları, Berta deneyimi ve özgürlüğü, Albert ise sırları, gizemi ve cesareti simgeliyor.

Kesin olan şey, bir keresinde bir edebi eleştirmen, İspanya’da hikâyelerin okunduğunu fakat karakterlerinin olmadığını söylemişti (Literatura Infantil y Juvenil’den bahsediyor). Bu yüzden bunu, kişisel bir meydan okuma olarak belirledim ve bir karakter yarattım. Sonunda, farklı olaylarda kendimi bağdaştıracağım üç karakter ortaya çıktı. Erik’le birlikte eğlenmek, gülmek, trajikomik durumlar içinde olmak ve mizahla korkunun üstesinden gelmek istedim. Bazı paranormal ayrıntılarla birleştirilen gizemli bir roman, bana, histerik bir karakterle alışılmadık bir dedektifçilik oynama imkânı sundu.

Paranormal unsurlarla bezeli bir polisiye olarak niteleyebileceğimiz bu seride Erik Vogler gibi sıra dışı, Berta gibi renkli, Albert Zimmer gibi gizemli karakterler bulunuyor.   Her biri diğerinden ilginç bu karakterler nasıl oluştu? Yarattığınız karakterlerde aklınıza ilk gelen şey bir fikir, görüntü ya da yaşadığınız an mı? Karakterlerin gerçek hayatta tanıdığınız insanlarla benzerlikleri var mı?

Berta ve Albert Zimmer karakterlerinin oluşturulması basitti çünkü başkahramanın karşıtlığından doğmuşlardı. Erik’in nasıl olması gerektiğini biliyordum (İtici, ukala, düzenli, mantıklı, modaya düşkün…). Büyükannenin inşası zıt bir temelden başladı: Giysilerinde özensiz, asker botları giymiş, doğal, doğaçlama yeteneği olan, samimi, cesur. Ve vampir olma ihtimali olan Albert, Vogler’in başka karakteristik özellikleriyle karşıtlığa düşecek şekildeydi: Sosyal becerileri, çekiciliği, kadınlarla olan ilişkisi, cesareti…

Bence serideki mizahın çoğu bu karakterlerin ilişkilerine dayanıyor. Albert en başından Berta’nın gözdesi oluyor. Erik bunu kıskanıyor çünkü sosyal başarılarını onaylamıyor. Berta, torununun can sıkıcı olduğunu düşünüyor. Ve diyaloglar çok komik bulduğum bu zor ilişkileri yansıtıyor. Farklılıklarına rağmen, karakter üçgeni suça karşı savaşmak, hayatta kalmak amacıyla anlaşmak ve suçluları bulmak için birbirlerine “mahkûmdur.”

Daha önce de bahsettiğim gibi, üç karakterin kişilik özelliklerini paylaşıyorum. Ve dahası, diğer insanlarda gözlemlediğim ayrıntıları da ekliyorum. Belki de bu sebepten dolayı veya uzun zamandır aklımda oldukları için çok gerçekçiler. Öyle ki altı yaşındaki kızım bana Erik Vogler’in gerçek olup olmadığını sordu.

Yedinci Erik Vogler kitabı Şah Mat bu ay (3 Aralık) yayımlandı. Erik Vogler’in maceraları devam edecek mi? Gelecek kitaplarda Erik’i neler bekliyor?

Şu anda serinin sekizinci kitabını yazıyorum. Adı “İntikam” olacak. Bu senenin sonuna doğru Erik Vogler yürek hoplatan bir şey yaşayacak. Gelecekte bu karakterlerin geri döneceğini garanti edemiyorum. Fakat okuyucular bunu yapmamı öneriyor.

Son olarak Türkiye’deki okurlarınıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Türkiye’deki okurlara Erik Vogler’in maceralarına katıldıkları için teşekkür ediyorum. Fikrimce gizem, gerilim ve mizah bulacaklar. Çok geleneksel dedektiflerden uzak, özgün karakterlerle karşılaşacaklar. Seriyi sırasıyla okumalarını tavsiye ediyorum çünkü her şeyden önce dördüncü kitapta Erik’in yanlış kıza âşık olmasıyla konu daha da karışıyor. Ayrıca önceki kitaplara da çok değiniliyor. Serinin kitapları farklı Avrupa ülkelerinde geçiyor: Almanya, İtalya, Fransa, İrlanda, Hollanda ve İspanya. Geziler, öğrenme ve kişisel gelişim anlarını temsil ediyor. Bu nedenle bunları kitaplara ekliyorum. Ayrıca okuyuculara yaşlarına bakmaksızın Erik Vogler’i okumalarını tavsiye ediyorum. İspanya’da genç okuyucuların yanı sıra ebeveynleri ve hatta büyükanne ve büyükbabaları da bu kitabı takip ediyor.

Teşekkür ederiz…

*** Yanıtlar, kitabın çevirmeni Zeynep Atbaş tarafından İspanyolcadan çevrilmiştir.

Erik Vogler ve Misty Abbey Kalesi Laneti Çıktı

Çok sevilen gençlik polisiyesi serisi Erik Vogler maceralarının yeni kitabı çıktı!

Erik Vogler ve Misty Abbey Kalesi, Erik Vogler, Bilgi Yayınevi

İspanya çocuk ve gençlik edebiyatının ödüllü yazarı Beatriz Osés, bu kitabında okurlarını yine ilginç ve heyecanlı bir macerayla buluşturuyor. Erik Vogler, babasından ve büyükannesinden uzakta birkaç gün tatil yapacağını zannediyordu. Ancak amcası Leonard'ın beklenmedik ölümü, onu Louth Leydisi Brianna'nın korkunç lanetinin saklı olduğu gizemli bir İrlanda kalesine götürecekti. Albert Zimmer ile birlikte başlarına gelen her şey, Misty Abbey Kalesi’nin mahzeninde ölümle burun buruna geleceklerinin göstergesiydi. İlginç ana karakteri ile yazar Beatriz Osés, son yılların en özgün polisiye romanlarından birine imza atıyor. Gerilim sarmalı ve saf heyecan sizi daha ilk bölümden ele geçiriyor.